Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Baş Şifacı'nın Odası

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeC.tesi Ocak 17, 2009 8:49 pm

...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeC.tesi Ocak 17, 2009 8:56 pm

Günün ilk saatleri, yeni bir ev, yabancı mobilyalar, yabancı insanlar, tamamen yabancı bir dünya… Uyum sağlaması zor bir yaşam şekli. Ama ne olursa olsun katlanması gereken şeylerdi bunlar. Bu hayat şeklinin kendisi seçmişti. St. Mungo’ da stajını tamamlamak isteyen kendisiydi, Dünya’ nın en iyi büyücü hastanesinde eğitimini tamamlama hakkı kazanmıştı, ötesi mi vardı ?

Üç haftadır buradaydı ve çevresindekiler İngilizce konuşarak onu boğuyordu. Bu kasvetli büyücü kasabasının kurşuni renkli çatıları ve harap haldeki sokakları çileden çıkartıyordu Mélanie’ yi. O Fransızdı. Lükse, süse, güzelliğe, dış görünüşe çok önem veriyordu damarlarındaki kan yüzünden. Fakat İngilizler… Giyinmeyi bile bilmiyorlardı ki Mélanie’ yi en çok rahatsız eden konu buydu.

Homurdanarak açtı gözlerini güneşli güne… Fransa’ yı deli gibi özlüyordu. Aslında henüz evraklarını teslim etmeden Fransa’ya dönüp orada sıradan bir hastanede staj yapmayı da düşünmüyor değildi.

“ Tanrı aşkına Mélanie St. Mungo’ dan söz ediyoruz ! Senin yerinde olmak isteyen onlarca insan var ! “

Kendi kendine yarattığı olumlaması işe yaramamıştı, yine knedi kendini çürütüyordu işte :

“ Peki ben niye onların yerinde olmak istiyorum ? “

Hazırlanması saatler almıştı, geç kalacaktı. Aynada son kez makyajına, kıyafetine ve saçlarına baktı. Her zamanki gibi çok güzeldi, çok çekiciydi. Tabi böyle kızlardan hoşlananlar için !

Gözlerini kapattı ve…. Saniyenin onda biri kadar kısa sürede St. Mungo’ nun yanındaki ıssız sokaktaydı. Duvarlarda eski ilanlar ve afişlerin neredeyse duvarla bütünleşmiş, çürük parçaları duruyordu ve arkadaki konteynırdan yükselen kötü koku O’ nun nazik burun deliklerini rahatsız ediyordu. Burnunu kırıştırıp yüzünü ekşitti ve temkinlice etrafına bakıp kimsenin kendisiyle ilgilenmediğinden emin olunca sanki kilometrelerce uzaktan bir anda yola düşen o değilmiş gibi eski moda evinin önüne yürüdü. Bu arada elindeki dosyayı inceliyordu. Aslında ezberlemişti ama tutunacak bir şey arıyordu. Son derece heyecanlıydı.

Soluna bakınca tozdan neredeyse kabul bağlamış vitrini gördü. Başını kaldırdı ve binayı hoşnutsuz bir ifadeyle süzdü. Mavi elbisesi duvara değmesin diye çabalayarak etrafını kontrol etti yeniden ve tozlu mankene içeriye girmek istediğini söyledi. Bunu yapması önceden söylenmişti, ilginç bir korunma yöntemi olduğunu düşünüyordu…

Mankenin neler yaptığının farkına bile varamamıştı ki birden kendisini bir hastanenin girişinde buldu. Önünden şifacılar ve tuhaf sihirli hastalıklara yakalanmış büyücüler, cadılar geçiyordu. Danışmadaki cadı oldukça sıkkın bir tavırla hastaları yönlendiriyordu. Ne ayıp ! Güler yüz neredeydi ?

Sıranın sonuna geçti. Neyse ki resepsiyon cadısı hızlıydı. Kısa zamanda sıra ona gelmişti.

“ Ben stajyer şifacı Mélanie Ahlgren. Edward Rick Rogerson’ la görüşmek istiyorum “

“ Dördüncü kat, koridorun sonundaki oda… “

“ Teşekkürler… “


Ufak tebessümü arkasını döndüğü anda yok olmuştu. Dördüncü kata çıktı ve söylenen odayı buldu. Adam hastanenin baş şifacısıydı. Kesinlikle yüz yaşında vardır diye düşünüyordu Mélanie. En azından Fransa’ da işler böyle yürüyordu. Kulakları işitse bari diye düşünürken kapıya vurdu iki kez. İçeriden gelen ses şaşırtıcı derecede gençti ve kapıyı açtığında karşısında duran yüz de oldukça gençti.

“ Mr. Rogerson ? Mélanie Ahlgren, stajyer şifacı. “

Bozuk aksanı kendisini belli ediyordu ve ilk kez aksanından nefret etmişti. Karşısındaki adam yüz yaşında olmadığı gibi en fazla otuz gösteriyordu ve haddinden fazla yakışıklıydı, nedense İngiltere hiç de fena bir yer gibi gelmemeye başlamıştı bir anda…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeC.tesi Ocak 17, 2009 9:31 pm

Sabah horozları bile ötmeden hastaneye çağrılmıştı. Ne için? Sadece çok iksirin içine çok fazla yabani kök mantarı koyan bir cadı için.Fakat sinirlendiği nokta hasta değildi.Onlar zaten dikkatsizdi.Esas sinirlendi, yanında çalışan şifacılardı.Böyle basit bir şeyi nasıl fark edememişlerdi.Bütün belirtiler onu gösteriyordu.Cadının her yerini resmen kökler istila etmişken nasıl fark edememişlerdi.Yanında çalışan şifacılar iyi insanlardı ama yeterli değillerdi.

Cadının yanından ayrıldığında baş şifacıların ilk işi olan bütün hastaneyi dolaşmaya başladı. Bütün katları teker teker dolaştıktan ve çoğu hastayla özel olarak ilgilendikten sonra doğru işi mi yapıyorum diye düşündü. Bakanlıkta basit kimseyle ilgilenmesine gerek olmayacak bir iş bulabilirdi. Ama hayır! Buraya bu işi bu kadar sevdiği için gelmişti. İnsanları seviyordu. Onları dinlemeyi, onlara öğüt vermeyi… Teftiş edilecek son odanın kendi odası olduğuna karar kıldıktan sonra hastanenin içinde fırtına edasıyla en kısa yoldan odasına çıktı.

Cam kapı kolunu aşağıya doğru çekmeden önce cebinden anahtarı çıkardı. Kapı eski bir kapıydı. Tahtaları çürümeye yüz tutmuştu ama nedense bir kaya kadar sağlamdı. Üstelik anahtar deliği ise sanki dünmüş gibi yepyeni duruyordu. Her ne kadar büyücü olsalar da bir tarafları eksik kalıyordu sanki. Odasına girince etrafın geçen akşam tozunun alınmadığını fark etti. Hastanede –özelliklede St. Mungo gibi bir hastanede- nasıl bir yer bu kadar toz içinde olabilirdi. Üstelik bu odanın sahibi baş şifacıyken bu tam anlamıyla rezillikti. Bu konu için bakanlıktan daha fazla adam talep etmeliydi. Fakat o şımarık bakanla yüz yüze gelmek istemiyordu. Bu günlük temizliği kendisi yapmalıydı yoksa böyle bir ortamda duramazdı. Cüppesinin iç cebinden uzun, ince ve camla gümüş arasında bir nesneye maddeye benzeyen bir asa çıkardı. Asasını geniş bir açıyla tutarak odanın tamamını kapsamaya çalıştı ve gayet nazik bir oval hareketle oda parlamaya başladı.

Sakin, yorgun adımlarla sandalyesine yaklaştıktan sonra diğer şifacıların portreleri Edward’ı selamlamaya başladı. Çoğu resmi ve küstahça selamlamalardı ama yine de Edward hepsine teker teker karşılık verdi. Eski şifacıların hiç biri Edward’a güvenmiyordu. Çünkü gençti, onlara göre fazla toydu ve fazla yenilikçiydi. Edward sürekli yeni ilaçlar, yeni tedavi yöntemleri deniyordu. Üstelik bunlardan pek çoğunu muggle bilimlerinden alıyordu. Bu yüzden bu eski kafalı adamlar Edward’ı anlamıyordu. Yorgunluğuna rağmen önünde biriken bir yığın parşömen tomarına gömüldü ve saatler akmaya başladı.

Kapısının çalınmasıyla bütün dikkati dağıldı. Kimdi bu gelen? Tam da önemli bir yazışma için gerekli sözcükleri seçmiştim. Önemli birisi olmasını umarak

“Girebilirsiniz. Kapı açık.”

Kapının yavaşça aralanıp arkasından çıkan yüzü görünce bir an nutku tutuldu. Böyle birisinin Edward’la ne işi olabilirdi ki. Acaba yine kızarmış mıydı. Yoksa o evreye daha geçmemiş miydi? Kızın açıklamasını rahatsız bir pozisyonda dinlerken onun hakkında gelen evraklar gözünde canlandı. Bu kız kendisiyle çalışacaktı.


“Aa… Evv..ee…tt Evet! Siz o Fransa’dan gelen stajyersiniz. Kabalığımı affedin. Edward Rick. Buradayken bana hizmet edeceksiniz. Yani benim asistanımsınız.”


Kızardığını biliyordu çünkü yüzüne hatta bütün vücuduna ateş basmıştı.Yine de bozuntuya vermeden konuşmayı başarabilmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 6:09 pm

Karşısında kendisine donmuş gibi bakan güzel yüzü incelerken anlayışlı bir gülümseme de takınmıştı. Rahatsız olduğunu veya olmadığını belli etmemeye çalışıyordu. Aslında onun neden böyle tuhaf bir ifadeye büründüğünü ve kulaklarının kızardığını bildiğini düşündü, yine de sanki bunlardan hiçbiriisini görmüyormuş, admaın kekelediğini fark etmiyormuş gibi davranmaya çalıştı.

Çok da uğraşması gerekmemişti zaten. Hizmet etmekmiş pöh ! Ne zannediyordu bu adam onu, para karşılığı her işini yaptırabileceği bir hizmetli mi ? Eğer öyle bir fikri varsa eğer çok yanılıyordu çünkü Mélanie bırak başkasına hizmet etmek, emir altında bile olmakjtan nefret ederdi. Amane yazık ki toplum düzeni bir emir altında çalışmayı egrektiriyordu, ta ki emreden olana dek...

" Aslında ilk davranışınızı kabalık olarak algılamam, fakat ' hizmet etmek ' Fransa' da daha çok evin uşakları için veya o tip insanlar için kullanılır. Sanıyorum burada da öyledir ve yine umuyorum ki amacınız bu değildir. Ben şifacıyım... "

Devamını getirmediği cümlenin yerine ulaştığını tahmin ediyordu. Karşısındaki adam geleceğini belirleyecek kişi de olsa kendi prensiplerinden taviz veremezdi. Söyledikleri yanlış anlaşılabilecek şeylerdi ama öyle tatlı bir tonda ve öyle sempatik bir yüz ifadesiyle söylemişti ki Bay Rogerson' ın bunu tehtid oalrak algılamayacağını düşnüüyordu.

" Oturabilir miyim ? "

Bir yandan da sandalyey çekip oturmuştu. Bacak bacak üzerine de atınca eteği toplanmış açık renkli bacakları ortaya çıkmıştı. Beklentiyle şefinin yüzüne bakıyordu şimdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 6:36 pm

Yeni asistanın söylediklerinden memnun olmadığı açıkça belliydi. Yana doğru açılmış ağzı birden toplanmıştı. Gözleri artık o kadar yumuşak bakmıyordu. Edward içinden “Ahh Fransızlar…” diye düşündü. Onlar zor insanlardı. Kolay kolay bir şeyi beğenmeyen, zevk düşkünü insanlar. Kısacası çalışmaktan anlamazlar. Ama burası İngiltereydi ve daha kötüsü Rick’in asistanlığını yapacaktı. Kariyeri Edward’ın bir imzasına bakıyordu ve Rick onu kesinlikle boş bırakmayacaktı. Kızın sözlerinden sonra başını öne eğip düşünmüştü. Cümlesini kafasında kurunca başını otoriter tarzda kaldırdı. Nedense kızın çekiciliği iş prensiplerinin arkasında kalmıştı.

“Öncelikle Bayan Ahlgren benim asistanım olacaksanız; üzgünüm ama bu benim işlerimi paylaşacağınız anlamına geliyor. Bana göre bunlar hizmet değil aslında basit bir yardım fakat bu işler size biraz ağır gelebilir. Şifacı olduğunuzu tabi ki unutmadım ama siz buraya daha iyi bir şifacı olabilmek içir geldiniz ve sizi daha iyi bir şifacı yapabilecek tek insan benim. Bunu unutmayın!”


Sevimlilik pozlarını yutabilecek biri değildi Edward. Çünkü karşısındakinin prensipleri olabilirdi ama Edward’ın da vardı. Yine de işinin bu şımarık Fransız kızla epey zor olduğunu anladı. Aksanı çok kötüydü. Bu yüzden çoğu zaman Rick onu anlamakta zorluk çekiyordu. Bayan Ahlgren ani oturmasına bozuldu. Çünkü kendisinden izin istense gibi görünse de istenmemişti.

“Tabi ki oturabilirsiniz Bayan Ahlgren. Bende size yapacağınız işleri anlatayım. Öncelikle bazı hastalarımı size devredeceğim. Tabi bu benim gözetimim altında geçecek. Sonra resmi işlerimde bana yardım edeceksiniz. Ne gibi derseniz – asasını tekrar çıkartıp uzaktan karışık dosya yığının en babasını zarif hareketlerle yanına getirdi.- bu evrakları teker teker inceleyip, temize çekip, hataları düzelteceksiniz. Sonra ben imzaladıktan sonra gerekli yerlere gönderirsiniz. Son olarak uzmanlaşacağınız branş hakkında her hafta 50 rulo parşömen kağıdına yazılmış -ve renkler benim için önemli- belgeler verecekseniz. Son sınavınız bunlardan olacak ve baştan savma şeyleri sevmem. Benim söyleyeceklerim bu kadar eğer bir sorunuz yoksa işlerinize başlayabilirsiniz.”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 7:09 pm

Önüne düşen kalın dosyanın etrafa yaydığı toza ve hafif küf kokusuna dayanamayarak dudaklarını büzdü. O lüks bir evde tozdan uzak bir ortamda büyümüştü ve şimdi önündeki şu toz yığınını temize çekmesi bekleniyordu, hiç hoşlanmamıştı bu işten. Normal şartlarda yanından geçmezdi bile ama tabi bu pek normal bir şart sayılmazdı. Birincisi kariyeri için önemli bir adımdı bu aşamaları geçmek, ikincisiyse karşısındaki adam ne isterse yapılacak kadar yakışıklıydı ! Karşısında ne görmek istiyordu ? İyi bir asiatan mı ? Görecekti o zaman !

Derin bir nefes aldı ve hafif, minicik bir gülümseme oturttu yüzüne.

" Başlasam iyi olacak, bu işleri yapabileceğim yer neresi peki ? "

Bu sefer hiç bir art niyeti yoktu ve bundan sonra da çok kışkırtılmazsa eğer oalcağını snamıyordu. Edward' ın işaret ettiği yeri görünce derin bir soluk alıp enfesini tuttu. Odanın bu denli dağınık olduğunu fark etmemişti. Özellikle onun masasının karşısındaki masa - yani Mélanie' nin yeni masası - pek el değmemiş olduğu için odanın geri kalanından çok daha dağınıktı.

" Etrafı biraz toparlamamın sakıncası var mı ? "

Edward' ın cevabını görmek için ona şöyle bir baktı ve asasının ufak bir hareketiyle karmakarışık dosyalar yığınını masasından uzakta bir yere taşıdı. Aslında izin almak doğasına aykırıydı fakat eğitimcisinin gururunu okşaması gerektiğini hissetmişti. Madem kendi boyunduruğunda çalıştırabileceği bir asistan istiyordu onu gördüğünü sansındı bakalım !

Masanın tozunu da şöyle bir aldıktan sonra son derece kalın olan dosyayı zorlukla kaldırıp masasına taşıdı. Nedense asa kullanmak istememişti, belki de Edward' ın centilmenlik seviyesini ölçmek istemişti... Fakat umduğu yardım gelmemişti. Şifacı önlüğünü üzerine geçirdi ve sandalyesine oturdu. Dosyadan çektiği ilk kağıt yaklaşık elli sene önce tutulmuş bir hasta kaydıydı. " Harika ! "diye düşündü. " Neden bunları temize çekiyorum ki ? " Homurdanmanın faydası olmadığını biliyordu. Bu endenle bir tomar parşömen çıkarttı çekmeceden. Yarın burasını knedisine göre düzenlemesi gerekecekti. Buna izin vardı herhalde ! Masanın üzerinde duran zarif tüy kalemi mürekkep hokkasına daldırdı ve kıvrımlı, zarif harfleriyle metni yeniden oluşturmaya başladı....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 7:43 pm

Küçük şımarık Fransız kızının önündeki yığına bakışı Edward’ı mutlu etmişti ve günün ilk tebessümü yüzüne oturmuştu. Normalde insanlara böyle eziyetler yüklenmezdi. Çünkü o dosyaların hepsi şöminede yakacağı kağıt parçalarıydı aslında. Bayan Fransız’ın hizmet sözcüğüne alışık olmadığını duyunca ona biraz bu kelimenin anlamı öğretmek istemişti. Çünkü madem bu zamana kadar bu kelimenin anlamını öğrenememişti. Rick’in işi şu anda onun öğretmeni olduğuna göre bunu öğretmekti. Bayan Fransız’ın bozuk aksanıyla izin istemesini önce anlamamıştı ama birkaç saniye sonra kafasına dank etti ve sadece “hı hı” gibi garip seslerle onayını verdi. Yeri olarak da eski asistanının masasını gösterdi. Elindeki kalın ve kaba kalemle.

Ardından kendi işlerine geri dönmüştü. Daha önemli hastalıkların evraklarıyla ilgilenmesi gerekiyordu. Çünkü çoğu ölümyiyen saldırılarıyla ilgili yaralanmalardı ve onları seherbazlık bürosüna yollaması gerekiyordu. İşleri ne kadar çabuk bitirirse o kasıntı seherbazlardan o kadar çabuk kurtulurdu. “Bende onlardan nefret ediyorum” Edward beynindeki sesle irkildi ve içinden tekrarlamaya başladı. “Geldiğin yere geri dön!” Sesin kaybolmasıyla bu sefer Bayan Fransız’ın sesi Rick’in dikkatini dağıtmıştı.


“Nasıl istersen, beni de temizlemeye çalışmadığın sürece tabi”


Dedi aptal bir gülümseme ve başarısız bir espri ile. Bayan Fransız’ın esprinin iğrençliğini anladığını görünce birden utanıp evrak yığınına geri döndü. Fakat bu seferde kendisi yapmak istemiyordu. Bugün çok sıkılmıştı. Nedenini bilmiyordu üstelik o da sinirini bozmuştu: kafasındaki… Biraz rahatlamak için dolaşmayı düşündü ve masasında çalışan Bayan Fransız’ın yanına gidip eğildi. Saçlarının yüzüne değmesiyle çilekli şampuanın kokusu genizlerine dolduğunu hissetti.


“Gerçekten güzel yazı.”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 8:02 pm

Edward' ın soluğunu ensesinde hissediyordu, heyecanlanmıştı... Buna bağlı oalrak elinin titremesine engel olamamıştı ve tabi kağıdın üzerine damlayan koyu lekeye de...Neler oluyordu ? O utanan, heyecanlanan birisi değildi ki... Geldiği yerde biraz ' fazla ' dışadönük olarak tanımlanırdı. Oysa şimdi....

" Teşekkür ederim... "

Hafifçe mırıldanmıştı ve asasıyla küçük siyah lekeyi geldiği yere geri gönderdi. Geldiğinden beri hiç bu kadar asılmamıştı yüzü, son derece durgun gözüküyordu. Sanki yarım saat önceki kadın o değilmiş gibi...

O' nun gövdesini başında hissediyordu, bu kadar yakın olmak ? Nedense kendisini rahatsız hissetmişti. O ve kendisini rahatsız hissetmek, çok ayrı kavramlardı. İngiltere huyunu değiştiriyordu herhalde !

Hafifçe boğazını temizledi ve sandalyeden kalktı.

" İzninizle... Kahve alacağım, siz de ister misiniz ? "

Edward onaylamıştı, beş dakika sonra iki fincan kahveyle birlikte odadaydı yeniden. Edward' ın kafeinsiz kahvesini uzattı ve kendisi de camın kenarına gidip yaslanarak dışarıyı, kalabalık sokağı izlemeye başladı. Burasının da onun yaşadığı yerden pek farkı yoktu. aynı köhne ve kasvetli hava...

" İngiltere zor bir yer... İnsanları, kültürü, sokakları bile çok farklı... Sanırım yanlış bir seçim yaptım, ben buraya ait değilim "

Aslında bunları knuşacağı kişi o olmamalıydı ama İngilterede üç haftadır bu denli uzun diyologlar kurduğu tek kişiydi. Bazen şımarık Fransız kızlarının da paylaşacak birilerine ihtiyacı olurdu....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 8:29 pm

Basit bir teşekkür ediş, hepsi bu mu? Fakat gereksiz heyecanlanmıştı. Bu belliydi. Eli titremeye başlamıştı. Mürekkep bulaştırıyordu. Ne olmuştu şimdi? Rahatsız mı olmuştu? Peki ama neden; ne yapmıştı Edward. Bu kendisini de rahatsız hissetmesine neden olunca doğrulup ondan biraz uzaklaşınca kahve sorusuna soğuk soğuk


“Kafeinsiz sütlü lütfen ve onlarda kupam olacaktı.”


Dedi soğuk bir tavırla odanın kendi masasına yakın olan kısmına yaklaşınca onun odadan çıkmasını izledi. Şifacı önlüğüyle kesinlikle daha güzel gözüküyordu. Fakat böyle bir güzellik bu kadar asistanın ve şifacının arasında kaybolup giderdi. Tıpkı diğerleri gibi… Özellikle hastanedeki asistanlar okuldan yeni mezun olmuş yakışıklı tiplerdi öncelikle kızları onlar beğenir, kalanlar daha olgun sifacılara kalırdı. Bakalım Bayan Fransız’ı kim kapacaktı. “ Farkında değil misin senden hoşlandı” Doğru bir düşünce olabilir miydi? İyi de bu zamana kadar hiçbir kız ondan hoşlanmamıştı. Neden bu kadar güzel bir kadın ondan hoşlanacaktı. Tam kendi içinde büyük bir savaşa girmek üzereyken kapı açıldı ve elinde dumanları tüten kahvelerle içeri Bayan Fransız girdi. Kahvesini aldıktan sonra hiçbir şey düşünmeden kahvesini içmeye başladı.

“Bence de burası sana göre değil. Fakat yine de denemelisin derim. Tabi şimdi gidersen başımdan bir asistanın yükü kalkmış olacağı için rahatlamış olacağım.”

Dedi ve Bayan Fransız’ın uğraştığı kağıtları kaldırıp şöminenin aletine bıraktı. Bu sırada Bayan Fransız’ın dehşet bakışlarına maruz kalıyordu tabi ki
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 8:58 pm

Edward' ın davranışları incitiyordu onu. Kendisi de şaşırıyordu, birisinin sözlerinin kendisini incitebileceğini tahmin etmezdi hiç... Bu kadar çabuk pes etmek istmeiyordu fakat az önce temie çekmeye uğraştığı metinlerin şömineye atıldığını görünce öfkelenmekten almadı kendisini. Bunu hak edecek birşey yapmamıştı ve pes etmemeye de kararlıydı, şu zamana kadar...

Camdan dışarıya baktı birşey söylemeden. Düşünüyordu, kazançlaırnı ve kayıplarını... Şifacı olmak zorunda değildi, varlıklı bir aileden geliyordu çalışmasa bile hayatını gayet rahat sürdürebilirdi. Buradaysa emek harcıyordu ve hayatında ilk kez işe yaramasının sonucu şu an kül olmuştu. Eh artık burada çalışmaya ihtiyacı yoktu herhalde, hem aynı işi Fransada' da yapabilridi.

" Biliyor musunuz tam da bunu yapmayı düşünüyorum, evraklarımı toplayıp şu an Fransa' ya geri dönmeyi. İzin verir misiniz Mr. Rogerson ? "


Uzun adımlarla masanın yanına glemişti ve Edward' ın yüzüne dönüp bir defa bakmadan eşyalarını toparlamaya başladı.

" Sanırım isteğinize beş dakika sonra ulaşacaksınız, bir asistanın yükü olmayacak üzerinizde. Kolay gelsin Mr. Rogerson "

Önlüğünü de çıkarttı yavaşça. Uğruna saatlerini harcadığı ve sonunda gerçekleşmesi zor olan hayalleri düş olmaktan çıkıp yaşamına dönmüştü ama o sırf gururu yüzünden tepiyordu bu fırsatı.

Dosyasını almayı unuttuğunu fark etti, istemeye istemeye geriye döndü:

" Dosyamı alabilir miyim ?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 4:24 pm

Bayan Fransız’ın tepkisini hafif bir tebessümle karşıladı. Çabuk pes eden insanlar şifacı olamazdı. Şifacı olması için insanın öncelikle sabretmeyi bilmesi gerekirdi. Bu kadın da böylelikle şifacılık için yeterli olamadığını göstermişti. Daha sağlıklı bir adamla başa çıkamazken nasıl onca hasta insanla başa çıkacaktı. Eşyalarını daha rahat toplasın diye sandalyesine oturmaya çalışırken Bayan Fransız bozuk aksanıyla Rick’in kulaklarını tırmalıyordu.

Bayan Fransız’ın odayı terk etmesiyle Rick oturduğu yere daha bir yerleşip parmaklarıyla dudaklarına vurmaya başladı. Bir asistan daha kaybetmişti. İlk asistanını… Uzmanlık alanı zor bir alan olduğu için bu alanda ilerlemek isteyen insanlar çok nadirdi ve böyle bir insanı kendisi kaçırtmıştı. Üstelik o kadında Edward’ı çeken o kadar çok şey varken. Hata yapmıştı, kabul ediyordu ama o burada yaşayamazdı. İngiltere öyle birine uygun bir yer değildi. Geri dönse ona yardım etmeyi teklif edebilirdi. İngilteredeki yaşamına alışması için ve dönmüştü. Rick mutluluğunu belli etmeden sandalyesinden kalkmıştı. Bayan Fransız yanına geldiğinde de dosyayı çıkartıp eline kalemini aldı.

“Tabi ki alabilirsin. Ben bu dosyayı imzalarsam Fransaya zengin nişanlının yanına döneceksin. Çalışman gerekmeyecek; fakat onun istediği gibi yaşayacaksın. Eğer zamanı geldiğinde imzalamamı istersen ideallerinin peşinden koşmuş biri olarak sana herkes saygı gösterecek. Seç birini ya lüks hayatına geri dön ya da benimle savaş.”

Her cümlede biraz daha yaklaşmıştı Bayan Fransız’a ve son kelimesi ağzına çıkığında yüzlerinin neredeyse bitişik olduğunu fark etti. Bayan Fransız sinirlenmişti.Çok hızlı nefes alıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 5:51 pm

Bir çeşit huşuyla Edward' ı izlerken söylediklerinde haklı olduğunu düşündü. Onun istediği bu meslekti, neden gidiyordu ki ? Neden pes etmişti ? O böyle bir insan değildi, genelde güçlü kişiliğiyle övünürdü. Peki öyleyse şimdi niye çekip gidiyordu ? Olmayan nişanlısının kollarına hem de....

Burnunun ucundaki Edward' ın gözlerine baktı başını kaldırıp. Şimdi kendisiyle çatışma halindeydi, pes etmeyecekti...

Edward' ın soluğunu hissediyordu, parfümünün kokusunu alıyordu ve neredeyse burunları değiyordu birbirine. Dudaklarının ucunda duran ince dudaklar çekiyordu Mélanie' yi. Ne olduğunu anlayamadan, henüz bir saat önce tanıştığı ve eğitmeni olan adamın dudaklarına değdirdi dudaklarını. Zaman çok yavaş ilerlemişti sanki. Ona yaklaşmasnın her aşamasını, gözlerini kapatmasını, her birini çok uzun bir zaman diliminde yaşamış gibiydi...

Dudaklarının tadını alabiliyordu ve reddedilmemiş olmak onu daha da tetikliyordu. Şimdi teninin kokusu çok daha yakınındaydı, her noktasına temas etme isteği vardı içinde. Aşk mıydı bu ? Hayır, kesinlikle aşk değildi ama aşktan çok da uzak değildi. Ya da belki çok uzaktı...

Yaptığının yanlış olduğunu düşünmüyordu, sadece şu an onun olan adama nasıl daha fazla zevk verebileceğini, nasıl daha fazla zevk alabileceğini düşünüyordu. Fakat o bile şu an daha ilerisine gidemezdi.

Öptükçe ruhunda kabaran zarar verme dürtüsü zaten çoktan yerini şehvete bırakmış aklını ele geçirdi ve şimdiye dek hiç dokunulmadığını düşündüğü alt dudağa geçirdi dişlerini. Onun acısını belli etmesini bekliyordu, canını yaktığını biliyordu ama bunu somut olarak görmeden bırakmaya niyeti yoktu.

Az sonra beklediği cevabı almıştı ve geriye çekildi soluk soluğa. Edward' ın hızla şişen dudağına baktı ve kendisine engel olamadan güldü. Nefessizlikten ve yersiz gülmesinden dolayı yarım yamalak konuştu.

" Öz... Özür dilerim ! Ger.. G... Gerçekten ! "

Sonunda kendisini kontrol etmeyi başarmıştı. Ama hala halinden hoşut bir gülümseme vardı yüzünde. Elini Edward' a doğru salladı ve önemsemez bir tonla devam etti:

" Her ikisi içinde "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 6:58 pm

Bayan Fransız’ın pahalı parfümünün etkileyici kokusuna kendini kaptırmıştı. Bu yüzden ne onun konuşmalarını duyuyordu ne de bakışlarını görüyordu. Sadece kokluyordu; onun baştan çıkartıcı kokusunu.

Gözleri kararlı bir şekilde onun gözlerine çevirince su berraklığındaki mavi gözleriyle karşılaştı. O kadar derin ve duruydular ki kendi sadece kahverengi olan basit gözlerinden bir anlık nefret etmesine neden oldu. Gözleri pes etmediğini belli edercesine bakıyordu. Edward’la savaşacaktı. Bu kız kesinlikle zordu.

Tam başını çevirip ona yeni eziyetler yükleyecekten daha önce hayatında yaşamadığı bir deneyimle karşı karşıya geldi: Bir kadının dudakları dudaklarına değdi. Karmaşık bir duyguydu. Dudaklarındaki sinirlerin bu kadar harekete çabuk harekete geçtiğini görmemişti. Zevk, mutluluk, şehvet ve garip bir biçimde gelen gıcıklanma duygusu. Evet, öpüşmek insanın içinde garip bir duygu yaratıyordu. Tabi kontrolü sen eline alana kadar… Edward karşısındakinin kim olduğunu hatırlayana kadar dudaklarında ateş ve acı karışımı bir şey hissetti. Daha kesin bir şey vardı ki bunlar dişti. İki tane dudaklarını yaracak kadar kuvvetli diş… Elinde olmadan vücudundan “Ahh” diye bir ses çıktı. Neyse ki bu ses karşısındaki durdurmaya yetti ve Bayan Fransız kendini geri çekti. Tabi acıyı hala hisseden Edward centilmenliğini yitirip kadını eliyle kendinden uzaklaştırdı. Dudaklarındaki sıcaklığın geçmesini beklerken sadece derin derin nefes alıyor ve karşısındakine garip bir şekilde bakıyordu. Hem mutluydu hem üzgün; hem sinirliydi hem sakin… Kendisi bile ne hissettiğini bilmezken Bayan Fransız’dan gelen özür onu sakinleştireceğine daha da sinirlendirmişti.


“Bakın Bayan Ahlgren öncelikle şunu unutmayın! Bu yaptığınız hiç hoş bir şey değildi. İkisi de. Öncelikle ben öğrenci(!)lerimle kesinlikle ne duygusal ne de fiziksel yönden yakınlaşırım. Bu yaptığınız bana karşı büyük saygısızlıktı. Ve Bayan Ahlgren şunu unutmayın: Öğrencilerimle seks yapmam… Şimdi lütfen 5643 numaradaki hastaya bakıp raporlarını doldurun. Yalnız kalmam gerek!”


Dedi masasına geri dönerken. Kafası karışmıştı. İlk defa böyle bir şey yaşadığı için sevinmeliydi. Bir kadın ondan hoşlanmıştı ama hoşlanan kadınla aralarında ne kadar isterse istesin bir şeyler yaşanamazdı. Çünkü o öğrenci Rick öğretmendi. Hem öpücükler ve aşk gerçekten bu kadar acı veriyor muydu?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 7:12 pm

Edward' ın öfkesi ona zevk veriyordu. Kendisini iten el bile hiç rahatsızlık vermemişti, onun öfkeli bakışlarına gülümseyerek karşılık veriyordu. Gözlerini hiç kaçırmadan eğitmeninini gözlerine bakıyordu, onun gözlerindeki korkuyu, endişeyi, zevki ve bir nebze de olsa mutluluğu görebiliyordu. Onun gerçek anlamda sinirlenmediğnini farkındaydı, sadece öyle görünmeye çalışıyordu çünkü durum hiç etik değildi. Aslında ona bu yönde hak verebiliyordu.

Savaş isteyen Edward değil miydi ? Savaşırdı o zaman, ama kendi yöntemleriyle... Edward' ı izliyordu. Masaya birkaç adım yaklaştı, açıkça meydan okuyordu ve az önceki o sessiz sakin Mélanie yok olmuştu.

" Kendinizi kandırmayın Mr. Rogerson, bunu siz de istediniz, hoşunuza gitti... Reddetmeyin gözlerinizden anlayabiliyorum. Bu öfkenin sebebinin endişe duymanız olduğunu ve bunun ilk öpüşmeniz olduğunu da biliyorum. Savaş istiyordunuz, ben varım ama kendi yöntemlerimle... Bunun karşılığında bana neler çektirebileceğinizi de tahmin edebiliyorum. Az önce gördüm. Ama savaşlarda her şey tehlikeye atılır öyle değil mi ? "


Konuşmanın sonuna doğru masaya ellerini dayamış ve karşısındaki yüze doğru eğilmişti. Birkaç saniye gözlerini onun gözlerine dikti, ortam öyle sessizdi ki... Edward birşey söylemeden kendi masasının üzerinde terk edilmiş gibi duran önlüğünü üzerine geçirdi ve sanki az önce öpüştüğü adam o değilmiş gibi gülümsedi:

" İzninizle, hastama bakmalıyım "


Kucağına aldığı mavi dosyayla birlikte 5643 numaralı odayı aramaya çıktı. Bir yandan da hastanın dosyasını gözden geçiriyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 7:33 pm

Bayan Fransız’ın odadan çıkmasıyla kıravatını gevşetip, gömleğinin ilk iki düğmesini açıp,derin bir nefes alıp rahatladı.Bu neydi şimdi? Savaş derken bunu kastetmiyordu. Hem savaşı sevmezdi. Sadece lafın gelişiydi. Bu kadar ciddiye almış olması, inanılar gibi değildi.

