Margaux La Barré IV. Sınıf Slytherin Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 18/01/09
| Konu: Margaux La Barré Paz Haz. 07, 2009 10:28 am | |
| Adı & Soyadı ~ Margaux La Barré
Fiziksel Özellikleri ~ Margaux birine göre ya güzeldir ya da değildir. Yüzüne baktığınızda işte bunu hissedersiniz. Keskin yüz hatları vardır, aynı karakteri gibi. Biçimli ve güzel bir de burnu. Parlak ve can alıcı gözlerinde sakladığı derinlik ve vazgeçilemezlik hissi yatar. İnce ve canlı olduğu söylenebilecek saç telleri omuzlarını aşarak sırtıyla buluşur. Tuhaflık hissi verebilen yüz hatları vardır ve karmaşasına düşerseniz, kaybolabilirsiniz.
Kişisel Özellikleri ~ Durgun bir görünüş, sakin bir kişilik? Hayır, hayır. Margaux için söylenecek kelimeler değil bunlar. Her zaman uç noktadadır. Ya yapar ya da yapmaz. Onun gözünde her şey kesin, net ve açıktır. İster ya da istemez. Tam bir kesinlik ve netlik düşüncesi içindedir. Bir şey ya olmalı ya da olmamalıdır. Yarım bıraktığı en ufak bir iş söyleyebilir misiniz? Hayır, her şeyi sonuna kadar götürür ve bunu fedakârlık yapmadan yapar. Duygularına kapılırsa, yanında mantığı da sürüklenir ve kendisi açısından pek de iç açıcı olmayan durumlarla karşılaşabilir. Kendine olan güveniyle hareket eder. Tüm insan ilişkilerinde krallar ve kraliçeler vardır. Eğer, Margaux’la birlikteyseniz onu kabullenmelisiniz. Yüzünüze vurulan gerçek kişiliklerinizle dahi tanışabilirsiniz. Lezzetli bir ruh, ama lanetlenmiş. Düşünmediği küçük hesaplar yerlerini büyük olanlarla tamamlar. Her zaman daha yukarı, daha ileri ve asla geriye dönme. Mimiklerini kontrol altında tutabilse de, gözlerine bakarsanız neler hissettiğini anlayabilirsiniz. Soğuk gelebilir belki size, ama aslında duygusallık vardır işin içinde biraz da ve belki de eğlence. Yeni yeni aşabildiği insanlara güvenmeme konusu henüz belirli ölçülerle sınırlıysa da aşama kaydettiği söylenebilir. Evet, hala sessiz bir yapıya sahip ama değiştiği yıla oranla gözle görülür bir değişim içinde. Kelimelerin sırlarını çözmeyi denemeyi sever, ona göre bir eylemden çok daha etkilidirler. Dişlidir aslında Margaux, elindeki son kozu da kullanana kadar pes etmez. İşte yine aynı şey; ya hep ya hiç.
Ailesi / Geçmişi ~ Eklenecek.
Örnek Rp ~ - Spoiler:
Aydınlığın esrarlı bir yanı yoktur. Nerede olursa olsun aynıdır. Açığa çıkan, her zaman orada olduklarını belli eden gerçekler, yaşanmışlıkların yeryüzüne vurması, kıvılcımlarını belli eden aşklar, ilgiyle kabullenilip yaşanılan hisler. Mutluluktur çoğu kez aydınlık, her yeni gün başka bir bulutun üzerinde yaşanır. Biten bir günden kalanınkinde değil. Ne retle sonuçlanır, ne de başkalaşmış, yapmacık duygularla. Ne yaşanmış geçmişi anımsatır insana, ne de gelecek günleri. Anın içinde kaybolmaktır, aydınlık. Ne olduğunu umursamadan, sadece gerçekleri görmek, sadece gerçekleri duymak… Kararmaya başladığındaysa her şey değişir. Bir mahkûmun sessiz çığlıkları arasında yitirir etkisini, karanlığa teslim eder kendisini…
Ve güneşi arzının içine alarak hapsetti sema. Hastalıklı parıltılarını, sonsuz karanlığında hüküm sürmeye mahkûm etti. Delicesine haykırırken güneş, biraz daha kanıtlayabilmek için kendisini, kalan son ışınlarının da yeryüzünden çekilmesini sağladı gök küre. Aynı Celia’nın damarları yoluyla tüm vücuduna yayılan duyguları gibi. Lakin kız, güneşten farklı olarak, kendini göstermek için savaşacaktı. Ben buradayım dercesine, fark ettirecekti içindekileri ona çekinmeyerek. Karşısındaki müthiş varlığa hissettirecekti benliğini. Tüm tutkuları yeniden hayat bulurken vücudunda, atıyordu kalbi; göğüs kafesini kırmak istercesine sert, güçlü ve tükenmek bilmeyen bir güçten enerji alarak. Görkemli varlığın, umursamaz simasına aldırmadan, hatta daha da fazla güç alarak ondan, kalbine dokunuyor, cesaret buluyordu duyguları.
