Nakashima Michiyo

Adı & Soyadı ~ Nakashima Michiyo

Fiziksel Özellikleri ~ Simsiyah koyu saçları, ve açık bir ten rengi vardır. Bu uyumu her zaman yanından ayırmadığı kırmızı rujla tamamlar. Boyu o kadar uzun değildir. Her zaman suratında muzurluk ve sempatiklik karışımı bir sırıtma olur. Kolunda eskiden abisiyle dövüşmesinden kalan bir yanık izi vardır. Her zaman fondoten ve baz iksirlerle onu yok etmeye çabalar.

Kişisel Özellikleri ~ Naka yerinde duramayan şenşakrak bir kızdır. Her anda saçmalaya bilir ve ya her şeyde iyi bir taraf bulabilir. Aşırı dobradır. Dobralığı ve pozitifliği kendisiyle barışık olmayan insanlara çok sinir geldiği için bazı kişilere itici gelir. Her yere ve her kişiye çabucak adapte olur. Dersleri iyi değildir, ve asasıyla sorunları vardır. Resim çizmeyi ve kendi başına oturmayı sever, ama sevdiği insanlarla olmaya da hayır demez. Fazla kuralcılığı sevmez, ama başını derde sokmamayı tercih eder. Yine de arkadaşlarıyla birlikte her kuralı delebilir. Herşeyi -çok önemli olsa bile- fazla umursamaz.

Ailesi / Geçmişi ~ Annesi İngiliz, babası Japon'dur. Kendisi Japona benzememesine rağmen abisi tan bir Japondur. Ailesinde fazla bir olay yoktur. Çok köklü bir Japon büyücü soyudur. Annesi de İngiliz safkan bir ailenin kızıdır. Annesi ve babasnı çok sever ama abisiyle anlaşamaz. Hira adında bir kız kardeşi vardır. Kardeşi şekil olarak hiç Naka'ya benzememesiyle birlikte davranış olarak ta Naka'ya benzemez.

Örnek Rp ~ (Dark elfves RPG-Barwomen ve aynı zamanda otopark görevlisiydim)


Nessa Otoparktan gelmişti. Tüm gün boyunca binek hayvanlarıyla ilgilenmişti. Yürürken bir yandan da ağzında birşeyler geveliyor, her gün olduğu gibi içindeki o öfke ve hayvan kesme isteğini bastırmaya çalışıyordu.

Şu iğrenç binek hayvanları.. Lanet olası şeyler. Yine baya bi zor arınıcam tezek kokusundan..

Kapıları artistik bir şekilde açtı ve bara her zaman durduğu yere salına salına gitti. Bir yandan da etrafta koşuşan garsonlar gözleriyle kesiyordu. Hele bir tanesi vardı ki... Simsiyah saçları gözlerine kadar uzanıyordu, ve bu çocuk o saçları gözlerini kapattığında eliyle itmek yerine ağızıyla hoş tatlı bir hareket yaparak bu saçları üflerdi. Yüzünde her zaman boş bir bakış vardı. Bu boş bakış neden olduğunu bilmediği bir şekilde Nessa'nın içini hoş ediyordu. Bu yüzden her bir sorun çıktığında o çocuğa yaptırıp, oturup onu izliyordu.

Nessa, elini yanağına koyup masaya yaslandı ve bu garsonu izlemeye başladı bir yandan da kendine içki koyuyordu. En sevdiği içkiyi. İşte tam o anda bara doğru şişko, üstünde yırtk pırtık elbiseler olan bir adam yaklaştı. Yalpalayarak yürümesinden anlaşıldığına göre alkollüydü. Boru gibi sesiyle;

Ehühehe.... Sen ne hoş bi kadınsın öyle.... Ama yanlış yerde değilmisin? Barda değil Sahnede soyunuyor olman gerekirdi... -Hıck-

Adam daha hıçkırığının etkisinden kurtulamamışken Nessa havaya sıçramış ve eliyle koca bir alev topu yapmışt bile. Aslında bu tip iğrenç insanlar her zaman Nessa'ya çatarlardı ama sıkıntı işte. Biraz kavga hiç fena olmaz.

Nessa adamın tam burnunun üstüne yaptığı ateş topunu geçirdi, ve suratını dümdüz yaptı. Herifin koca cüssesinden sekti havada takla atıp bar masasının üstünde 2 ayağıyla sağlamca durdu, sonra çığlık attı.

KAVGAAA!!!!

İşte barların en güzel bölümü budur. Biri kavga çıkarırsa herkes coşar.

Barda bir kavga çıktı. Herkes birbirinin üstüne atlıyor, öldürücü büyüler savruluyor; oklar, baltalar, kılıçlar havada savruluyordu. Nessa kavgayı başlattıktan sonra içkisini alıp sağlam bir masanın altına saklanmıştı. İçkisini yudumlarken burda çalışan o barmen çocuk kafasını aniden masanın üstünden aşağıya doğru sallandırarak Nessa'nın önüne çıktı. Nessa tiz bir çığlık koyverdi ve kendini kavganın ortasında koşarken buldu. Çocuk onu şimşek hızıyla yakalayıp masanın altından çıkarmıştı. Şuan tek yapabileceği şey kafasını korumaktı. Nessa'ya bir ömür gibi gelen 10 saniyenin sonunda barın sahnesine ulaştılar, ve o anda barmen çocuk pis bir sırıtışla konuştu;

Bu kavgayı sen başlattın bitirmekte sana düşer. Eğer kavgayı durdurmazsan sanırım kötü şeyler yapabilirim sana.

""Kötü şeyler mi? Ne tür kötü şeyler? Ben baz şeylere razıyım aslında."" diye düşünürken çocuk Nessa'yı kucaklayıp sahneye çıkardı ve sırtını dürtüklemeye başladı. Anlaşılan Nessa'nın bu öfkeli kalabalığa konuşma yapmasını istiyordu.

Öhöm!! Ş-şeeyy- diye sesler çıkardı ama tabii kimse duymamıştı. Bir an dönüp yüzünde muzurca bir gülümsemeyle ona bakan çocuğa döndü. İçinden ona küfürler ede ede ve sesini aşırı yükselterek YETEEEER!!?! diye bağırdı. İşte o zaman herkes durup ona baktı.

Beni dinleyin! Neden kavga ediyorsunuz ha? Niye dostça yaşayamıyorsunuz? Biz elfler böyle olmamalıyız. İyi bir şekilde anlaşmayız. Konuşmayı deneyin. Konuşarak anlaşabilirsiniz ya da empati yapın. Kendinizi karşıdakinin yerine koyarsanız onu anlarsınız. Belki de hata sizdedir. Düşünsenize. Ben her zaman herkesin iyi geçindiği bir dünya hayal etmiştim küçükken! Bu kızın hayalerini yıkmak hoşunuza mı gidiyor?! Söyleyin bana! Şimdi iyice düşünün ve ona göre davranın!

Bu konuşma karşısında bardaki herkes olduğu yerde kalmıştı. Garson çocuğun gülümsemesi bile düşünceli bir hal almıştı. 3-4 saniye herkes olduğu yerde durdu.

Sonra tekrar dövüşmeye devam ettiler. Garson çocukta artık sırıtmıyor kahkaha atıyordu. Nessa gene insanların anlamadığı dilden konuştuğunu anlamıştı. Bu yüzden garson çocuğun suratına bir yumruk atıp o da bu kavgaya katıldı.

10-15 dk sonra

Kavga tavanın bir adamın üstüne çöküp onun ölümüne neden olmasıyla bitti. Nessa yine bardaydı. Ağzı yüzü kan olmuş garson çocuk ve diğer garsonları izliyordu. O deri pantolonlarını. Bu arada ayağna bir şey değdi. Eğilip baktığında en sevdiği içkinin orda olduğunu ve yarısınında dolu olduğunu gördü. Birden içinde bir güneş doğdu ve içini sımsıcak etti. İçkiyi alıp kafasına dikerek doyasıya içti.