Angie Lilith McCullers III. Sınıf Hufflepuff Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 26 Yaş : 29 Asa : 17 inç - Porsuk - Garkenez dişi - Vızıldar Evcil Hayvanı : Bell - İran ve American Shorthair kırması kedi Kayıt tarihi : 20/01/09
| Konu: Angie Lilith McCullers Salı Ocak 20, 2009 6:39 pm | |
| Adı & Soyadı ~ Angie Lilith McCullers Fiziksel Özellikleri ~ Saç Rengi:Sarı Saç Şekli:Düz Göz Rengi: Açık Kahverengi Göz Şekli: İri Yüz Şekli:Oval Ten Rengi:Beyaz Boy:1.65 Kilo:51 Giyim Tarzı: Canlı renklerde, rahat Kişisel Özellikleri ~ Ang her zaman neşeli ve pozitif bir kişiliğe sahip olmuştur. Başına ne gelmiş olursa olsun hayata karşı kahkahalarla gülmeyi bilir. Hiçbir şey onu şaşaırtamaz çünkü sürprizler onun doğasında vardır. Küçük bir kasabada Muggle'lar arasında büyümüştür. Büyücülerin yaşantısına göre çok daha zor bir çocukluk geçirmesine rağmen bu pozitif bakış açısına etki etmememiştir. Bu kasabada neredeyse herkes onu tanır. Yardımseverliği ve etrafa gülücükler saçması insanların hatrında kalmasını sağlar. Kendisinden emin ve mağrur olduğu kadar kırılgadır da.. Zayıf bir yapısı vardır. Çok çabuk incinir ve çok çabuk yorulur. İnsanların düşüncelerine fazla önem verir ve genelde bunun çok zararını görür. Herkesi memnun etmek ister. Ailesi / Geçmişi ~ Bristol'de doğdu. Bir muggle anne babanın tek çocuğudur. Ang'in cadı olması aile için büyük bir sürpriz olmuştur. Babası küçük bir dükkanı işletir ve annesi de ona yardım eder. Ciddi maddi sıkıntılarına rağmen aile Ang'i Hogwarts'a göndermekten hiç çekinmemiştir. Yaşadığı kasabada sevilen biridir. Çoğu kişi ona mutluluk anlamına gelen "Alisa" ismi ile seslenir. Bu ismi ona 4 yaşlarındayken kasabada bulunan yaşlı bir kadın takmıştır. O günden beri tüm kasaba kullanmaktadır. McCullerslar kasabada çok sevilirler fakat "soylu" kavramı onlara oldukça uzaktır. Zamanlarının çoğunu dükkanlarında geçiren üç kişilik aile sürekli birbirleri ile dayanışma içindedir. Babası tek çocuk olarak dünyaya gelmiş, annesi ise küçük yaşta iki kardeşini kaybetmiştir. Bu nedenle Ang soyunun bilinen tek varisidir. Kasabanın genel bakış açısına göre böyle durumlarda bir erkek evlat istenmesine rağmen anne ve babası Ang'in cinsiyetini umursamamış ve hatta ikinci bir çocuğu denememiştir. Ang'in anne ve babası Ryan ve Caroline çocukların pek önemsenmediği bir aile yapısında yetişmiştir. Çocuklarının kendileri gibi olmaması için Ang'in üzerine titremiş ve onu biraz da şımartmışlardır. Küçük bir evde üç kişi yaşamalarına rağmen ev her zaman çok kalabalık olur. McCullers'ların misafiri hiç eksik olmaz. Kasabanın yaş ortalaması yüksek olduğu için tüm yaşlılar bu aileyi çocukları Ang'i ise torunları olarak görür. McCullers'lar anne ve babalarıyla oldukça seyrek görüşür. Örnek Rp ~ - Bize sık sık yaz Alisa. - Kasabadakiler baykuşları garipser diye önemseme biz bir bahane buluruz. - Sakın sıkı giyinmeyi unutma! Kış geliyor. - Tamam Caroline geç kalacak. - Anne baba! Ben iyiyim! Gerçekten! Sık sık yazacağım ve sıkı giyineceğim!
Ang usulca anne ve babasını aynı anda kucakladı ve ikisinin de yanaklarına birer öbücük kondurdu. Mektup geldiğinden – 23 gün 12 saat 32 dakikadan- beri McCullersları bir telaş sarmıştı. Caroline de, Ryan da biribrilerini sakinleştirmeye çalışıyorlardı ama ikisi de birbirinden fenaydı. Ang peron dokuz üç çeyrekten az sonra kalkacak olan Hogwarts Ekspresi’ne binerken fark etti bunun hayatındaki bir dönüm noktası olduğunu. Anne ve babasını özleyecekti ama Hogwarts onun için başka bir dünyayı ifade ediyordu. Nitekim öyleydi de… O bir “cadıydı” Tüm o fantastik romanlarda olduğu gibi. Çoğu zaman sürükleyici romanlar dışında kitap okumayan Ang yirmi üç günde yaklaşık elli tane kitabı bir solukta okumuştu. Büyücülük dünyasıyla ilgili öğrenmesi gereken temel şeylerin en azından en elzemlerini öğrendiğini düşünüyordu fakat her kitapta karşısına yeni bir terim çıkıyor ve bu da yeni bir kitabı ifade ediyordu. Diagon Yolu’ndaki kitapçı Ang sayesinde köşeyi dönmüştü. Hatta son aldığı birkaç kitapta indirim yapmış ve Ang onları okuduktan sonra ona geri götürünce parasının büyük bir kısmını da geri vermişti. Evhamlı ailesi nedeniyle Ekspres’e son derece erken gelmiş olan Ang önlerden bir kompartımana rahatça kuruldu. Sağ kolunu sama dayayıp sol eliyle ailesine el salladı ve tekrar düşünceler alemine daldı. “Cadılık” garip şeydi, büyü dışı olan insanlara denilen Muggle adlı iki insandan dünyaya gelmiş olmak daha da garipti. Fakat Ang okuduğu kitaplardan yalnız olmadığını olmadığını öğrenmişti, büyücülük dünyası ile ilgili okuduğu bunun kadar güzel olmayan birçok şey gibi. Çoğu yeni kitap satırların arasına bir şifre yazmış gibiydi. Bu şifrenin okunmasıysa bir o kadar kolaydı. Herkes asırlardır süregelen Karanlık ve Aydınlık’ın mücadelesinin Hogwarts’ta yeniden alevleneceğini işaret ediyordu. Ang tarafını seçmekte gecikmemişti. İyilik, aydınlık, gün ışığı ve gerçek adalet bunların hepsi tek bir tarafı gösteriyordu Aydınlığın Yandaşlarını…
Siyah uzun saçlı son derece güzel bir kadın olan Profesör Carlisle, tüm birinci sınıfları peşine takıp Büyük Salon’a doğru ilerlerken Ang neredeyse önündeki kızın siyah uzun cüppesine takılıp düşüyordu. Heyecandan bacakları tir tir titriyor ve bir yandan da binlerce kitapta bahsedilmiş olan o Seçmen Şapka’nın kendisini hangi binaya seçeceğini deli gibi merak ediyordu. En azından bir ihtimali elemişti fakat önünde daha hangisine yerleşeceğini ön göremediği üç bina vardı. Bir Slytherin olması imkansızdı, hırs ve kurnazlığın zerresi bulunmazdı onda. Gryffindor ihtimali de pek yüksek değildi o kadar cesur görmemişti kendini. Zekiydi ama bu da fazla övünmek gibi olurdu. Mantığı da hiçbir zaman duygularının önüne geçememişti, bir Ravenclaw değildi. Adaletli ve yardımseverdi ama bunların da temel özelliği olduğundan emin değildi. Hufflepuff olursa yine de çok sevinirdi. Büyük Salon’a dizilmiş beklerken tüm birinci sınıflarda Ang içindeki duygunun ne merak ne de heyecan olduğunu çözdü bir anda. Hiç böyle bir şey okumamıştı ama her şeyin bir ilki vardı. Hiçbir binaya uygun görülmemekten gerçekten korkuyordu. Bir an için o anın hiç gelmemesini diledi, isminin hiç okunmamasını . Fakat onlarca kişiye rağmen, Ang’e birkaç saniyeymiş gibi gelen bir süre zarfı içinde birden “M” harfine gelinmişti. Maltein, Marcus , Marks … Birden Ang’in yüreği hopladı.
“McCullers, Angie Lilith”
Ang kısa bacaklarını zorlukla öne attı ve sanki adı okunulunca birden uğultular kesilmiş herkes ona dönmüş gibi geldi. Usul usul Şapka’nın bulunduğu sandalyeye doğru ilerlerken, gözleri anne ve babasını aradı ama burada değillerdi. Burada olamazlardı. Herhangi bir akrabası profesör olan birkaç kişinin dışında kimseye destek olacak birisi yoktu burada. Fakat bazılarının buna ihtiyacı yoktu zaten, onların nereye gidecekleri doğdukları gün kulaklarına fısıldanmıştı. Bu kişilerin çoğu da zaten Slytherin’deydi. Ang onlardan biri olmadığı için şükretti ve usulca sandalyeye yerleşip şapkayı başına geçirdi. Şapka’nın gür sesi zaten tedirgin olan Ang’i neredeyse sandalyeden zıplatıyordu.
“Korkamayın Bayan McCullers, sizi yemem. Hangi binaya seçileceğiniz konusunda endişe duymanıza da gerek yok çünkü sizin yeriniz zaten belli! İnsanlar için kendisini feda edebilecek kadar yardımsever ve Engizisyon Mahkemesi dışında tüm mahkemelerde yer alabilecek kadar adaletli! Hufflepuff!”
Ang alkışlar içinde sarılarla bezenmiş Hufflepuff masasına doğru ilerken gerçekten istediği şeyin bu olduğunu fark etmişti. Orada yerini alıp etrafa gülücükler saçarken ise içindeki tek his saf mutluluktu. Tabi ki şimdi başına neler geleceğini soran merak dışında… Çünkü bu binada olmanın büyük bir direnç gerektirdiğinin farkındaydı. Savaşın merkezine düşmüştü çünkü tarafını açık ve net bir şekilde duyurmuştu Seçemn Şapka. Ang ise bunun yalnızca bir kısmının bilincindeydi.
[Ayrıca Bknz. Valeria Delia Silver =)] | |
|
Craig Justin Archman Muggle
Mesaj Sayısı : 233 Asa : 18 inc Unicorn Kanı Evcil Hayvanı : Corb ~ Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ? Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Angie Lilith McCullers Salı Ocak 20, 2009 9:40 pm | |
| | |
|