Sert zemine basarak ayakkabılarından çıkan sesleri dinlemeye başlamıştı. Ellerini serbest, bırakmış yürürken sallanmalarına izin vermişti. Saçlarının da aynı şekilde sallandığını hissedebiliyordu, fazla uzun olmasalar da. Bu günlerdeki düşünceli hâli ailesini endişelendirmişe benziyordu ki; onu dışarıya bırakmak istemiyorlardı bile. Okul alış-verişi yapacağını söyleyerek yalan söylemişti; ama yapsa hiç fena olmazdı. Evet, gidip bir şeyler alabilirdi böylece ailesinin ağzına laf vermiş olmazdı. Kafasını gökyüzüne çevirdiğinde; grimsi bulutların birbirinden ayrıldığını fark etti. Arkalarından göğe yükselen Güneşin görünüşü ise ayrı bir harikaydı. Dudaklarının arasından çıkan şarkı sözlerine engel olmayarak istifini bozmadan yoluna devam etti. Ayaklarının şimdiden yorulduğunu, yürüyemeyeceğini hissetti. ‘Çat’ sesi ve ardından gelen bir acı. Sol ayağını taşa çarpmıştı. İçinden küfür ederek taşa bir tane de kendisi vurdu. Bu sefer acısı ikiye katlanmıştı; yanıyor, sızlıyordu. Yüz hatlarında belirginleşen öfkenin dinmesini umarak taşa ters bir bakış attı ve adımlarını sıklaştırarak bulunduğu yerden hızla uzaklaştı. Sokakta belirmeye başlayan insanlara bakıyordu, hiçbir tepki vermiyordu başka. Beyaz teninde hissettiği soğuk rüzgâra kapılıp gitmek istiyordu; ama yapamıyordu. Bir türlü düşüncelerinden sıyrılıp benliğine geri dönemiyordu.
Birkaç adım sonra kendini önüne gelen gelen hayvan dükkânına bir bakış attı. Dışarıdan güzel görünen bir baykuşu fark etmişti. Aslında bir baykuşu vardı, yenisini almaya ne gerek vardı ki fazladan parasını bitiriyordu. Aman ailesinden gelmiyor mu parası nasılsa? Harcasa da bitmez. Umursamaz tavırlarını bir kenara bırakarak dükkâna doğru birkaç adım attı. Kafasını kaldırıp tanıdık yüzleri görmeyi umut ediyordu; ama hiç birini görmemişti. Bütün yüzden suratsız birer kara duvar gibi geliyordu ona. Hepsi onun üzerine doğru hızla geliyor, içinden geçip gidiyordu. Bu tür duygularına bir son vermek istercesine gözlerini birkaç saniyeliğine kapalı tutarak dükkânın kapısını eliyle açarak içeriye girdi. İçerisinin dışarıya göre daha yumuşak bir zemini vardı. Sıcak hava yüzüne çarptığı anda beliren gevşeme birkaç saniye sürmüştü. Dışarıdan gördüğü baykuşun yanına gelerek onu incelemeye başladı. Almayı düşünüyordu, çok tatlıydı; beyaz, yumuşak tüyleri ve karşı konulamaz bir çekiciliği vardı.