“Merlinin sakalı aşkına bu kadın şeytanın ta kendisi ve sırf beni taciz etmek için üşenmeyip Fransa’dan gelmiş sanki.”

İsyankar dedi yanındaki tabloları rahatsız etmiş olmalıydı. Onlar bile bu olayın şokundaydı. Hatta çoğu gözlerini kapatacak kadar utanmışlardı. Kesinlikle rezil olmuştu. Umarım bu olay başka tablolara sıçramazdı. Onları uyarmalıydı ama bunu nedense yapamıyordu. Bu kadar bilgin insanın önünde hafif bir kadın tarafından zorla öpülmüştü. Hoşuna gitmişti ama her erkeğin hoşuna gidebilecek bir şeydi bu. Tablolara dönerek

“Bakın millet! Bu olay burada kalacak. Adımın bu yaşta lekelenmesini istemiyorum.”

Dedi bağırarak tam o sırada yaşlı bir şifacıdan


“Benim gözümde zekân lekelendi Edward Rick. Bu kadın sana aşık seni öpüyor ve sen ifrit gibi ona bakıyorsun. Ahh senin yaşında olacaktım. Şu anda bu yaşlı tablolarla değil başka bir şey yapıyor olurdum.”


“Aman Tanrım” diye içinden geçirdi Edward sadece. Bu saatten sonra ne yapabilirdi ki yaşlı bunaklar bile ona ilişki konusunda Rick’e akıl veriyorlardı.Kesinlikle dünyanın sonu gelmiş olmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 8:45 pm

Hastanenin sessiz bir köşesiydi burası. Pek fazla hasta yoktu olanlar da gürültü çıkaramayacak durumdaydı zaten... İşine geliyordu böylesi. Az önce yaşadıklarını düşünmek istiyordu, o anı tekrar tekrar yaşamak istiyordu. Belki beklenmedik bir anda olmuştu, belki doğru yer ve doğru zaman da değildi - hatta doğru kişi bile değildi ! - ama hoşuna gitmişti, Edward' ın dudakları....

Kapıya geldiğinde derin bir soluk alıp kendisini işine vermeye çalıştı. İlk hastası, Edward, ilk hastası, Edward' ın gözleri, ilk hastası, Edward' ın ses tonu... Olmuyordu işte kendisini işine vermeye çalıştıkça gözünün önünde aynı sahne dolaşıyordu... ' Hadi ama Mélanie, kendine gel ! '

Küçük motive cümlesinden sonra kapıya iki defa vurup gülümseyerek içeriye girdi.

" Merhaba Mrs. Brown, ben yeni şifacı Mélanie Ahlgren bugünlük muayenizi ben yapacağım, sizin için sorun değilse. "


Elinden geldiğince aksanlı konuşmaya çabalıyordu. Kendisini insanlara sevdirmek konusunda pek zorluk çekmemişti şimdiye dek, şimdi de çekmemişti herhalde ki yaşlı kadın halinden hoşnut görünüyordu, hatta Mélanie onu asasıyla muayene ederken torunlarından bahsetmeye başlamış, Mélanie' ye de çeşitli sorular yöneltiyordu.

" Evet, tek çocuğum ve hayır bir birlikteliğim yok. "

Gülümseyerek kadına baktı ve ardından formun üzerine birşeyler karaladı.

" Gitmeliyim Mrs. Brown, çok iyi görünüyorsunuz. Kendinizi yormazsanız yakın zamanda ayrıırsınız sanırım, iksir vücudunuzdan büyük oranda atılmış. İyi günler... "

" Hoşçakal tatlım ! Yarın yine gel ! "


Mélanie yaşlıları hep sevmişti zaten ve şimdi Mrs. Brown ona küçük yaşta kaybettiği büyükannesini anımsatmıştı. Kendisini büyüten kadın...

Omuzlarını kulaklarına kadar çekti ve tekrar az önceki kendine güvenen, dik duruşunu kazandı. Odaya yaklaştıkça kendisini tuhafhissediyordu. Ne diyeceğini, nasıl davranacağını ya da davranması gerektiğini kestiremiyordu...

Kapıya hafifçe vurdu ve içeriye girdi. Dosyayı Edward' ın önüne bırkaıp bulgulaırnı anlatmaya başladı.

" Mrs. Brown' ın durumu dünden bu yana oldukça büyük gelişme göstermiş. İçtiği iksir vücuttan büyük ölçüde atılmış, sadece yemek borusundaki zedelenme problem oluşturacak gibi görünüyor. Bence dolunayda toplanmış ısırgan otu suyu işe yarayacaktır, biliyorsunuz özellikle bunun gibi içerisinde zehirli akasya yaprağı bulunan iksirlerin nötrleştirilmesinde kullanılır... "

Sadece iyi öpüşmediğini gösterecekti ona. Belki de göstermişti çünkü duvardaki portrelerin sahiplerinin başlarıyla onayladıklarını görüyordu göz ucuyla.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeÇarş. Ocak 21, 2009 7:50 pm

Bayan Fransız’la ilgili düşüncelerin aklından çıkması uzun zaman almıştı. Dudaklarında onun rujunun tadını ve dişlerinin sertliğini hala hissedebiliyordu. Zevk ve acının karışımı olan bu öpücük Rick’in deneyimsizliğini sanki bir anda kapatmıştı. Fakat kapattığı bir şey daha vardı. Kendine olan saygısı… Nasıl izin vermişti? Bu öğrencisiyle ilişki yaşamış gibi bir şey sayılırdı ve etik değildi. Hiçbir zaman duyguları işinin önüne geçmemişti. Şimdi değişen neydi? Rahatlamaya çalışırken eline aldığı tüy kalemle annesine bir şeyler karalamaya çalıştı.

Anne,
Akşam yemeğine gelemeyeceğimi sabah söylemiştim fakat o kadar işin vardı kii beni duymadığına eminim. Bütün halalarımdan, amcalarımdan ve kuzenlerimden benim adıma özür dile. Bu gece ne yazık ki nöbetim var. O yüzden yiyecek bir şeyler gönderebilirsen tabi bir de giyecek daha rahat şeyler sevinirim.

Seni Seven Oğlun,
Edward Rick


Mektubunu bitirince odanın camında bekleyen baykuşunu garip bir sesle çağırdı. Baykuşun kafasını okşadıktan sonra bir işler yapacağını anlayan baykuş postayı almayı kabul etmişti. Rick Mektubu gagasına sıkıştırıp arka tarafına doğru hızlı gitsin diye yavaşça vurduktan sonra baykuş kurtuluşmuş gibi odadan çıktı. Edward bu işi de halletmiş olmanın verdiği mutlulukla işlerini yapmayı sürdürdü. Günün sonu yaklaşmış ve Edward’ın işleri bitmek üzeriydi. Bütün gece ne yapacaktı acaba? Belki bir ara aile yemeğine katılabilirdi. Kimse gittiğini bile fark etmezdi. Zaten her gün gördüğü akrabalarını özlemişti. Eline son dosyayı da alıp üstün körü bir okumadan sonra imzalamasıyla işleri bugünlük bitmişti. Arkasına yaslanıp ellerini başının arkasından birleştirip dinlenmeye tam başlamıştı ki içeri Bayan Fransız girdi. Edward rahatsız olmuştu. Son olaylardan sonra kendini bu kadına karşı koruması gerektiğini öğrenmişti. Yanına geldiğini görünce dik oturma pozisyonuna geri döndü ve gayet ciddi bir şekilde.


“Ahh evet yaşlı Brown! Durumunda zaten kötü bir şey yoktu. Sadece fazla vesveseli bir insandır kendisi. İstediği zaman gidebileceğini söyleyin bence ona ve Bayan Ahlgren sizin bana yaptıklarınızı bir kişinin ağzından duyarsam bütün dünyadaki kariyerinize “Bye Bye” diyebilirsiniz ve ben bu hiç yaşanmamış gibi davranacağım.Tıpkı sizin gibi.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeÇarş. Ocak 21, 2009 8:33 pm

Onu dinlerken kollarını kavuşturmuştu ve az önce yaşadıklarıyla ilgili olan cümlelere gelindiğinde kendinden gayet emin bir biçimde gülümsüyordu. Tek kaşını kaldırmıştı.

" Beni böyle korkutabileceğinizi mi düşünüyorsunuz Bay Rogerson ? Yaşanmışlıklar yaşanmış oalrak kalır ve benimle yaşadığınız ve yaşayacağınız tek şey bu olmayacak. Tabi ki ilk ama asla son değil. İstediğiniz kadar kaçabilirsiniz, sonunda ben kazanacağım... "

Fısıldayarak konuşuyordu. Ona henüz aşık değildi fakat gerçekten hoş birisiydi ve sonunda onu elde edecekti. Belki kaçmasa bu denli üstelemezdi fakat Rick' in kaçısı tetikliyordu onu.

" Ben gitmeden önce yaptığınız ilham verici konuşmadaki bir yanlışı da düzeltmek istiyorum. Bir nişanlım yok, bir erkek arkadaşım da yok.. Ve sizin de bir kız arkadaşınız veya bir bayanla ilişkiniz olmadığını görebiliyorum. Erkekleri iyi tanıdığımı düşünüyorum Mr. Rogerson... "

Geriye çekildi ve sanki hiç böyle bir olay yaşamamışlar ya da böyle bir konuşma geçmemiş aralarında gibi sevimli bir ifadeyle gülümsedi.

" Sanırım bu gece nöbetçiyim ve siz de nöbetçisiniz Mr. Rogerson. Hastanenizin ilginç bir yöntemi var, yeni gelen şifacıları ilk günden nöbete bırakır mısınız normalde de ? "

Gerçekten merak ediyordu bu muamelenin sebebini, belki de Edward' ın yeni işkence yöntemiydi, kim bilir... Ama o da nöbetçiydi... Yine de birkaç saatliğine uslu kız olmaya karar vermişti.

Sonraki saatlerde hiç bir problem yaşamamışlardı. Birlikte hastaları gezmişlerdi, Mélanie bazı notlar tutmuştu ve ayrıo yerlerde yemek yemişlerdi. Arada eve gidip üzerine rahat birşeyler giymişti Mélanie çünkü bütün gece buradaydı ve üzerindeki elbise gece için pek uygun sayılmazdı.

Saat on ikiyi vurduğunda ilk çalışma günnü yorgunluğu çökmüştü üzerine. Odadaki kanepeye yan oturmuş dizlerini kıvırarak kendisine çekmiş ve başını kolunun altına alıp kanepenin arkasına yaslamıştı. Rick odadan kahve almak için çıkmıştı, portreler hafif mırıltılar ve horultularla uyuyorlardı. Odanın bu sessizliği Mélanie' nin gözlerinin kapanmasına sebep oldu. Birkaç saniye içinde hafif bir uykuya dlamıştı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePerş. Ocak 22, 2009 4:37 pm

Bayan Fransız’ın haşin tavrı Rick’i korkutmaya yetmişti. Böyle kadınlara hiç alışık değildi ve alışabileceğini bileceğini sanmıyordu. Ailesindeki bütün kadınlar genellikle yumuşak başlıydı ve kocalarının bir dediklerini iki etmezlerdi. Öyle kadınlara alışıktı Edward. Kocalarının peşinden koşan, onları gerçekten mutlu etmek için her fedakarlığa hazır kadınlara. Fakat şu anda karşısında dişi bir canavar duruyordu. Erkekleri gerçekten tanıyan bir kadın olduğu belliydi. Hem de en çapkın en sert erkekleri tanıyordu bu kadın. Zaten Fransız erkeklerinin bağlılık sorunları olduğunu bütün dünyaca kabul gören bir şeydi. Büyücü olsun Muggle olsun değişmezdi bu kural. Kadınları da onlara göre şekillenmişti. Güçlü, azimli, ihtiraslı, şehvetli… Peki Edward’ın günahı neydi de başına böyle bir kadını sardırmıştı. Başımdan gitse diye dua ederken bir asistanın kendi nöbetini ona verdiğini duyunca içinden yarın o asistanı bulup hayatında yaşayabileceği en kötü deneyimi yaşatmak için kendine söz verdi.


“Eğer işten kaytarmayı seven asistanlarımız ve yeni gelen çömezlerimiz olduğu sürece evet. Hastanemize hoş geldiniz hediyesi olarak görülebilecek bir şey.”


İlerleyen saatlerde sürekli yeni asistanıyla takılmak zorunda kalmıştı. Uzmanlaşacağı alandaki bütün ileri düzey hastaları gezdirmiş. -Hatta bir tane kurtadam bile göstermişti.- Onlarla ilgili notlar tutturmuş. Ödevlerinde yardımcı olacak malzemeler ve iksirler hakkında üst düzey bilgiler verdikten sonra ayrılmışlardı. Ayrıldıklarında ise Edward annesinin gönderdiği yemekleri iştahla yemişti. Boş yemek kaplarını geri gönderdikten sonra Bayan Fransız üstünü değiştirmiş bir halde odaya gelmişti. Edward onunla daha az konuşmak için kahve almak için kafeteryaya çıkınca oradakilerle uzun uzun sohbet edip en sonunda da kahvesini alıp odasına geri dönmüştü. Odaya girince ilk dikkatini çeken Bayan Fransız’ın ilk defa o kadar güzel olduğunu fark etmesi oldu. Bebekler gibi uyuyordu ve saf güzelliği ilk defa yüzüne vurmuştu. Edward gözlerini ondan ayırmadan masasına gitti ve annesinin gönderdiği kıyafetlere baktı. Eski, el örgüsü ve rengi solmuş bir gri kazak altına da aynı rengin biraz daha koyusu olan canvas pantolonunu göndermişti. Ne giydiğini hiçbir zaman önemsemediği için eski olsun yeni olsun kıyafetlerini ayırt etmezdi. Bu yüzden hemen hastaları için kullandığı yere gitti ve paravanın arkasında üstünü değiştirdi. Yenilenmiş ama saçları dağılmış bir şekilde paravanın arkasından çıkınca nedense masasına gidemedi. Ayakları onu Bayan Fransız’ın yanına götürmüştü. Yanına vardığı gibi önünde çömeldi ve onu izlemeye başladı. Saçlarını, dudaklarını, kirpiklerini… Edward kendini ona dokunmamak için zor tutuyordu. Sanki bir taş bebeği bakıyor gibiydi. Kısa bir süre sonra Bayan Fransız kendisinin izlendiğini fark edince gözlerini açtı. Edward utanmış bir halde olduğu yerde donakaldı.


“Öz…Özür Dil..Diler…Dilerim! Uyurken… İnsanları…. Seyretmek gibi… “Garip”… Bir huyum var.”


Ne kadar zor kurmuştu bu cümleyi böyle. Sanki konuşmayı yeni söken bir çocuk gibiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePerş. Ocak 22, 2009 5:13 pm

Uyku hali savunmasızlık halidir. Huzursuz uykularsa daima tetiktedir. Mélanie de huzursuz bir uykudaydı, iki büklüm duruyordu, sırtı boşluktaydı ve ağırlığını sağ koluna vererek yatmıştı. O kuş tüyü yataklara, ilaç değil parfüm kokulu odalara alışıktı. Şimdi kendi ortamından uzakta, uykuda olduğu halde çevresindeki hareketleri algılıyordu beyni...

Nedense izleniyormuş hissine kapılıp irkilerek açtı gözlerini. Karşılaştığı yüzü görmeyi hiç beklemiyordu. Edward !

Mahmur gözlerini ovuşturup bacaklarını iyice çenesine çekti ve öznesiyle yüklemi birbirine girmiş cümleyi algılamaya çabaladı.

" Önemli değil, ben özür dilerim. Oda sessiz olunca... Uyuya kalmışım "


Mavi gözlerini boşluğa dikti. Niye uyumuştu ki sanki ! Edward' ın onu böyle görmesini istemezdi. Ama bir yandan da onun yüzündeki ifadeyi anımsıyordu da... Hiç de rahatsız olmuş gibi değildi. Aksine hayran bakışlarını bir saniyeliğine de olsa görebilmişti. Hedefine bu kadar çabuk ulaşıyor olamazdı !

" İsterseniz siz gelebilirsiniz buraya Mr. Rogerson ben kalkıyorum "

Turuncu çizgili çoraplı ayaklarına geçirdi beyaz spor ayakabılarını ve ayağa kalktı.Önlüğünü düzeltip camın önüne gitti. Hala mahmurluğunu ve buna bağlı oalrak üzeirne çöken masumiyetini atamamıştı. Gecenin geç saatlerinde sokak hala tıklım tıklım doluydu ama Mélanie dışarısıyla ilgilenmiyordu. Acaba Edward ne zamandır onu izliyordu? Gerçekten hoşlanmış mıydı Mélanie' den? Hoşlanmadıysa eğer neden önünde diz çökmüş ona bakıyordu? Erkekleri tanıyordu, evet ama bu adamda neden tökezliyordu. Neden duygularını okuyamıyor, hissettiklerini yanlış yorumladığını düşünüyordu. Edward' ın farkı neydi?

Çantasından kitabını çıkarttı ve okumaya çalıştı. Fakat kendisini Charles Dickens' ın cümle kalıplarına veremiyordu bir türlü.

" Kitap okumayı sever misiniz? "

Biraz da normal olmak iyi geliyordu ara sıra.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePerş. Ocak 22, 2009 7:39 pm

Bayan Fransız’ın o mahmur gözleri bile Edward’ın kulaklarına kadar kızartmayı başarmıştı. Bunu hissedebiliyordu ama nedense buna bir türlü engel olamıyordu. O bütün odayı bir anda buz kütlesine çevirebilecek delici mavi gözler hayatı boyunca Edward’ın rüyalarına girecekti. Fakat nedense bundan pek şikâyetçi değildi Edward.

Bu Fransız’da görmediği, hissetmediği bir şeyler vardı. Edward gibi bir malı kendine çekebilen bir şey. Sadece kadınsal çekicilik olamazdı bu. Çünkü Edward hayatında ne şehvet kokan kadınlar görmüştü ama hepsi Edward için ileride kötü yola düşecek kadın fikrinden başka bir şey oluşturmamıştı aklında. Bu ise bu taş bebek ise Edward’ı donuklaştırıyordu. Ayrıca bu güzel parfüm kokusu ise Edward’ı çeken başka bir unsur olabilirdi. Kesinlikle Fransa’dan geldiği belli bir kokuydu. Çünkü İngilizler parfüm konusunda başarısız bir milletti. Öpüşmekte olduğu gibi…


“Aslında bu oda hep sessizdir. Hastane inşa edildiğinde bu odayı uyku sorunu çeken ve garip şeyler gören hastalar için yaptırmışlar fakat nedense benden önceki yüz altmış sekizinci baş şifacı burayı odası haline getirmiş. Duvarların her santimetrekaresinde sesleri soyutlayan özel bir büyü var. Adı unutulan bir büyü… Fakat duvarları dinlersen o büyüyü fısıldayan büyücülerin seslerini duyabilirsin. Ve sağ ol nöbetlerimde uyumak gibi bir alışkanlığım yok. Aslında pek uyumayı sevmem ne kadar az
“Uyursan beni o kadar çok içinde tutarsın değil mi Edward” uyursam o kadar dinç oluyorum.”

Çömeldiği yerden kalkıp masasına geri dönüyordu. Yılların eskitemediği ve kim bilir ne anılar görmüş işitmiş masaya. Eskiden St. Mungo daha önemli bir yerdi. Şifacılara daha çok değer verilirdi çünkü çoğu büyücü hayatını şifacılara borçluydu. Fakat son yıllarda meslek saygınlığı yitirmişti. Artık herkes savaşıp yaralanıp iyileşmek yerine kısa yoldan hiç savaşmamayı tercih ediyordu. Tıpkı insanlarının karşılaşınca onunla savaşmadığı gibi şimdi hepsi mezarlarında huzur içinde uyuyordu. Masanın başında uyku ile uyanıklık hali içinde kağıtlarını toparlarken gelen sese bakışlarını çevirdi.

“Çok okurum.Özellikle Muggle yazarları.Hayalgücü denilen şey onlarda var.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélanie A. Ahlgren
Şifacı
Şifacı
Mélanie A. Ahlgren


Kadın Mesaj Sayısı : 213
Rp Sevgilisi : Edward Rick Rogerson
Kayıt tarihi : 17/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimePtsi Ocak 26, 2009 3:15 pm

“ Çünkü bizim hayallere ihtiyacımız yok… Neden öyle bakıyorsunuz Mr. Rogerson? İstediğimiz her şeye anında sahip olabiliyorsak neden hayal kuralım ki? Biz de amansız aşklar yok, aşk iksiri denilen bir iksir var, her ne kadar gerçek aşkı yakalayamasan da var… Ölüm, ölümü bile geciktirebiliyoruz, hatta yeterince güçlüysek ya da buna vicdanımız varsa ölümü bile durdurabiliyoruz. Ayrılıklar bizim için sorun değil çünkü binlerce kilometrelik yolu göz açıp kapayana kadar alabiliyoruz, neden hayal gücüne veya öykülere ihtiyacımız olsun ki? Muggle’ ların fantastik öykü dedikleri şeyiz biz. Bence büyücülerden romanlar çıkmamasının sebebi bu, fakat biz de insanız. Bazen bu tip heyecanlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Her şey bir asa sallamak kadar basit olmamalı… Bunları savunmam bir anlam ifade etmiyor gerçi, hiç sihirsiz yaşamadım ben asam elimden alınsa yaşayamam fakat yine de düşüncelerim değişmiyor. İstediğimiz her şeyi elde edebiliyor oluşumuz bizde ki hayal gücünü yok ediyor. Mesela bu kitap, Pip yerinde bir büyücü olsa bu aşkla muhtemelen bir aşk iksiri yapar büyük aşkına kavuşurdu. O zaman üç yüz sayfanın yerini iki cümle alırdı yalnızca, eh bence bu da pek tutulmazdı. “

Gülümseyerek tekrar kanepeye oturdu ve bacak bacak üzerine atıp İngilizce satırlarıyla kendisini boğan klasik esere baktı. Küçükken Fransızca’ sını okumuş ve zevk almıştı. Şimdi İngilizcesi’ ni geliştirmek için yeniden İngilizce basımını okumaya çabalıyordu fakat yanlış bir tercih yaptığını çok geçmeden anlamıştı. Dili çok ağırdı ve sürekli sözlüğe bakması gerekiyordu, bazen tek kelime anlamadığı cümleler oluyordu. Cevapsız kalmak tahammül edemediği bir durumdu ve eğer bir kitap okuyorsa araştırmaktan da pek hoşlanmazdı. Bu yüzden genelde Merlin’ in kitaplarını okumayı tercih etmiyordu, fazla dolambaçlı kitapların Fransızca’ sı bile sinir bozucuyken İngilizcesi…

Çok sıkılmıştı, sevgili eğitmeni karşısında durmuş dosyaları kurcalıyordu. Bir süre onu izledi, neler düşünüyor olabileceğini tahmin etmeye çabalıyordu. Muhtemelen işleri, başka ne olabilirdi ki? Görüntüsünden belliydi… Bakışları adamın kıyafetine kaydı yavaşça, evet haklıydı giyinmekten zerre kadar anlamıyordu. Ah, Fransız erkekleri! Şu dünyada giyinmeyi yalnızca onlar mı biliyordu? Evet, onlar biliyordu. Dünyanın diğer ülkelerinde erkekler yaka mendili kullanmayı, gömleğin üzerine süveter giymeyi, evde şık olmayı bırak dışarıda güzel görünmeyi bilmiyorlardı. Halbuki Fransa’ da bir erkek şu gri kazağı giymektense çıplak dolaşmayı tercih ederdi, tabi kaslı vücudunu göstermek için özellikle Cap D'Agde’ a gitmeyi bile tercih edenler vardı. İngilizceler Mars’ ta yaşıyorlardı canım!

Ama ne olursa olsun Edward onun olacaktı, erkekler kolay yönlendirilebilen yaratıklardı eğer onu elde etmeyi başarırsa kendisine bakmayı öğretmek de pek zor olmayacaktı ki az önceki görüntüye bakılırsa onu elde etmek de problem olmayacaktı. Birkaç nöbet gecesi daha yalnızca, sonrasında istediğine sahip olacaktı. Aslında bu gece bile alabilirdi onu ama fazla acele etmek istemiyordu. Önce kendisi de aşık olmalıydı ki bir işe yarasın ve oturduğu yerden Edward’ a aşık olmaya çalıştı…

Adam bakışlarını dosyalardan kaldırınca hafifçe gülümsedi ve yaklaşık yarım saattir elinde duran ama tek bir cümle okuyamadığı kitabına eğildi.

‘ Pip doesn't want to be a blacksmith whom Estella will disdain. ‘


Disdain? Bu sözcüğü gördüğünü anımsamıyordu daha önce, cümleden çıkarmaya çabaladı. Pip Estella’ nın bir şey yapacağı bir demirci olmak istemiyordu ama ne? Estella zengin ve kibirli bir kızdı, muhtemelen küçümseme anlamı taşıyacağını düşünüyordu ama emin olması gerekiyordu.

“ Üzgünüm, bölüyorum fakat daha önce duymadığım bir sözcükle karşılaştım ‘disdain’ ne anlama geliyor? Sözlüğümü unutmuşum da… “

Bir yandan da Estella' nın ne denli tanıdık geldiğini düşündü. Güzeldi, Mélanie de güzeldi, erkeklere işkence etmeyi seviyordu bunu inkar edemezdi o da zevk alıyordu erkeklere zarar vermekten. Ruhsal, fiziksel ne olursa... Ve tabi Estella' nın İngiliz kibirine karşılık Mélanie' nin Fransız kibiri, kıyaslanamazdı aslında ama Büyük Umutlar' ı sevmesinin nedenini görebiliyordu şimdi. O kitapta baş rolü oynuyordu! Ama tabi kitabın sonu Estella açısından pek iyi değildi. Neyseki ayrıldıkları yön buradaydı. Ne olursa olsun bir erkeğe zarar vermek adına asla kendisini de yakmazdı, gerçekten yakmaz mıydı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Rick Rogerson
Baş Şifacı
 Baş Şifacı
Edward Rick Rogerson


Erkek Mesaj Sayısı : 283
Rp Sevgilisi : Evde Bekleyenim var xD
Kayıt tarihi : 16/01/09

Baş Şifacı'nın Odası Empty
MesajKonu: Geri: Baş Şifacı'nın Odası   Baş Şifacı'nın Odası Icon_minitimeCuma Ocak 30, 2009 4:14 pm

Bayan Fransız’ın sözlerinden dolayı nutku tutulmuştu. Edebiyat mı yapıyordu yoksa felsefe mi? Üstelik muazzam İngilizce cümleler kuruyordu. Hiç hatasız gramer ve bir İngiliz aksanı… Bu kıza ne olmuştu böyle? Ki bu çok rahatsız edici bir durumdu. Çünkü Edward daha önceden ne aşkı düşünmüştü bu kadar derinlemesine ne de ölümü. “Ölümü düşünmene gerek yok yakında benim sayemde ölümsüz olacağız.” Hayatında ne aşkı tatmıştı ne ölümü. Aşk onun için zaman gerektiren tabi bu arada cepte epey hasar bırakan bir şeydi. Hele kız arkadaşı karışsındaki zengin bir aileden geliyorsa. Fakat her şeye rağmen çok doğru bir şey söylemişti. Basit bir aşk iksiri veya cisimlenme hayatın bütün zevklerini alıyordu onlardı. Mugglelar ise hayatı doyasıya yaşıyorlardı. Edward yeni uzmanlık alanı için muggle hastanelerini ziyaret ettiğinde gördüğü şeyler ona çok garip gelmişti. Ölümü ve sevgiyi orada tüm çıplaklığı ile görmüştü. Bu yüzden artık ölümden ve iksirle elde edilmiş aşktan korkmaya başlamıştı.

“Çok doğru söylüyorsunuz Bayan Ahlgren. Açıkçası hayatımda hiç aşkı tatmamış biri olarak bu konuda size katılabilmem biz büyücüler için utanç verici bir şey. Sorun şu ki biz böyle büyüdük, böyle gördük. Büyülerimiz bizim için vazgeçilmez bir şey. Geçen ay bir muggle hastanesinde bulundum ve neredeyse susuzluktan ölüyordu. O garip teknolojik aleti kullanmayı başarmam tam yarım saat aldı. Sonra küçük bir çocuk geldi ve on saniyede istediğini aldı. Ne yapabiliriz ki. Ancak bizden sonra gelenlere büyünün her şey olmadığını gösterirsek belki istediğiniz gibi bir hayat başlar. Ama size söz veriyorum ilerde çocuğum olursa onu öyle yetiştireceğim.”

Başını tekrar dosyalarına gömmeden Bayan Fransız’ın ne yaptığına bakmak istedi. Tekrar kitabına gömülmüştü. İyiydi, hoştu ama o kitap onun için fazla ağırdı. Belki biraz daha yakın olsalar ona daha basit bir kitap önerebilirdi. Tabi nedense konuşmak istedikçe dudağı sızlıyordu. Dosyalarla uğraşmaktan bıkmıştı ama bütün gece başka yapacak bir işi olmaması onu daha da sıkıyordu. Belki uyusa biraz daha iyi hissedebilirdi kendini ama hayır! Uyumamalıydı. Yine bir şeylerin olmasından korkuyordu. Yine bir sabah ellerine kan bulaşmış bir şekilde uyanmak istemiyordu. Korkuyordu. Kendisinden ve ondan korkuyordu. Bu bedeni onla paylaşmak Edward’a gitgide daha da ağırlaşan bir yük gibi geliyordu. Bazen kendinden kurtulmayı bile düşünüyordu. İçeceği bir iksir bütün vücutsal fonksiyonları bir anda durdurabilirdi ama o zaman daha kötü bir şıkta ortaya çıkardı. Son anda başa o geçer ve Edward’ı sonsuza dek içine hapsederdi. Hayatının sonuna kadar onunla “yaşamak zorundasın!”. Kafasındaki çoğu zaman duymazdı. Ama cümlelerini tamamlamasını istemese de duyuyordu ve bazen onunla konuşmak…

Başını odadaki kimse fark etmeyecek şekilde kaldırdı. Ne kadar da farklıydı. Sadece kitap okurken bile bir erkeği yoldan çıkartabilecek gibi duruyordu. Edward bile ondan etkilenmişti ama bu sadece burada kalabilirdi. Çünkü böyle bir kadınla bir şeyler yaşamak Edward’A göre değildi. Öncelikle Edward artık ciddi bir şeyler istiyordu. Yani evlenebileceği kadını istiyordu. Zaten aile evlenme yaşının üstüne çıkmıştı. Ailesindeki herkes okulu bitirdiği gibi evlenmişlerdi ve yirmi yaşına gelmeden ilk çocuklarını kucaklarına almışlardı. Son zamanlara kadar aileden bu konuda hiç baskı görmese de geçen hafta annesi ilk kez artık düzgün bir ilişki yaşaması gerektiğini ve onun sürecinde de baba olmasını söylemişti. Edward sadece kolaysa sen bul gibisinden bir bakış atmıştı ama bir yandan da annesinin haklı olduğunu düşünüyordu. Yine de Bayan Fransız bu kadın olamazdı. Fransız kadınları eğlence, lüks ve sürekli yeni zevkler istiyorlardı. Edward bunlardan hiç birisini veremezdi.

Başını tekrar eğip ağırlaşan göz kapaklarını açık tutmaya çalışarak önündeki boş kağıda bir şeyler çizmeye başladı. Resim konusunda her zaman başarılı olmuştu. Hatta fazlasıyla başarılıydı. Yine de resimlerini sadece kendisi için çizerdi ve hiçbir zaman kesin bir şey olmazdı. O an aklında en dolu ne varsa onu çizerdi. Resmin tamamına da en son ne çizdiğini görmeden çöpe atmanın kendisine haksızlık olduğunu düşündüğü için bakardı. Ufak kaçamak bakışlar birbirini takip ederken Bayan Fransız’la göz göze gelmesiyle kızararak çizdiği resme dönecekken garip soru beyninde yankılandı. ‘disdain’ sözcünü gerçekten bilmiyor muydu? Bu sözcük aslında tam da onlara yani Fransızlara uyuyordu. En azından İngilizler bu kelimeyi kullandıkları her cümlenin içine birde Fransız kelimesini sığdırırlardı.

“Küçümseme ve tepeden bakmak anlamına gelir. Biz İngilizlerin aslında sizler için kullandığı bir kelimedir. Pek hoş bir anlamı yok, biliyorum ama Fransızlar biraz havalı tipler oldukları için…”

Cevabını beklemeden kağıdına dönünce çizmeye devam etti. Arada Bayan Fransız’a bakarken onunda kitabı bitirmeye çalıştığını gördü ve bir yerden sonra içimdeki resim aşkı sönünce ne çizdiğine bakmak istedi. Kağıttan başını kaldırıp gördüğü şeye şok oldu. Bayan Fransız’ın resmiydi bu. Hem de bu zamana kadar çizdiği en iyi resimdi. Ayrıntılar ve tahrik edici unsurları bir erkeğin gözüyle göstermişti resimde. Bir ressamın aksine. Peki bu resmi ne yapacaktı. Çöpe atmak istemiyordu ama bu resim kendisine ait bir şey değildi. Çünkü tamamen izinsiz birisini çizmişti. Bu resim Edward’a değil. Bayan Fransız’a aitti. Bu yüzden bu resmi ona vermeliydi. O isterse çöpe atar isterse saklardı. Ama Edward’ın korktuğu tek şey vereceği tepkiydi. Kızacak mıydı? Küçümseyecek miydi? Yoksa basitçe güzel olduğunu mu söyleyecekti? Ne cevap vereceğini düşünürken ayağa kalkıp onun yanına gittiğini fark etti. Tam karşısında durmuştu. Bayan Fransız’ın onu fark etmesiyle kağıdı ceza almış bir çocuk gibi ona uzattı.

“Bunun sana ait olması gerektiğini düşündüm.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Baş Şifacı'nın Odası
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Esrar Dairesi Başkanı'nın Odası
» James Karl Jagger'ın odası...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Londra :: St.Mungo Hastanesi :: 4.Kat; Büyü Hasarı-
Buraya geçin: