Clementine Schmitz III. Sınıf Ravenclaw Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 8 Yaş : 30 Evcil Hayvanı : yok olmak ister misin? Kayıt tarihi : 06/06/09
| Konu: Clementine Schmitz C.tesi Haz. 06, 2009 10:42 pm | |
| Adı & Soyadı: Clementine Schmitz Fiziksel Özellikleri: Natalie Portman. Göz ve saç rengi kahvedir. Orta boyda ve zayıftır. Kişisel Özellikleri [En az 3 satır]: Yüzünden, karakterinden ve gözlerinden asla kaybolmayan şey derinliktir. Bu derinliğini sessizliği ile harmanlayıp ortaya mükemmel bir güzellik ve başarı çıkartır. Gerekmedikçe konuşmaz, az ve öz olmak tercihidir. Herkesin peşinden gittiği bir şeye gitmektense kendi yolunu çizmeyi tercih eder. Kendini tanıtmayı sevmez. Onu tanımak için çaba göstermek gerekir. İyi bir dinleyici olduğundan herkes onu yakın arkadaşı olarak görebilir ama Clementine'ın yakın arkadaşı çok azdır. Sırlarını paylaşmaktan hiç hoşlanmaz. Sevgilisine bile tam olarak güvenebildiği söylenemez. Küçüklüğünden beri mükemmel kıvrak bir zekası vardır. Merakı onu okumaya, araştırmaya yönlendirir. Çok sayıda kitap okur ve okuduğu şeyleri unutmaz. Sürekli öğrenme isteği vardır. Sevmediği insanları zekasıyla alt etmeyi tercih eder. Bazen ukala olabilir ve bundan rahatsızlık duymaz. Ruh hali çok değişkendir, güldüğü bir şeye birden ağlayabilir. Birden sevip birden nefret edebilir. Bu sebeple bazen dengesiz olur. Kendine güvenir ve başkasına kendini ezdirmez. Oldukça hırslıdır. İstediğin gerçekleştirmek için elinden geleni yapar. Kan meselelerini fazla önemsemez. Kitap okumadığı zamanlar piyano ve gitar çalmaya bayılır. İleride bir müzisyen olmayı bile düşünüyor. Ayrıca sesi de çok güzeldir. Ailesi / Geçmişi [İsteğe Bağlı]: Örnek Rp [Yazılmadığı taktirde başvurunuz değerlendirilmeyecektir.]: Birdenbire gelir o bildik hüzün. Aniden hissettirir kendini, seni hiç hazırlamadan. Sanki hiç sonu gelmeyecek bir karanlık gibi. Koşsan da o küçük ışığa bir adım bile yaklaşamıyormuşsun gibidir. Çocuklar bile çirkindir öyle zamanlarda. Yağmurun sesini dinlemek bile huzur vermez. Ne en iyi arkadaşın, ne de en sevdiğin kitap çaredir derdine. Ne söylense boş, ne yapılsa gereksizlik derdine çare bulmak için. Çevrendekilerin çabası bir sigara dumanı gibi uçar gider. Sen ise hiç çaba göstermezsin. Çünkü bilemezsin neyin olduğunu, neden böyle hissettiğini, neden anlamsızlaştığını. İnsan bilmediği bir şeye çare bulmak için çaba gösteremezki zaten. Sadece oturur, yatar, bakınır çevresine ve hep susar. İşte bu gün Clementine'ın tamda böyle olduğu bir gündü. İçinden sadece nereye gittiğini bilmeyerek yürümek geliyordu. İçindeki tek sesi dinledi ve öyle yaptı. Kırmızı elbisesini ve siyah ayakkabılarını giyip, siyah paltounu ve çantasını alıp çıktı.
Londra'nın şubat ayındaki o bildik sert soğuk havası Clementine'ın bembeyaz tenini yavaş yavaş kırmızıya çevirmeye başlamıştı. Aslında istediği hiç bilmediği bir yere yürümekti ama Londra'da bilmediği bir yer kalmış mıydı?Evdeki iğnelemeler ve çarpıtılan laflardan kurtulmak için çoğu kez kendini sokaklara atmış ve her seferinde farklı yerler keşvetmişti. Ailenin iyi kızı olup tepkilere maruz kalmasının en iyi yanı bolca gezmesi olmuştu. Neredeyse gitmediği Avrupa ülkesi kalmamış, her tatilini evden uzakta geçirmek için farklı ülkelerde geçirmişti. Clementine'ın aydınlık tarafı seçmesi üzerine tepki göstermeyen annesi ve babası bu duruma hiçbir şey dememişti. Çünkü ailenin diğer üyelerinin davranışları Clementine'ı gerçekten çileden çıkartıyordu. Ama bu şubat tatilinde anne ve babası çok ısrar ettiği için bir yere gitmedi. Buna rağmen evde pek durduğu söylenemezdi. Ama zaten küçükken de aynı yerde uzun süre kalmaktan sıkılırdı. Yapısı böyleydi. Aniden karar değiştirir, birden ruh hali tamamen farklılaşabilirdi. Bu yüzden geçen yaz altı ülkeye gitmişti. Sevdiklerinde uzun süre, sıkıldıklarında kısa süre kalmıştı. Ama bu tatilde 15 gün boyunca aynı yerde kalması gerekiyordu. Ve sokaklar hiç değişmemişti. Hala aynı kafeler, aynı dükkanlar hatta aynı insanlar. Göreceğini ummadığı insanlar. Birden yolunu değiştirmesine neden olacak o insan. Ve tabi o Clementine'ı gördükten sonra Clementine'ın yolunu değiştirmesi hiçbir işe yaramamıştı. ''Clem! Clementine!'' Clementine duymamazlıktan gelerek adımlarını hızlandırdı. Onun da adımlarını hızlandırdığını duyabiliyordu. Hala aynıydı. Bronz renk saçları, simetrik yüzü, masmavi ve derin bakan gözleri, her zaman ciddi görünen yüz hatları... Giyim tarzı hala ciddi, hala klasik ve hala çekici... Ne kadar süre geçerse geçsin insanlar asla değişmiyordu işte. Ses tonundaki tatlılık bile aynıydı. ''Hadi ama Clem. Çocuk gibi kaçacak değilsin herhalde. Biliyorsun istersem seni yakalarım, daha önceden olduğu gibi.'' Clementine hafifçe gülümsedi başta ama yine de durmadı, durmayacaktı, cevap vermeyecekti, yakalasa bile onunla konuşmayacaktı. Artık eskiler yoktu, eski anılar yoktu, eski duygular sönmüştü. Yoksa sönmemiş miydi? Hala kalbi daha hızlı atmıyor muydu varlığını hissedince, hala en büyük özlemi onun gözlerine aşkla bakması değil miydi? Böyle olsa bile ne değişirdi ki? O hala kalbinde kötülük barındırıyordu ve bu yeterliydi. ''Clem nereye kadar kaçmayı düşünüyorsun?'' *Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum.* diye içinden geçirdi.
Büyük bir koruluğa yaklaşıyordu ve oraya girmekten başka çaresi kalmamıştı. Ayak seslerinin yükseldiğini duyunca onun koştuğunu anladı ve koşmaya başladı. O mesafeyi hızlıca kapatmaya devam ederken Clementine korulukta nereye gittiğini bilmeden ümitsizce koşuyordu. Omzunu tutan el düşmesine neden oldu ve yere yapıştı, o da Clementine'ın üstüne düştü. ''Özür dilerim, sana boşuna kaçtığını söylemiştim.'' Elini yavaşça Clementine'ın yüzüne götürdü ve saçlarını kenara attı. Onun bu hareketiyle Clemetine başını yana çevirdi, onun altında kurtulmak için çabalıyordu. Ama kollarını öyle bir tutmuştu ki kıpırdatamıyordu. Sadece ayaklarıyla ona tekmeler savurmaya çalışıyordu. Tabi bu da sadece boş bi çabadan ibaretti. ''Clem. Clem! Lütfen bir dakika için çırpınmayı bırakıp düzgünce dur. Hey! Sana diyorum!'' Belki de tüm gücünü yitirene kadar devam edecekti. Micheal kıpırdatmaması için başını tuttu ve yüzünü Clementine'ınkine yaklaştırdı. Clementine'ı öpmek üzereyken Clemetine'ın suratına tükürmesiyle yüzünü geri çekti. Yavaşça Clementine'ın üzerinden kalktı ve bir ağacın altına oturup cebinden mendil çıkarttı ve yüzünü temizledi. Clementine ise hiç kıpırdamadan aynı şekilde duruyordu. Bir süre sonra yukarı kaymış olan elbisesini düzeltti ve ayağa kalkıp yerden çantasını aldı. Michael'a hiç bakmadan geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Michael'ın hiç tepki vermemesine şaşırmıştı ama hiç umuramadan devam etti. Eğer kendisini öpmesine izin verseydi, biliyordu ki ona karşı koyamayacaktı, gözlerine baktığı an onu affedecekti. Bu yüzden sadece yürüdü. ''Bunu bize niye yapıyorsun? Söylesene Clem! Konuş benimle. Bağır, çığlık at, vur! Birşeyler yap işte! Lütfen... Sadece birşeyler söyle.'' Bağrışlarının ardından gelen yalvarış sahte değildi. Clementine bunu biliyordu. Saçlarını savurarak ona döndü. ''Ben bize hiçbir şey yapmadım Michael. Çünkü biz diye birşey yok, hiçbir zaman olmadı, olamadı. Ve inan bana bunun suçlusu ben değilim. Kendi günahlarını benim üzerimden telafi etmeye çalışma. Bu sadece kendini kandırmak olur.'' Kendini ağlamamak için zor tutarak döndü ve yürümeye devam etti. Onun sessiz çığlıklarını, yalvarışlarını duymamak için zihnini kapayarak ilerledi. Güneşin sönmekte olan son ışıklarının ardında ona veda etmeden ilerledi.renklendirme iğrençliği için özürlerimi sunarım | |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 6 Kayıt tarihi : 28/01/09
| Konu: Geri: Clementine Schmitz Paz Haz. 07, 2009 10:26 am | |
| Schmitz,
~ III. Sınıf ~ Ravenclaw
Rütbeniz veriliyor, iyi rpler. ^^ | |
|