Azula F.Sanchez Rodriguez IV. Sınıf Gryffindor Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 21 Yaş : 36 Asa : Anka Teleği, Ceviz Ağacı, 25 cm Evcil Hayvanı : Umbras (Baykuş) Kayıt tarihi : 14/01/09
| Konu: Azula Fabiana Sanchez Rodriguez Çarş. Ocak 14, 2009 3:25 pm | |
| Adı & Soyadı ~ Azula Fabiana Sanchez Rodriguez
Fiziksel Özellikleri ~ Azula, ilk bakışta; siyah yer yer koyu kahverengi parlayan saçları, buğday teni ve koyu renk gözleriyle alışıldık bir latine benzese de onu bu stereotype dan ayıran özellikleri şaşırtıcı derecede baskındır. Simsiyah olan gözlerinden çıkan bakışlar dipsiz birer kuyu gibidirler ve bu gözlerin bakışlarına verdiği derinlik insanı o kadar bilinmezliğe sürükler ki o konuşurken veya bir yere bakarken duygularını anlamak ne düşündüğünü kestirmek neredeyse imkansızdır. Bu gözler ona aynı zamanda karanlık bir ifade de katmaktadır. Ortalama boya sahip olmakla birlikte kaslı vücudu ve geniş omuzları siluetine atletik bir görünüm kazandırmaktadır. Oldukça güzel bir kız olduğu söylensede, dış görünüşün onun için öncelikler arasında bulunmaması ve rahatına düşkünlüğünün ağır basması, erkek fatma izlenimi uyandırmasına sebep olduğu için onda var olan bu güzelliğin dikkat çekici olmasının, bir nevi, önüne bu özellikler tarafından geçilmiştir.
Kişisel Özellikleri ~ Azula; içi ve dışı bir olmak sözünün tamı tamına hatta fazlasına teşkil eder. Kısaca kendine güveni tam olan, atılgan, neşeli,enerjik, kayıtsız, koruyucu, lider ruhlu bir karaktere sahiptir. İnsanlara güvenmiyor olması onun birazda savaşçı bir kişilik geliştirmesine sebep olmuştur. Duygularını belli etmemedeki yeteneği ve zekası da bununla birleşince, bunlar Azula’yı çok iyi bir aktrist, rahat yalan söyleyebilen biri olmasını sağlayıp düşmanları için tehlikeli bir hale getirmiştir. Bulunduğu yere gerekli adaptasyonu sağladığında lider konumuna kolayca geçebilecek etkileyiciliğe sahip olan karakteri mükemmeliyetçi olmasına rağmen baskıcı bir lider değildir. Baskının aksine her konuna rahat ve kaygısız, endişeden uzak, aşırı soğukkanlı davranışları çoğu zaman sinir bozucu bir boyuta bile ulaşmaktadır. Risk almaya aşırı düşkündür ve başka insanlar tarafından gereksiz, saçma olarak düşünülse bile hayat içerisinde her zaman risk ve tehlike bulunan yolları seçmeye eğilimi vardır.[/
Ailesi / Geçmişi ~ : Azula, İspanyol büyücü babası Fernando Miguel Rodriguez ve Meksikalı muggle annesi Dionisa Milagrosa Flores Sanchez’in zamanında gözleri gibi baktıkları tek çocukları idi. O daha çok küçükken ona mutluymuş gibi görünen ailesi aslında onun anlayamadığı derin sorunlar yaşamaktaydı. Küçük kız 4 yaşına bastığında Fernando ve Milagrosa’nın boşanma kararından sonra Azula, 8 yaşına kadar, annesi ile Meksika’da durağan bir hayat yaşadı. Sıcak bir yaz gecesi kadının aniden gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasıyla huzursuz günlerin farkına varmaya başlayan kız akrabalarının yanında daha fazla tutunamayınca onlar tarafından İspanya’ya, babasının yanına gönderildi. Babası onu olmasını istediği gibi, bir erkek çocuğu gibi yetişmeye zorladı. 10 yaşına bastığında Fernando, kızın anlayamadığı bir sebepten tavır değiştirip tatsız davranışlara başlayınca, Azula babası ile çatışmaya başladı. İşi dolayısıyla sık sık İngiltere’de bulunan adam kısa bir süre sonra oraya yerleşmeye karar vermişti. Azula’yı da yanına almıştı ancak artık onunla ilgilenmek istemediğinden onlarla birlikte İngiltere’ye göçen halası Ricarda Soledad Rodriguez kızı sahiplenince Azula’nında Hogwarts’a çağrıldığında orada bulunduğu sürece onu seven birinin olduğunu bilmesini sağladı.
Örnek Rp ~ Derin bir karanlık. Uçsuz bucaksız. Gözlerini açtığında görebildiği tek şey buydu. Başını sağa doğru yavaşça çevirdiğinde ilerideki parlaklığı görmeseydi kör olduğunu bile düşünebilirdi. Beynindeki uyuşukluk yavaş yavaş geçmeye başlayıp bilinci yerine oturmaya yüz tuttuğunda, o tatlı bilinçsizlik uykusu korkunç bir baş ağrısına dönüşmeye başlamıştı. Etrafını, o cılız ışık kaynağı dışında göremeyen kadının tek bildiği, bilinci yerine geldikçe ve acı hissini beyne iletmek ile görevli sinirler artarak çalışmaya başlayınca tek acı veren yerinin başı olmadığı ve bu sebeple de yerde boylu boyunca yüzüstü yatıyor olduğuydu. Hissettiklerine bakılırsa vücudunun bir çok kısmı hasar almıştı. Boğazı kaşınıyordu. Yüksek sesle öksürdü ve ağzından karanlıktan dolayı tanımlayamadığı parçacıklar içeren yoğun bir sıvı aktı. Ağzında geri kalanları, sancıyan ellerinin hissettiğine göre, tozlu olan zemine tükürdü.Bir süre derin derin nefes alıp boğazındaki sıvı çıktıktan sonra oluşan yanma hissinin geçmesini beklerken neler olduğunu anımsamaya çalıştı.
Ölüm Yiyenler. Kaç kişi olduklarını anımsayamıyordu, ancak pek de yadırganacak bir miktar değildi. Hazırlıksız yakalanmıştı ve yaşadığına hala inanamıyordu. Nasıl olmuştu da onu öldürmeden bırakmışlardı. Dirseklerinden destek alarak doğrulmaya çalıştı. En azıdan oturur pozisyonda olmayı deneyecekti. Ancak bunu yapmak için hamle ettiğinde belinin sağ tarafından bir yerden çıkan ani keskin acı bunun hiçte iyi bir fikir olmadığını başına kakarak göstermişti. Bacakları ise durmadan zonkluyordu ve onları her ne kadar hareket ettirmeye çalışsa da ayak bilekleri dışındaki diğer eklemler ona itaat etmiyordu. Nefes altından bir küfür savurarak hissedebildiği ve en sağlam görünen uzuvlarını, kollarını kullanarak kendini cılız ışık huzmesine doğru sürüklemeye başladı. Her hareket ona binlerce iğne vücuduna batıyormuş hissi verse de, o burada yatarak ölmemeye kararlıydı. Huzmeye doğru kararlı ve acılı bir şekilde sürünürken ara ara da ağzında biriken şu tuhaf, acı bir tadı olan sıvıyı tükürüyordu. O yaklaştıkça ışık huzmesi enlemesine uzayıp incelmeye başladı. Uzadı, inceldi, uzadı, inceldi ve bu, o huzmeye ulaşana kadar sürdü. Oraya ulaştığında ise huzme tamamen bir çizgi halini almıştı. Sızlayan ve titreyen halsiz eli huzmenin üst kısmına doğru uzandı ve pürüzlü tahta bir dikey yüzey ile buluştu. Bu bir kapı olmalıydı. Huzme de onun altındaki boşluktan gelen ışık. Nerede olduğunu hatırlamaya başlarken içini bir umut dalgası kaplamıştı. Acılı ancak zevk veren tuhaf keyifli bir histi bu. Vücudunda nasıl yaralar olduğunu bilmiyordu bu sebeple çok dikkatli davranarak daha az acıyan sağ elini asasını almak üzere cüppesinin altına doğru götürdü. O an bütün keyfi bir yıldırım kadar hızlı bir şekilde yok olmuştu. Asası orada değildi.
Bir süre kafasını bu ani ve kısa panik durumundan uzaklaştırabilmek için pürüzlü, kapıya dayadı. Kemikli alnı kapıya vurduğunda tahta kapıdan tok bir ses yükselmişti. Bir ağız dolusu daha sıvı tükürdükten sonra artık kendine geldiğine karar verdiğinde titreyerek dirsekleri üzerinde tekrar yükseldi. Kapının koluna ulaşmaya çalışacaktı. Sonra da elleri üzerinde yükselmeyi denedi. Biraz zorlanmış olsa bile bunu sağ eli üzerinde başarabilmişti. Uyuşmuş bacakları o farkında olmasa da ona destek sağlarken diğer kolunu da yukarıya doğru uzatıp kapı kolunu karanlıkta yoklamaya çalıştı. Şanslıydı ki çok geçmeden bu el soğuk metal kapı kolunu bulduruvermişti. O an karanlığı aydınlatırcasına kadının dudağının bir kenarına ufak bir gülümseme konmuştu. Kolu çekmek üzere hamle etmeye karar verdiği anda, birdenbire kapı yüzüne doğru aniden hareket etti. Öncekinden çok daha yüksek bir tak sesi çıkararak başına vuran kapı şimdi ardına dek açıktı. Kadın, bu darbe ile tekrar yüzükoyun düşmüş, yerdeki tozları soluyordu. Boynu o kadar acıyordu ki kafasını kaldırıp orada kim olduğuna bile bakamıyordu. Ayak sesleri ona doğru yaklaşırken aklından bin bir türlü şey geçen kadın
‘’Kimsin?’’ dedi endişeden uzak katı sesiyle.
Sorusuna yanıt olarak güçlü bir elin onu saçlarından kavrayarak tutup dışarıya doğru sürüklemeye başlaması yetmişti. Bu dakikadan sonra onun kim yada ne olduğunun hiçbir önemi yoktu. Onu saçından sürükleyen kuvvet aynı şiddetle dışarıya bir yere fırlatıvermişti. Yerde birkaç tur yuvarlanan kadın yüzüstü denk geldiğinde ise göz bebekleri büyüdü. Kukuletalı bir adam, muhtemelen olabilecek en pis Ölüm Yiyen kan çanağı olmuş gözlerle dik dik ona bakıyordu. Onu incelediğinde yüzüne herkesi iğrendirebilecek bir sırıtma ifadesi katan adam, kadında da merakla kendine bakma hissi uyandırmıştı. Acıyan boynuna rağmen önüne doğru bakınca oda korkunç manzara ile karşılaştı. Yıkıp dökük kulübenin içerisinden itibaren uzanan ve sürüklendiği yol boyunca süren bir kan nehrine benzeyen kırmızı şerit o an içerisinde bulunduğu kan gölü ile birleşiyor, bu kan gölünü de sağ tarafından vücudunun neredeyse yarısına kadar saplanmış olan dev cam parçasının açtığı dar kesikten gelen yoğun kırmızı akıntı besliyordu. Azula adamın yüzüne son kez baktığında onun da artık gülmediği gördü. | |
|
Eragon James Black Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 116 Yaş : 30 Rp Sevgilisi : Penthesileia. Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Azula Fabiana Sanchez Rodriguez Çarş. Ocak 14, 2009 3:32 pm | |
| | |
|