Biliyordu; belki karşılıksızdı aşkı, artık umursanmıyordu müthiş varlık tarafından. Belki fuzulîydi kız, onun için. Tarihin sararıp, yırtılmış, çürümeye yüz tutmuş, hızı kesilerek parçalanmaya başlamış, kuytu sayfalarında kalmıştı. Umurunda mıydı ki bu? Hayır. Kieron hep böyle değil miydi zaten. İstediğini elde ettikten sonra, kenara fırlatırdı paçavralarını. Tutkularına yenik düşmeyerek, devam ederdi can yakıcı avına. Döngüye dönüştürdüğü sistemini tekrar devam ettirirdi sonra da. Celia’yı da o muhteşem cazibesi altına alıp hapsetmişti, kızın hala kurtulamadığı, kurtuluş yolunu da bulamadığı, bulamayacağı kalbinin acımasız duvarları arasına. Elde etmesinin ardından onu da, izin vermişti çıkmasına. Fakat Celia kurtulamadı. Öylesine içine işlemesine izin vermişti ki o ihtişamlı varlığın, tüm boşluklarını onunla doldurmuştu. Düşlerinin en güzel köşesine onu oturtmuştu. Yaşayamayacağı duyguları tattırmıştı belki de çocuk ona. İstese de yapamazdı. Karşı koyamazdı ki. Tüm gücünü yitiriyordu yanında, elinde olmadan yumuşuyor, kontrolünü kaybediyordu. Beyniyle değil, yüreğiyle hareket ediyordu. Onu istiyordu. Ve sonra müthiş varlığın sesi kulaklarını doldurdu. İşittiği tüm seslerden güzeldi sesi, ferahlamasını sağlıyordu. “Gördüğün gibi…” Umursamadı. Hiç değişmemişti işte. Geçen iki yılda sadece daha cezbedici olmuştu o kadar. Aynı düşünce yapısı, insanları umursamadan hareket eden beyni… İstediği neydi? Tekrar kırılmasını sağlamak mı? Kızı cazibesi altına alıp, kontrolünü yeniden kendisinin sağlamasını istemesi mi? Eğer bunu istiyorsa hakikaten başarılı da oluyordu. Peki Celia? Nasıl böyle davranmayı başara biliyordu? Kendine inanamıyordu. Asla böyle olmasını istemiyordu. Bu güçlü gibi görünen kız, nasıl oluyor da onun yanında, söz konusu o olunca bu kadar değişebiliyordu? Kieron hiç bir açıklama yapmaya gerek duymadan, karşısında nasıl durabiliyordu? Gözlerine nasıl olup da bakabiliyordu. Çok farklıydı. Sonra tekrar okşadı sesi Celia’nın kulaklarını. “Beni özledin mi?” Vazgeçmeyecekti Celia. Ne yapıyorsa tersine gidecekti. Daha fazla sinire dokunup, kızdıracaktı onu. Neler yaşadığını anlamalıydı çocuk. Yoksa nasıl olurdu da pişmanlık, biraz vicdan azabı duymadan karşısında dikilmeye cüret edebilirdi. Yaptığını yanına koymaya hiç niyeti yoktu. Her nekadar ondan vazgeçemese de, öfke de duyuyordu. Ama öfkesi onu gördüğünde eriyip, kayboluyordu. Kendi yoluyla halledecekti bunu da. Aralarında ki mesafeyi, bir kaç adımda tamamladı. Celia’nın nefesini yüzünde hissediyordu çocuk artık. Celia’da onunkini elbette. Yeniden ona bu kadar yakın olabilmek, işte bu çıldırtıyordu kızı.
Günün gerçeklerinden biriydi hükmünü süren sessizlik. Gitmeye niyeti olmadığı belliydi. Boşlukları dolduruyor, karanlığa eşlik ediyordu adeta. Kıza asırlar geçmiş hissi veren bir süre sonunda, müthiş varlığın kulağına doğru eğdi başını. Öyle aceleyle değil, yavaş ve emin adımlarla yapıyordu bunu. Tereddüt bile etmeden bir an, yanaklarını bütünleştirdi. Karıştı saçları birbirine, hissetti onu derinliklerinde. Müthiş varlığın, müthiş kokusu doluyordu artık ciğerlerine. Başı feci bir şekilde dönüyordu. Hareket etse düşecek gibiydi. Kalbi süratle çarpmaktan yorulmuşa benzemiyordu ki, bir ton daha arttırmıştı ritmini. Çocuğun bunu da hissedebildiğine emindi. Yeterince cezalandırması gerekti onu. Damarlarından, yanaklarına, yanaklarından onun yanaklarına geçiyordu yanma hissi. Alevlenen dudaklarından, çocuğun iyice yaklaştığı kulağının derinliklerinde kaybolmasını umduğu şu sözcükler çıktı fısıltıyla “Tahmin bile edemezsin.” Kızın nefesi tenine çarptı, muhteşem varlığın. Fazla kısık çıkmış, kendisi bile zor işitmişti sesini. Derinliklerinden gelen bir duyguyla, ürperdi. Onunkiyle bütünleşmiş yanağını, yavaşça kaydırarak eski pozisyonunu geri döndü. Aralarında bulunan bir kaç santimin ona acı verdiğine bahse bile girebilirdi.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 6 Kayıt tarihi : 28/01/09
| Konu: Geri: Margaux La Barré Paz Haz. 07, 2009 10:34 am | |
| La Barré,
~ IV. Sınıf ~ Slytherin
Rütbeniz veriliyor, iyi rpler. ^^ | |
|