Elizabeth Rain Jones III. Sınıf Ravenclaw Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 5 Kayıt tarihi : 29/01/09
| Konu: Elizabeth Rain Jones Perş. Ocak 29, 2009 2:59 pm | |
| ~Elizabeth Rain Jones~
# Rain, insanların hemen aklında kalacak türden bir görünüşe sahip değildir, asla da böyle olmayı istememiştir. Dikkat çeken tek şey sarı saçlarıdır,fazla parlak olduğu için onlardan nefret eder Rain. Hafif kalkık bir burnu ona şımarık biri havası katarken, keskin bakan siyah gözleri o şımarık havadan daha yoğun olan bir olgunluk katar. Rain, saçlarına değişik şekiller vermekten nefret eder, bu ona çok çocuksu gelir. Dümdüz,kendi haline bırakmayı tercih eder. Dışarıdan bakan insanların ne düşündüğü umrunda olmadığı için dış görünüşüne önem vermez, hangi ortamda bulunursa bulunsun her zaman olduğu gibi görünmeyi sever. Çok kitap okumak onun görüşündeki netliği kaybetmesine neden olmuştur. Normalde gözlüklüdür, ama gözlük takmaktan da nefret ettiği için sadece okurken gözlük takar. Dış görünüşünde dikkat ettiği tek nokta, birşeyler okuduktan ya da yazdıktan sonra gözlüklerini çıkarmaktır. Normal boyu ve kilosu, fazla dikkat çekmesini engellediği için ne kilo almak ne vermek ne de boyunu uzatmak ister, bunlar için hiçbir uğraşa girmez.
# En belirgin özelliği dıştan bakılınca utangaç ve sessiz biri gibi görünmesidir. Çok konuşmayı mantıksız bulur, her lafa karışan insanlara anlam veremez. Herkesle kısa bir dialoga girer, ama kimseyle sorunlarını paylaşmaz.Çünkü duygusal olmak, ona en uzak duran kavramdır. Duygularını ve sezgilerini asla önemsemez. Sezgilere güvenmenin aptalların işi olduğundan emindir. Ve aptallık, bir insanda Rain'in nefret edebileceği tek noktadır. İnsanları zekalarına göre biçimlendirir, ona göre davranır. Mantığını kullanarak hareket etmek, bağımlısı olduğu ve engelleyemediği, engellemek de istemediği birşeydir. Çevresindeki insanlar ve koşullar izin verse, Rain sonsuza kadar kitap okuyabilir. Kitaplardaki farklı dünyada kaybolmuş bir şekilde amaçsızca gezinmek, en çok keyif aldığı şeydir. Ailesi yüzünden oldukça disiplinli bir ortamda büyümüştür, bu yüzden disiplinden nefret etse de ondan vazgeçemez. Sevgi,nefret,acıma,aşk,iyimserlik.. Rain'in dünyasında hiçbirinin fazlasına yer yoktur. Yaşı gereği duygulardan da vazgeçemez ; ama bunun geçici bir durum olduğuna, yine sadece mantığıyla hareket edeceği günlerin onu beklediğine inandırmıştır Rain kendini. Diğer insanlara çok saçma gelen hayalleri ve düşünceleri vardır. Aslında onlar saçma değildir, çok mantıklıdır ; ama Rain bunu kimseye anlatamaz. Düşüncesini kabul ettirmek onun için çok önemlidir. Her zaman onun dediği olmalıdır, çünkü en iyisini o bilir. Bunu, şımarık olduğu için değil hayat ona böyle öğrettiği için her zaman söyler. İtici yönlerine rağmen, insanlara yardım etmeyi sevdiğinden ve karakteri gereği dalga geçmekten ya da şaka yapmaktan hiç hoşlanmadığından insanlarla kolayca muhabbet kurabilir.
# Örnek RP :
"Anne ? İyi misin?" "Sadece bir bardak su istiyorum Rain, abartılacak bir şey var mı sence?"
Rain bir an için yatakta yatan annesinin gözlerine baktı, asla sevgi göstermemişti ona. Sevgi? Rain ne düşünüyordu böyle? Sevgi zaten mantıksızlıktı ve annesi -hayatında gördüğü en zeki insan- neden sevgisini belli etsindi ki? Annesinin delici bakışlarından kurtulmak için odadan çıkıp kapıyı kapattı. Kapıyı kapattığı anda annesinin öksürükleri de başladı. Çok güçlü bir kadındı ; ama keşke bu özelliğini Rain için değil düşmanları için kullanabilseydi. Evdeki otoriter düzeni koruyan kişi hep annesi olmuştu, o gün gelip de yataktan kalkacak gücü bulamayana kadar.
Rain duygusal düşünceleri kafasından uzaklaştırmaya çalışırken, koşar adım önünden geçtiği bir tabloya takıldı gözleri. Çerçevenin içinden iki cadı ve iki büyücü ona gülümseyerek bakıyordu. Küçüklüğünden beri vardı bu tablo, yeri hiç değişmemişti. Daha önce hiç ona dikkat etmemişti; ama nedense şimdi, o basit resimde onu çeken bir şey vardı. Anne ve babasının o farklı haliydi belki, dikkatini çeken şey. Annesi, eşinin kollarında çok mutlu görünüyordu.. Ve onu kollarında tutan babası da şimdi Rain'in sık sık dikkatini çeken o kırışıklıklara sahip değildi o zamanlar. Ne kadar olmuştu onları böyle mutlu görmeyeli? Mutluluk neydi ki? Eğer bu kadar kolay kaybedilebiliyorsa annesi ve babası tekrar mutlu olabilmek için neden bu kadar uğraşıyorlardı? Kolay kaybedilen şeyler kolay kazanılmaz mıydı?
*Rain suyu dışarıdan getirmeni istemedim, mutfaktan bir bardak su istiyorum. Nedir seni bu kadar oyalayan?*
Annesinin sesiyle tekrar kendine geldi ve son bir kez tabloya bakıp mutfağa girdi. Suyu koyarken eski haline dönmeyi umuyordu. Annesinin ve babasının durumunu umursamayan o küçük kız olmayı istiyordu tekrar. Annesinin odasına döndüğünde onu yatakta doğrulmuş bir şekilde buldu. Suyu verirken geri çekilip onu izledi. Yaşadığı her acı olayda yüzüne küçük bir çizgi atılmıştı sanki, çok zayıftı, büyük bir yarışta saatlerce koşmuş gibi halsizdi ; ama gözlerindeki otoriteden hiçbir şey eksilmemişti. Zayıflık sadece vücudunda belirmişti, eski annesini hatırlatan tek şey olan gözleri, hala aynı güçlü parıltıyla bakıyordu. Rain bir an bir yerde okuduğu bir sözü hatırladı, *Ölüm, şakakların çıkmasıyla başlar.* Annesinin şakakları çok mu çıkıktı? Zayıflıktandı bu, ölüm ile alakası yoktu elbette. Ne saçma şeyler düşünmeye başlamıştı Rain? Annesinin tablodaki yüzü gözünün önüne geldi. Mutluluğu tekrar elde etmek için annesi şimdi bu kadar direniyordu, direndikçe de daha çok acı çekiyordu. Rain o an, mutluluktan nefret etti...
Hala ayakta durmuş bir şekilde ilk kez görmüş gibi baktığını farkettiğinde, annesi yine delici bakışlarını Rain'in üzerine dikmişti. Kim bilir neler geçiyordu kafasından.Komodinin üstünde duran asasına bile uzanacak hali yoktu demek ki, yoksa Rain'den su istemezdi. Asası şimdi sadece bir nesne olmuştu, eskiden elinden düşmemesine rağmen. Onlar bu kadar mutsuzken Rain, yıllardır mutlu taklidi yapmaktan yorulmuştu ; ama sırf yorulduğu için kendi psikolojisiyle beraber onlarınkini de bozmak, bencillik ve aptallıktan başka bir şey değildi. Bu yüzden dakikalarca birbirlerine bakmış olsalar bile, annesine bir şey söylemeden, gayet rahat, şarkı mırıldanarak odadan çıkıp kapıyı kapattı. Koridorun sonunda sadece renkler cümbüşü olarak görünen o tablodaki insanlarla sadece bir an için göz göze gelip odasına girdi. Kafasını çalışma masasına doğru çevirdiğinde, sandalyede odasına çok önemli birşey olmadığı sürece girmeyen birini otururken gördü.Siyah,uzun cüppesinin üstündeki tozlara aldırmayacak kadar elindeki asa ile oynamakla meşgul olan babası, gözlerindeki mutsuzluktan birkaç derece daha üstün bir heyecanla Rain'i bekliyordu, anlaşılan o ki, aylardır evde dönen saçmalığı sonunda Rain'e açıklamaya karar vermişti.
Rain de yatağa,onun karşısında olacak şekilde oturdu ve rahat bir şekilde arkasına yaslandı.Gözlerine yansıttığı mutluluk, birkaç gündür o kadar sahteydi ki, Rain bile aynaya bakarken ne kadar sahte davrandığını farkedebiliyordu ; ama üzgün görünmekten daha iyiydi bu. Kolundaki gümüş bileklikle oynamaya başladı, farkında olmadan. Korktuğu zaman hep böyle yapardı ve babası da bunu bilen nadir insanlardan biriydi.
O konuşmaya başladığında, hatta daha ilk kelimelerinde Rain, kendisini boşlukta gibi hissetmeye başlamıştı bile, babasının söylediği kelimelerin sadece birkaçını duymuştu.. "..annen ölecek."
Rain'in gözlerinde üzüldüğünü belli eden tek şey, yere çevrilmiş olmalarıydı.Gözyaşları yanaklarından asla süzülmedi, bu sefer de süzülmeyecekti.. Gözlerinin yandığını hissederken sadece dilini ısırıyordu. Fiziksel acı, duygusal acıyı bastırabilirdi belki. Gözlerindeki yanma geçince hiçbir duygu yüklemeden babasına baktı. Sadece baktı. Ve asıl o an, mutluluktan nefret etti.. | |
|
Eragon James Black Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 116 Yaş : 30 Rp Sevgilisi : Penthesileia. Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Elizabeth Rain Jones Perş. Ocak 29, 2009 7:11 pm | |
| | |
|