Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Mazinin İzleri Silinmeli

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lethe Lillium
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Lethe Lillium


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 7:22 pm

Saat : Gece'nin ilerleyen saatleri zaman kendini sabaha bırakmak için hazırlanıyor, ay gökyüzünde hala.
Kurgu: Lillium'um İtalya'dan dönüşü ve Dexter ile buluşması.
Role player'lar: Dexter Winchester, Lethe Lillium


Siyah saçlarını kukuletası ile kapatmış ve aynı renkteki pelerini sürüyerek yürüdüğü ıssız yolda tek duyduğu ses kalbinin atışları idi. Yıllar önce terk edip gittiği bu sokaklar artık tanıdık gelmiyordu; aslında tanıdıklıktan öte artık kendini ait hissedememe. Ailesi sandığı insanların yanına İtalya’ya gittiğinden bu yana tam beş yıl geçmişti. İntikam arzusu bütün bedenini kaplamış bir gençken ardında neyi kimi bıraktığına bakmadan çekip gideli tam beş yıl olmuştu.

Ay ışığının aydınlattığı sokakta gözleri adımlarına yönelik ilerlerken hayatında ilk defa bir şeyden pişmanlık duymuştu. Şu anda yanına gitmekte olduğu adamı terk edip gitmekti pişmanlık duyduğu şey. Kısıtlı kişilere güvenebildiği şu hayatta, her şeyiyle güvenebildiği kendini yanında rahat hissettiği kişiyi bir not bırakarak terk edip gitmek Lillium için bile pişmanlık verici bir şeydi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde boş boş gezerek geçirdiği beş yılda bu pişmanlığın verdiği korkunun etkisiyle geçirilmiş yıllardı. Dexter’ın onu affetmeyeceği düşüncesi; yok sandığı kalbini inciten tek düşünce olmuştu.

Küçüklüğünden beri büyük bir ustalıkla etrafındaki herkese mühürlediği kalbini açtığı tek kişi olan adamı kaybetmek yaşayabileceği en kötü duyguydu. Biraz da bu yüzden dönmüştü buralara onu yeniden görebilmek ve yapabilirse yeniden kazanmak. Bu ya çok kolay olacaktı ya da asla olmayacaktı. Çünkü bir kereden sonra reddedilirse gurur denen o gereksiz şey yüzünden geri çekilecekti. Hiçbir zaman zafer için uğraşmamıştı zaten. Kolay elde edilir şeyleri seviyordu. Biraz karakterinin dünyaya karşı ilgisizliği yatıyordu bunun altında. Sokak sona erdiğinde eskiden her zaman buluştukları yere varmıştı Lillium. Eski bir bank ve sokak lambasından başka bir şey olmayan bir yerdi burası. Her zaman boş, her zaman huzurlu bir yer. Eski banka oturdu ve kukuletasının saçlarını serbest bırakmasına izin verirken aklında ki tek düşünce ya gelmezse idi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dexter Winchester
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Dexter Winchester


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Geri: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 1:00 pm

Seslerin yokluğunun verdiği huzur yalnızca böyle bir zamanda acı verebilirdi Dex’e. Titreyen sokak lambaları ve büyük olasılıkla sahibinin elinden kaçmış yeşil kahverengi arası çamurumsu renkte bir kurbağa dışında neredeyse boştu yol. Yavaş adımlarını ve elinde tuttuğu yarısı yanmış bir kâğıt parçasını önemsemiyor, yosun parçacıklarını andıran gözlerini adımlarını atacağı yoldan ayırmıyordu. Aynı sahneydi, o gece yarısı da şimdi elinde sıkı sıkı tuttuğu notu böyle tutup gözlerini yoldan ayırmadan, içinde kocaman bir buz kütlesi varmışçasına ilerlemişti. Terk edişin verdiği acıyı bir kez daha yaşamıştı o gece. Annesi ve babasının bırakışından sonra aldığı en zor atlatılan darbeydi bu, en kötüsüydü. Duygularının olmayışını kabullendiği onca yılın sonunda ona değer verdiğini ve sevdiğini, bir şansı olduğunu, âşık olabileceğini, sevebileceğini sanmıştı. Yalnızca sanmıştı. Ne yapacağını bilmeden adımlarını gittikçe yavaşlatarak ilerliyor, beş altı adımda bir duraksayıp doğru olanı yaptığından emin olmadığını kabulleniyor ama kendine hakim olamadan ilerlemeyi sürdürüyordu.

Biraz da meraktı şu an hissettiği, onca yıl sonunda nasıl görünüyordu? Siyah ve uzun saçlarındaki koku aynı mıydı, tıpkı beş yıl önce olduğu gibi Dex’in bir anda mutlu olmasını sağlayacak kadar güzel miydi hala? Neden yapmıştı ki? Hiç acı çekmemiş miydi gittiğinde? Özlememiş miydi? Kafasında biriken tüm soruları sormak istiyordu ona bir yandan, diğer yandan yüzünü bile görmek istemiyor, yaptıklarından sonra onu affedebileceğine inanmıyordu. Bildiği ve emin olduğu tek şey onu hala deliler gibi sevdiğiydi, eğer Dex sevebiliyorsa…

Gözlerini kısıp ilerideki yarı sönük ışığa baktı, tek bildiği orda olduğuydu *onun.* Adını her gece rüyalarında bağıran seslerden bıkmıştı ama gittiğinden beri bir kez olsun söylememişti. Onca yıl ona eziyet eden dayısından bile nefret etmemişti bu denli. Nedeni onları sevmemesiydi büyük olasılıkla. Ama o, Dex’in onu sevdiğini bildiği halde, o da sevdiği halde gitmişti, bu affedilebilir miydi? Gitgide beynindeki fırtınalar güçleniyor, bedeni kasılıyor ve attığı her adımda daha büyük acılar çekiyordu. Bir kez daha izin verebilir miydi bütün bunlara? Bir kez daha onu bu denli büyük bir ateşe atmasına sesini çıkarmadan katlanabilir miydi? O buna değer miydi?

Bağırmaya, haykırmaya yönelik tüm isteklerini örtmeye çabalıyor, her nefes alışında kendine bile itiraf edemese de onu özlüyordu, hem de çok. . “Lilium” diye mırıldandı kendine hakim olamayarak. . “Lilium!” sesini sokaktaki herkesin duyabileceği kadar yükseltmişti, kendine inanamıyordu, onu hala nasıl severdi. . “LİLİUM!” Adımlarını pervasızca hızlandırıp şimdi büyük bir şaşkınlıkla ona bakmasını beklediği, büyük acılar çektirmesine rağmen onu bırakmayı beceremediği süitin karşısında buldu kendini. Onu böyle bir zamanda terk edemezdi çünkü bunun verdiği acıyı biliyordu, belki de en iyi o biliyordu. Kıza doğru bir adım atıp sert ve küçümseyici bakışlarını sürdürürken elindeki kağıt parçasını avucunun içine sıkıştırıp ellerini yumruk haline getirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lethe Lillium
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Lethe Lillium


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Geri: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 9:14 pm

Soğuk. Oturduğu bank soğuk ve kimsesizdi. Aynı kendi kalbi gibi; soğuk ve kimsesiz. Bankta huzursuzca birkaç kıpırdanmadan sonra kendini en rahat hissettiğine konumda durdurdu bedenini. Sonbahar da dalından düşüp oraya buraya savrulan bir yaprakmışçasına bir yerlere taşıdığı bedeninde bu gün büyük bir huzur vardı. Her hücresini kaplayan bir huzur, belki de olmaması gereken bir huzur. Çünkü yaptığının kabul edilebilir veya affedilebilir bir tarafı yoktu. Ne için olursa olsun Dex’e bunu yapmaması gerektiğini biliyordu. Yaparken de, yaptıktan sonra da… Hiçbir zaman bunu neden yaptığını açıklayamayacaktı. Sadece kendini aldatılmış ve terk edilmiş hissediyordu ve bu hisler onu intikam ateşi ile doldurduğuna, intikamını almak için kimi kırdığına neyi mahvettiğine bakmamıştı. Bu ateş onu adeta körleştirmişti. Ve ateş söndüğünde ise kül ettikleri Lillium için gerçekten büyük şeylerdi. Gerçekten büyük şeyler…

Başını ellerini arasına alarak yaptıklarını düşündü. Kimseye danışmadan verdiği kararlar, başına buyruk işler. İstediğini elde etmişti elbet ama bu ona tahmin edebileceğinden pahalıya patlamıştı. Hayatında ki değerli tek şeyi kaybetmişti yaptıkları sayesinde. Dex’i. Başındaki sokak lambasının uzun aralıklar ile yanıp sönmesi, esip durulan rüzgar bir ahenk içinde hareket ediyormuş gibiydi. Sanki görünmez bir orkestra şefi vardı da, etrafındaki her şeyin düzenli bir biçimde gitmesini sağlıyordu.

Bekleyiş çok sürmedi. Lillium banka gelip oturalı kendisine asırlarmış gibi gelmiş olsa da Dex’te hemen ardından gelmişti. Bir iki dakika ya olmuştu ya olmamıştı. Oturduğu yerden reverans yapar gibi kalkarken gözlerini adamın gözlerinden ayırmadı. Bu denizin en sığı, en temiz yerlerinde yüzüyormuşçasına ferahlık veren açık mavi gözleri özlemişti. O gözlerin olduğu yüzün her noktasını da özlemişti. Onu son gördüğünden bu yana değişen bir şey yoktu Dex’te. Her zamanki gibi yakışıklı her zamanki gibi çekiciydi. Gözlerine hücum eden yaşların hakimiyetini eline alarak sesinin tonunun içinde bulunduğu durumu belli etmemesine özen göstererek dudaklarını oynattı. “ Dexter…” sesi mesafeliydi. Bir yabancının konuşmasından öte değildi. Mesafeli ve soğuk. Onun ismini tekrar dudaklarının arasına alabilmek, sesinin senfonisiyle akıp gitmesi Lillium’un yüzündeki korku dolu ifadeyi silip götürmüş yerine kendinden emin birinin yüz ifadesini oturtmuştu.

Olduğu yerde çakılı kalmış konuşamıyordu. Hala gözyaşları ile mücadele ederken; kendini tanıyamıyordu. Kalbini birine açmanın bu kadar acı verici olacağını hiç düşünmemişti. Hissizlik, duygusuzluk işte bu yüzden güzeldi. Eğer duygusal bağlamda bir şey hissedemiyorsan bu sana üzüntü veya keder vermezdi. Aksine umursamazlığın arkasında bilinmeyen bir mutluluk getirirdi. Aynı bir iksir, bir büyü gibi. Kendini zorlayarak adama doğru attığı adımın ardından durdu. Onun vereceği tepki ne olurdu? Hala Lilluim için aynı şeyleri mi düşünüyordu? Yoksa yoluna devam etmiş ve başkalarında mı aramıştı sevgiyi? Sorduğu soruların hiçbirine verebileceği bir cevabı yoktu. Hepsi karşısındaki adamdan alabileceği cevaplardı. “Dex…” fısıltı gibi çıkan sesi birden güçlenerek cümleyi tamamladı. “ Ben, lanet olsun özür dilerim!” ona doğru attığı son adım adama dokunabileceği mesafeyi vermişti. Onu arzuluyordu, onu istiyordu beyninin ve kalbinin ortak haykırdığı tek gerçek buydu belki de. Sağ eliyle adamın sol kolunu tuttu. Eli eline kayarken “ Beni affedebilecek misin?” diye sorduğunda bu bir sorudan çok ricaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dexter Winchester
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Dexter Winchester


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Geri: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimeÇarş. Ocak 21, 2009 7:26 am

Gece yerini sabaha bırakmamıştı henüz, alacakaranlığın deldiği sessizlik ve bu karanlığa zar zor dayanabilen bir sokak lambası vardı sahnede. Lambanın altında bir bank ve bankın üzerinde de o oturuyordu. Öylece bekliyor, birinin elinden tutup gökyüzüne çıkarmasına bile hayır diyebilecek kadar istiyordu belki Dex’in yanına gelmesini. O ise adımlarını hızlandırmasının verdiği zayıflığı kendine yediremeyerek karanlığın onu gizlemesini sağlıyor, uzaktan izliyordu sevgilisini. Ay ışığının saçlarını yavaşça okşaması hoşuna gitmiyordu, karşısındaki kadının değişebileceğine inandırmaya uğraşıyordu kendini. Kendine hakim olmakta zorlansa da yalnızca bekliyordu Dex, bu defa sıra ondaydı, Lilium açıklamalıydı, soru istememeli cevaplamaya başlamalıydı. Neden gittiğini ve neden döndüğünü söylemeliydi.

“ Dexter…” mırıldanmaları yetmiyordu kızın, böylesi bir durumda muhtemelen hiçbir şey yetmezdi Dex’e. Nefes alıp vermesi bile zorlaşırken sokak lambası git gide köreliyor, az bir zaman sonra söneceğe benziyordu. Yaşananların hepsini unutup yeniden başlama isteği büyüdü içinde Dex’in engel olamıyordu, parmaklarını eskisi gibi saçlarından aşağıya geçirmek, çenesinin altındaki pürüzsüzlüğü hissetmek istiyordu kızın. Ellerine yeniden dokunmak, kokusunu yeniden içine doldurabilmek, gözlerine bakmak istiyordu acı çekmeden. Ona karşı duyduğu tüm arzulardan kurtulmak isterken ayağa kalktığını bile fark etmedi neredeyse, bir adım attığını ve dudaklarını araladığını görebiliyor izlemekten başka bir şey yapmıyordu. “ Ben, lanet olsun özür dilerim!” Komikti bu. Beş yaşlarında birer çocukmuşlar da Lilium Dex’in oyuncak arabasını kırmış gibi özür dileyecek, Dex de önemli olmadığını söyleyip onu öpecek miydi? Bu kadar kolay olmamalıydı belki de, ama Dex’in kalbi durumdan şikâyetçi değildi. Kızın tenini kolunda hissettiği birkaç saniye içinde yüzünde belirecek o koca gülümsemeyi engellemek için kendiyle savaşıyordu şimdi, inkârları işe yaramıyordu, duygulardan yoksun benliği onu özlemişti. Kız tekrar dudaklarını araladığında, havanın soğukluğuna karşın terlediğini hissedebiliyordu Dex. “ Beni affedebilecek misin?” dediğini duydu Lilium’un ve gözlerini onunkilerden ayırmadan şimdi sıkı sıkı tuttuğu elindeki sıcaklığı hissetti tekrar, onu bir daha kaybedemezdi.

Sokak lambası son birkaç saniyesini tamamlayıp söndü. Hiçbir ışık kaynağı yoktu ikisinin gözlerinden başka. Onun sarı denebilecek kadar açık kahverengi gözleri Dex’i çıldırtırken bile tepkisiz kalabiliyordu. Karanlığın hapsettiği iki kalp vardı tekrar aynı sahnede, Dex sağ avucunu açıp yumruk halinden kurtardı ve avucunun içindeki saman rengi kâğıt alev aldı, hala onun gözlerine bakarken alevlerden gelen kırmızılık ikisinin de bembeyaz yüzüne yansıyordu. Son parçası da ateşe yenik düştü kâğıdın, üzerinde ‘gidiyorum’ yazdığı zar zor anlaşılabiliyordu. Arkasını dönüp gitmek vardı beyninde, zaten yalnızca iki seçeneği vardı Dex’in. Elini karşısında duran biblomsu süitin siyah saçlarının en yoğun olduğu, belinin üstünde boynuyla birleştiği yere daldırdı. Kızın başını göğsüne yasladı ve delirtici kokusunu çekti içine. Nefes almadan konuştu, o her yerde insanları delirten, yakıcılığın eşiğindeki muazzam sesiyle; “Tek bir soru, Lilium.” onlarca soruyu kapsayacaktı belki de bu, bütün gece konuşurlardı belki de. “Neden?” dedi son bir hamleyle. Az önce alev alan eliyle diğer elini kavradı kızın ve parmaklarını onunkilerin arasından geçirdi. “Neden?” diye mırıldandı tekrar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lethe Lillium
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Lethe Lillium


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Geri: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimePerş. Ocak 22, 2009 12:26 am

Elinde tuttuğu el, dokunduğu ten bütün arzularının tamamlanmasını sağlayacak tendi. Tuttuğu bu soğuk eli sanki hiç terk etmemişti. Sanki hiç bırakmamış gibi yakındı yine o el ona. Onu affedebilecek miydi elin sahibi? Tek bir özür aralarını düzeltir miydi? Yalnızca bir söz. Aslında Lilluim için söylenmesi oldukça zor kelimelerdi bunlar. ‘ Özür dilerim, beni affet.’ Kimse için kullanmamıştı, kullanmak zorunda kalmamıştı. Çünkü kalbi asla kimseye bu kadar değer vermemişti. Kimseyi sev-e-memişti daha önce çünkü. Kalbi ile hareket etmediğinden herkes değersiz bir avuç aptaldı onun için. Kimse onun beyninin kıvrımlarının arasındaki zekaya sahip olamazdı ve kimse hiçbir şeyde onunla yarışamazdı ona göre. Her şeyde bir numara kendisiydi ve hayat denen oyunda başka rol arkadaşlarına ihtiyacı yoktu. Bu yüzden ailesinden uzaklamıştı, bu yüzden ailesi onun deli olduğunu düşünmüşlerdi. İnsanlar… Lilluim için hiçbir şey ifade etmiyordu Dex’e kadar. Dex farklılığın olduğunu göstermişti Lilluim’a; herkesin kendi kafasında düşündüğü gibi olmadığını. Belki de kızın kalbinin bu adama bu kadar çok değer vermesi birbirlerine bu kadar çok benzemelerinden kaynaklanıyordu. Birbirlerini anlayabilmelerinden.

Geldiğinden beri cılız ışığı pek bir işe yaramayan ve sürekli yanıp duran lamba, kendini söndürmeyi ve aynı hızla tekrar yanmayı hızlandırmıştı. Lilluim kayıtsızca yüzünde duygularını belli edecek tek bir ifade olmaksızın Dex’in gözlerine bakmayı sürdürürken lamba kendini söndürerek sokağı ay ışığının cılız aydınlatmasına bırakmıştı. Sönen lamba ile bir siluet haline dönen Dex’in yalnızca karartısını ve yakınındaki bir çift gözünü görüyordu. Karanlık kendini alıştırmışken Lilluim’a, Dex’in boştaki elinden parlayan ışık kütlesi ile irkilerek kendini çekti. Yanan bir kağıt parçasıydı, dikkatli baktığında ateşlerin kızıllığının içinden çala kalem yazmış olduğu yazıyı tanıdı. Bu kadar yıl saklamıştı demek. Muhtemelen Lilluim’dan ona kalan tek şeydi bu not. Hiçbir sevgi veya af sözcüğü içermeyen, yalnızca ne yaptığını söyleyen bir veya iki kelimeden oluşan bir nottu. İçinde ne nereye gittiği vardı ne de ne için gittiği.

Açılmış gözlerle ile yıllar öncesinden yazdığı notun yanmasını seyrederken saçlarında hissettiği parmaklar inandıklarının ona verdiği bir hediye idi. Dex’in de Lilluim için onunla aynı şeyleri hissettiğini gösteriyordu azda olsa. Başını adamın göğsüne dayamış; en yavaş nefes alışverişlerini duyabiliyordu. Yavaştı. Neredeyse nefes almıyordu. Mazi de buna benzer bir çok anısı vardı. Sahne aynı, duygular düşünceler farklı. “Tek bir soru, Lilium.” sesini bu gün; yıllar sonra ilk kez yeniden duyuyordu. Görüntüsü ölünceye kadar aklına kazınmış kalabilirdi. Her gece rüyalarını veya kâbuslarını süsleyebilirdi ama sesi, kulaklarında her zaman onunkinin güzelliğinden, onunkinin kışkırtıcılığında kendini koruyabilir miydi? Başını kaldırdı ve gözlerini onun gözleriyle kenetledi. Ona karşı duyduğu istek hiç bu kadar kuvvetli, bu kadar şehvetli olmamıştı. Dudaklarını adamın dudaklarına dayamamak için zor tutuyordu kendini. Arzularının kendini yönetmesine izin vermemeliydi, çünkü onlar ile hareket etmeye başladığında herhangi biri farkı kalmazdı. “Neden?” yöneltilen soru soracağına emin olduğu soruydu adamın. Öğrenmek isteyecekti elbette, neden her şey yolundaymış gibi gözükürken çekip gittiğini ya da neden geri döndüğünü. Fakat defalarca bu sorunun cevabını aramış, kendini sorgulamış olsa da kendinin de bildiği söylenemezdi. Hogwarts’dan mezun olduktan sonra kendini istemişti biraz. Kendini tanıyabilmek, keşfedilmek. Bu isteği bir kaç yıl erteleyebilse de bir şekilde ailesine dönmek zorunda hissetmişti kendini. Ailesine dönmeliydi çünkü onlardan intikam almalıydı. Onu yapayalnız bırakmalarının intikamını almalıydı. İntikam almak istemek hemde bunu ölesiye istemek başka duyguya yer bırakmıyordu kalbinizde. Belki de bu yüzden çekip gitmişti. Ama neden geri dönmemişti onca yıl? Hemde geçen her günde biricik aşkını, Dex’i düşünüp deli gibi özlerken. Neden? Kendi kafasında dönüp duran bu soru karşısındaki adamın kafasında da vardı. Aradaki tek fark Lilluim cevap veremeyecek olduğunu biliyordu; adam ise cevabı bekliyordu, istiyordu. Karşısında artık beş yıl önceki genç çocuk yoktu. Hayatın yıpratmış olduğu biri vardı. Ve bu yıpranmaya en çok kendinin sebep olduğunu düşünmemek için hiçbir sebebi yoktu Lilluim’un. Katlanan suçluluk duygusu cevap vermesini daha zor hale getiriyordu. Elini kavrayan eli güç almak istercesine sıktı. “Neden?” ikinci kez gelen sorunun ardından adamın gözlerinden yere kaydır gözlerini. Dudakları konuşmak için kıpırdadığında ne söyleyeceğini bilmiyordu. Yalnızca bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu o kadar. “ Aslında seni tatmin edecek bir açıklamam yok. Neden gittiğimi inan bilmiyorum, bu davranışımda da kendimi haklı çıkartamam. Ama neden döndüğümü biliyorum Dex. Seni özledim, dayanamadım.” Gözünden akıp giden bir damla yaş hayatında akıttığı ilk göz yaşıydı belki. Tek damladan fazlası olmamalıydı bu gece akıttığı göz yaşı. Yalnızca tek damla kaçıp gidebilmişti, daha fazla olmayacaktı. " Seni seviyorum. Gittiğimde de seviyordum, şimdi de seviyorum. Ve bu değişmeyecek bir gerçek."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dexter Winchester
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Dexter Winchester


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Geri: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimePerş. Ocak 22, 2009 7:38 am

Aynıydı, ya da aynı denecek kadar benziyordu karşısındaki kadın ona. Yaşamın derinliklerinde çektiği acılardı belki onların birbirlerine bu kadar yakınlaşmalarını sağlayan. Kesin olan tek şeyse çok benzedikleriydi, Dex onu gördüğünde anlamıştı bunu, tıpkı kendisi gibi bencil, küçük gören, zeki ve zarifti. O da intikam duygusuyla doluydu ne kadar belli etmese de. Geçmişlerinden bahsetmeyerek, geleceklerini güzelleştiriyorlardı kafalarında, Lilium gidene kadar. Bir damla gözyaşı dökmese de günlerce yemek yemediğini, tüm kötülüklerini iki katına çıkararak acısını hafifletmeye çalıştığını, hayal meyal hatırlayabiliyordu Dex. Evdeki eski şöminenin içine attığı notu, parmaklarının tutuşmasına aldırmadan nasıl geri aldığı canlanıyordu gözünde şimdi. Terk edişin berbatlığını sindiriyordu bedenine tekrar ve kavuşmanın ayrıcalığını yaşıyordu her nefeste. Dalgalı saçlarından birkaç tutam alnına dökülmüştü ve ay ışığı parlarken huzurlu bir sessizlik kaplıyordu sokağın tamamını.

Sorusuna cevap vermek için aralamıştı Lilium dudaklarını, Dex öyle yavaş nefes alıyordu ki bir ölüyle aralarındaki fark belirlenemezdi neredeyse. “ Aslında seni tatmin edecek bir açıklamam yok.” Hissedilebilir küçük bir nefes aldı, böyle bir konuşma istemiyordu, duygusal bozukluklar nedeniyle gittiğini söylememeliydi. Somut bir nedendi istediği, geçerli bir neden olmalıydı ki affın pişmanlığını duymamalıydı, devamını zar zor dinleyebiliyor, nefes alışı gittikçe hızlanıp normal düzeye çıkabiliyordu. “Neden gittiğimi inan bilmiyorum, bu davranışımda da kendimi haklı çıkartamam. Ama neden döndüğümü biliyorum Dex. Seni özledim, dayanamadım.” Bir nebze de olsa okşamıştı bu sözler Dex’i ama hala kırgındı, bu kadar değersiz miydi onun gözünde? Bilmediği bir sebepten dolayı terk edebileceği bir adam olarak mı düşünmüştü yıllarca onu? Beş yıl sonra mı aklına gelmişti onu özlediği? Dex’in yaşadıklarından daha kötü ne yaşamış olabilirdi ki bu kadın? Bütün bu soruları bekletemezdi artık, sinirlenmişti ve bunun nedeni de istediği cevabı alamamasıydı, kesinlikle. "Seni seviyorum. Gittiğimde de seviyordum, şimdi de seviyorum. Ve bu değişmeyecek bir gerçek." Bunlar Lilium’un ağzından dökülmesi çok zor olan sözcüklerdi belki ama Dex’in soru sormadan, doğruyu öğrenmeden onu affetmesi daha zordu tartışmasız.

“Bana doğruyu söyle Lilium, beni böylesi saçma bir nedenden dolayı bırakabiliyorsan tekrar yaparsın!” kendine hakim olamıyordu, böyle bir durumda ondan uzaklaşması gerekirken ellerini daha sıkı tutuyor, hatta belki canını yakıyordu. Gerçeği istiyordu o, neden kimse anlamıyordu? “Seni seviyordum ve hala da seviyorum ama tekrar olmamalı anlamıyor musun? Tekrar sana böyle bağlanıp gitmene izin veremem. Bana doğruyu söyle!” dedi sesini yükselterek, ay ışığı giderek alnından aşağıya, gözlerine vuruyordu. Mantıklı bir açıklamaydı tek istediği, emin olabilmekti tekrar olmayacağından. Eskisi gibi tereddütsüz sarılmalıydı ona, bir gün kapıyı çaldığında onun içerde olmama ihtimalini tekrar düşünmek bile acı veriyordu. Eğer Dex’i bırakıp gitmesini gerektirecek kadar büyük bir şey varsa yapması gereken, ve o şey tamamlanmadıysa en küçük bir gelişmede yeniden gidebileceğini düşünüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lethe Lillium
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Lethe Lillium


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Geri: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimePaz Ocak 25, 2009 5:40 pm

“Bana doğruyu söyle Lilium, beni böylesi saçma bir nedenden dolayı bırakabiliyorsan tekrar yaparsın!” Dudakları gülümseme adı verilen hareketle kıvrıldı kadının. Pişmanlığı bu konuşmanın her ilerleyişinde daha da artıyordu. Dexter’ın güvenini sarsmıştı ve cevaplar olmadan nasıl geri kazanacağını bilmiyordu. Cevaplar… Bu kadar zor muydu gidişini açıklayabilmek. Kendisi bilse belki değildi fakat kendisine bile açıklayamadığı cevapları şimdi Dexter’a açıklayabilmek Lillium açısından imkansız gözüküyordu. Ellerini kavramış olan el büyük bir güç kullanarak sıkıyordu ellerini. Dexter’ın yaptığı canını biraz olsun yakıyor olsa da umursamadı; bu eli bir kez daha kavrayabileceğini hiç düşünmemişti çünkü. Fakat şu an için önemli olan eli şimdi tutabilmek değil bundan sonrasında tutmayı başarabilmekti. Ve şu andaki durum sonrası için büyük bir umutsuzluk besliyordu. “Seni seviyordum ve hala da seviyorum ama tekrar olmamalı anlamıyor musun? Tekrar sana böyle bağlanıp gitmene izin veremem. Bana doğruyu söyle!” seviyor olmak yetmez miydi güvenmeye? Belki eskiden olsa, bundan beş yıl önce olsa Dexter Lillium'un tek bir sözüyle her şeyi yapabilirdi. Ama bu güveni kaybetmişti Lillium hemde kendi elleri ile bile bile kaybetmişti.

Dönüp dönmemek konusunda kaldığı kararsızlığın ardından verdiği kararın yanlış olduğunu düşünmeye başladığında kafasının içinde dönüp duran düşünceler Dexter'a karşı vereceği cevap değildi. Kararının doğruluğu veya yanlışlığı hakkındaki düşüncelerdi. Gerçekten buraya dönerken ne düşünüyordu? Dexter'ın yeniden onun hayatına girmesine izin vereceğini? Ya da onu görür görmez ondan nefret ettiğini ve defolup gitmesini isteyeceğini? Hangisini düşündüyse kesinlikle şu anki senoryayı yazmamıştı kafasında. Sorulardan nefret ederdi bu yüzden affedecekse de affetmeyecekse de soru sormadan yapardı bunu. Dexter'ın sıkıca kavradığı elini çekerek - ki bunu yaptıktan sonra eli oldukça rahatlamıştı- kukuletasını siyah saçlarının üstüne örterek "Belki de hiç gelmemeliydim. Sesindeki kararlılığı hissedebiliyorum. Cevaplarım seni tatmin etmeyecek. Cevaplar olmadan deneyemez misin affetmeyi? Bir daha olmayacağına dair seni nasıl ikna ederim bilmiyorum." Bir daha olmayacağına dair söz veremezdi aslında. Lillium'um ne zaman ne yapacağı hiçbir zaman belli olmuyordu. Aslında böyle belirsizlikle Dexter'ın hayatına bir girip bir çıkmak ne kadar doğruydu bilmiyordu. Bu yüzden dürüst olmalıydı ona karşı. En azından ona bunu borçluydu. Titrek bir sesle " Aslında bir daha olmayacağına söz veremem." artık gözlerine bakamıyordu Dexter'ın, biraz önce kalktığı banka doğru çevirdi kendini. Onun istediği cevapları asla veremeyecekti. Bu şekilde de affedilip affedilemeyeceğini bilmiyordu Lillium. Belki de pes etmek için uygun zamandı şimdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dexter Winchester
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Dexter Winchester


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 18/01/09

Mazinin İzleri Silinmeli Empty
MesajKonu: Geri: Mazinin İzleri Silinmeli   Mazinin İzleri Silinmeli Icon_minitimeSalı Ocak 27, 2009 10:18 pm

Ayın ışığı gözlerindeki parlaklığı ortaya çıkarırken elini aynı konumdan kurtarmaya yeltenmiyordu. Gerçeği istemesinin tek nedeni egosuyla bağdaşıyordu doğal olarak. Ne kadar ilişki yokluğu yaşasa da önemlilik tabirini yitirmemişti ve terk edilmenin ona erdiği acıyı gizlemesinin nedeni de buydu. Ondan gerçeği istemişti çünkü –muhtemelen asla sormayacak olan- insanlara vereceği somut ve düzgün bir cevap istiyordu belki de. Yalnızca kendini avutacak geçerli bir cevap. Uzun bir yıl gibi gelen bu gece de istediği cevabı alamayacağını anlamıştı ama içinde büyüyen istek artamayacak konuma gelmişti
"Belki de hiç gelmemeliydim. Sesindeki kararlılığı hissedebiliyorum. Cevaplarım seni tatmin etmeyecek. Cevaplar olmadan deneyemez misin affetmeyi? Bir daha olmayacağına dair seni nasıl ikna ederim bilmiyorum." İşte en istemediği duyduğunu reddettiği şeydi bu. İstediği cevabı vermeyeceğini de biliyordu zaten ama affedecekti onu vermişti kararını bu sefer farklı olacaktı belki ama affedecekti. Geldiği dakika vermişti kalbi bu kararı farklı olacağı büyük noktaları belirlemişti kafasında Eskisi gibi güvenmeyecek ve bağlanmayacaktı ona sevmiyordu belki de artık eskisi kadar. Belki de küçük gorüldüğü düşüncesinin verdiği kızgınlıktandı bu.

" Aslında bir daha olmayacağına söz veremem." Bunları duyması değiştirmemişti düşüncelerini hala affedeceğine dair verdiği büyük kararının arkasındaydı. Hala affedeceğine ve hala eskisi gibi sevmeyeceğine dair verdiği kararın. Yaklaşamazdı zaten ona daha fazla uzaklaşmak istiyordu ama. Kendini geriye çeken sevgilisinin gözlerine dikti gözlerini. Suratına yerleştirdiği rahat gülümsemeyle arkalarında duran banka doğru ilerleyip konuşmaya başladı. “Bir daha yapmayacaksın Lilium, ya da şöyle soyleyeyim…” büyük bir nefesten sonra devam etti sesindeki muazzamlığı dolu dolu yaşayarak. “Bir daha yapmanın değiştireceği bir şey yok kalmadı.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mazinin İzleri Silinmeli
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Londra :: Knockturn Yolu-
Buraya geçin: