Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sidonia Scarlet ~

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sidonia Scarlet
III. Sınıf Ravenclaw Öğrencisi
III. Sınıf Ravenclaw Öğrencisi
Sidonia Scarlet


Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 15/01/09

Sidonia Scarlet ~ Empty
MesajKonu: Sidonia Scarlet ~   Sidonia Scarlet ~ Icon_minitimePerş. Ocak 15, 2009 11:55 am

Adı & Soyadı ~ Sidonia SCARLET
Fiziksel Özellikleri ~ Annesinin kızıl saçlarının yanı sıra tamamıyla sarı saçlara sahiptir. Enteresan biçimde baktığı nesnelere doğru oranla yosun yeşili ve gökyüzü mavisine dönüşebilen gözleri oldukça etkileyicidir. Elinden düşmeyen kuru beyaz yapraklar kadar beyazdır teni neredeyse. Boyu olması gereken biçimde ve kilosu normalden oldukça uzaktır. Zayıf kolları, parmakları ve hiçbir zaman dolgunlaşmayan ince dudakları görünümüne eklenen diğer farklılıklardandır.

Kişisel Özellikleri [En az 3 satır] ~ Genel olarak çok iyi ilişkileri ve hemen her alanda bilgisi olan bir karaktere sahiptir Sidonia. Annesinden aldığı zekâsı bazen çok şaşırtıcı bazense çok sıradan görünmesini sağlar, kulağa anlamsız gelse de. Geçmişinden gelen bir güvensizlik takıntısı vardır fakat rol yeteneğiyle bunu gizlemeyi başarmıştır. Onunla tanışan kimsenin kısa zamanda karakterini tam olarak anlaması mümkün olmamıştır, kişiliğine bir ad verecek olursanız bu büyük olasılıkla “karışık” olur. Meraklılığın onda uyandırdığı sosyallik ve insanlara karşı duyduğu sevgi büyük olsa da sevmeyi beceremediği insanlara karşı sinsi tavırları özellikle de yaşıtlarını çileden çıkartabilecek seviyededir adeta. Yapmaktan yorulmadığı tek şey konuşmak gibi görünse de kurduğu cümleler daima etkileyici ve mantıklı anlamlar içinde görünür. *İyiye iyi kötüye kötü* prensibini edindiğinden beri, çok iyi arkadaşlar ve ona karşı bir nebze sevgisi olmayan düşmanlar edinmesine alışmıştır.

Ailesi / Geçmişi [İsteğe Bağlı]

Örnek Rp [Yazılmadığı Taktirde Başvurunuz Değerlendirilmeyecektir.] ~ Artık klasikleşmiş siyah av pelerininin yerdeki kuru yapraklara sürtünmesinden gelen kulak tırmalayıcı ses sona ermişti. Farklı olarak bu defa pelerin başlıksız ve daha kalındı. Asla yeterince aydınlık olamayacakmış gibi görünen patikadan ilerleyen zarif kız, her zamanki sevimliliğini ve kibarlığını bir yana fırlatmış sakin fakat bir alev topundan farksız bedenini kısa adımlarla sürüklemekten başka bir şey yapmıyordu. İlerde görünen devasa kapının önünde gözlerini kapayıp sessizliğin berbatlığını dilinde hissetti. Karanlığın hapsettiği minik ve tatlı kutular gözlerinden, yukarı aşağıya süzülüyor *içimizdekini dışarıya çıkarmayı, aydınlığın tekrar sarıldığı gökyüzünü ve tanrının sana bahşedeceği büyüğünü düşündün mü?* diyorlardı. Bütün bu saçma düşüncelerin yanı sıra aklından çıkmayan avcılar da sinir bozuculuğun sınırını zorluyordu. Nasıl olur da mesleklerini, hayatlarını adadıkları bu kutsal şeyi, bu yüce görevi sevmezlerdi?

Gıcırdayan kapının odayı dolduran tek ses olmasını ve içerdekilerin büyük olasılıkla ona baktığını bilse de umursamadan, bulduğu ilk yere attı kendini. Kısık gözlerle etrafa çabucak bakıp Issa’yı aradıysa da her zamanki gibi son saniyelerde yetişeceğini geçirdi aklından. Ne var ki Sidonia’nın içinden ona sorumsuzlukla ilgili anlamsız cümleler uydurmasına fırsat vermeden yanında bitti kız. Her zamanki sevinçlerini bu gün saklamalıydılar, çoğunlukla dudaklarının kıvrımlı ve gözlerinin parlak hallerine alışılmış olan kuzenler şu durumda cenazeye gelmiş gibi bir tavır takınarak ciddi ifadelerini kimsenin bozmasına fırsat vermeden, sükunetle bekliyorlardı, ta ki Issa dayanamayıp heyecanla bir şeyler mırıldanana kadar “Sid..” kızın bir heceyi bile tamamlamasına fırsat vermeden araya girdi Sidonia “Şşşşt burası yeri değil, dışarı çıkmamıza çok yok!” ona sinirle bakan bir çift mavi göze karşı bunları söyledikten hemen sonra, yıllarca kuzeninin yüzünde gördüğü bu ifadeyi anlayabiliyordu, söyleyeceği önemli bir şey olmalıydı. “Ama, ama unuttum.” Dedi Issa, sinirli ifadesini bozmadan. Sidonia buna cevap vermeden elini pelerinin derinliklerinde, üzerine oturmuş siyah pantolonun cebine götürüp iki zinciri dışarı doğru çekti. Issa sevinçle birini yakalayıp sertçe çekince zincirin ucundaki haçın fırlamasına neden oldu. Hemen haçı zincire geri takıp, peleriniyle uğraşan kuzenine özür dilercesine bir bakış attı.

Hala karanlık görünen tapınağın, meslektaşlarıyla dolu olmasına aldırmadan şimdilik boş olan kürsüye bakıyordu Sidonia. Sonunda boşluğu dolduran siyah cüppeli adamın yüzünü dikkatle süzüp, onları selamlamasını izlerken başını hafifçe öne eğdi ve şimdi kürsüde heyecanla söylediği sözleri, salonun büyük bölümünü dolduran avcıların dikkatle dinlediği adamın engizisyonun canlı kalmasını isteyen rahiplerden olduğuna inanışını sahiplendi.“Kana kan, dişe diş !..” bir yandan bu sözlere için için sırıtırken bir yandan da söyleyecekleri hakkında tahmin yürütmeye çalışıyordu. Bir tane daha! Diye geçirdi içinden “Karanlık Güneşin Egemenliğinde asla bulunamayacaksınız!” karanlık güneş ha, karanlık güneş ne denli berbat bir tabirdi. *Öylesine büyük bir savaşın sonunda güneşimiz karanlık olacaksa…* diye geçirdi içinden, yaptıklarının ne faydası vardı?Neyse ki her şey burada söylenenlerden ibaret değildi, kürsüye çıkmış cümleleri toparlamayı beceren adamın sözlerinden bir kaçının bariz saçma olduğunu ve itiraz etmesi gerektiğini düşünürken, söylediği her şeyin o denli kötü olmadığını fark etti. Bir avuç vampir ve bir avuç kurt adamın asla büyütülmemesi gereken ucubeler olduğuna inanan aklı, ona oyun oynamıyor aksine her şeyi gayet net belirtiyordu. Söylenenlerin birçoğu temel esaslara dayansa da buradaki tehditkar sözlerin gerçeğe dökülmesinde bazı istisnalar olması kaçınılmazdı.

Tanrı’nın, yüce babamızın bize duyduğu sevginin bir karşılığımı olacaktı yapılacaklar? Yoksa karanlığın, içine bir hortummuş misali çektiği güzelliklerin yeniden ortaya çıkması için mi? Giderek anlamını yitiren düşünceleri artık işlevini yürütemiyor ve görevi kulağa devrediyordu, Sidonia konuşmanın kısa olacağını tahmin etmişti ve son birkaç sözcüğü dinlemesi gerektiğini hatırlatıp duruyordu kendine. Gözleri yerde parlayan minik cisme takıldı ve onun az önce ucu düşen zincirin bir halkası olduğunu anlaması uzun sürmedi.

İnanç her şeydi. Belki de insanları savaşmaya iten tek şey. Ne olursa olsun görüp görülebilecek en harika şey. Savaştan bahsediyordu rahip, uzun cüppesi Sidonianınkini andırıyordu ama daha kalındı. Her zamanki gibi can pahasına savaşılmasını istiyorlardı, planlar ve kurgular yoktu. Ölüm önemsiz, kötü bir anıymışçasına askıya alınıyor, kazanılacağına kesin gözle bakılan o büyük muazzam, kan ve acı dolu savaş üzerine konuşuluyordu yalnızca. Sıcak demirin beyaz ve narin tene saplanması kadar acı veriyordu her lanetli sözcük ve beyaz bir güvercinin özgürce uçması kadarda mutluluk veriyordu kazanılacağını söyleyen sözler. Çıplak bir perinin pürüzsüz ensesinden aşağı süzülen bir damla kanı canlandırıyordu Sidonia’nın beyninde nedensizce. Kaybetmekten korkuyordu, tanrıdan korktuğu kadar…

“Tanrı sizleri korusun!!!”
Az önce konuşulan ve düşünülen her şeyi içine kaydetmiş bir elmas parçasıymışçasına özenle eline aldı bileğinde sarılı duran zincirlerin ucundaki haçı ve boynuna geçirip oturduğu yerden her zamanki zarif ve kısa hamlelerle kalktı. Issa da ayaktaydı ve şimdi kavraması için kolunu ona doğru tutuyordu, kapıdan dışarı adımlarını attıklarında geride bıraktıkları yerde olup bitenleri merak etmeden ilerlediler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Sidonia Scarlet ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sidonia Scarlet ~   Sidonia Scarlet ~ Icon_minitimePerş. Ocak 15, 2009 5:56 pm

Ravenclaw

*3. Sınıf

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sidonia Scarlet ~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sidonia Scarlet ~

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Rp Out Bölgesi :: Arşiv :: Diğer-
Buraya geçin: