Adı & Soyadı ~ Lisa Wanders
Fiziksel Özellikleri ~ Gözlerine dökülen uzun kahküllere ve omuzlarına kadar inen düz, kahverengi saçlara sahiptir. Beyaz tenli ve griye dönmüş açık mavi gözleri vardır. Düzgün bir burun yapısı ve uçuk pembe dudaklara sahiptir. Yaşıtlarına göre normal boyda ve oldukça zayıftır…
Kişisel Özellikleri [En az 3 satır] ~Lisa eğlenceli fakat abisine göre daha ağır başlı bir kızdır. Başkalarının yanında çok konuşkan olmasa da sevdiği insanların arasında hiç susmayan geveze bir kız olabilir. Azimlidir. İstekli olduğu sürece çok çalışabilir. Okumayı sever ve çok fazla okur. Bu yüzden hemen her konuda bir bilgisi vardır. Pek zeki olduğu söylenemez ki bu yüzden annesine çekmiş olan abisine fazlasıyla imrenir. Hatta bu çoğu zaman kıskançlığa kadar gider. Emir almaktan nefret eder ve o istemediği sürece ona zorla bir şey yaptıramazsınız. İnatçıdır, kolay kolay vazgeçmez. Şımarık yetiştiği için hep istediği olsun ister. Bu yüzden abisiyle birçok kez tartışmıştır fakat o abisine göre daha sinsi olduğu için her zaman haklı çıkmanın bir yolunu bulmuştur. Kendine güveni tamdır fakat pek cesur sayılmaz.
Ailesi / Geçmişi [İsteğe Bağlı] ~ Henüz kararlaştırılmadı…
Örnek Rp [Yazılmadığı Takdirde Başvurunuz Değerlendirilmeyecektir.] ~
Nefes nefese uyandı Lisa. Sanki uzun bir süre nefes alamamış gibiydi. Ter içinde kalmıştı ve derin derin nefes alıyordu. Yavaşça yatakta doğruldu. Az önce gördüğü her şey basit bir rüya mıydı yani? Üşüdüğünü hissediyordu fakat fazlada umursadığı söylenemezdi. Hala gördüklerine bir anlam vermeye çalışıyordu. Daha önce hiç böyle bir kâbus görmemişti. Bembeyaz bir odadaydı. Neden orada olduğunu bilmiyordu. Boş boş etrafına bakıyordu. O sırada kulaklarını tırmalarcasına yükselen ses ve hemen ardından ona doğru hızla yaklaşıp vücudunu delip geçen yeşil ışık yere yığılmasına neden olmuştu. Rüyasında ölüyordu. Bedeninin buz gibi olduğunu hissetti. Hızla yatağından fırladı ve lavaboya koştu. Musluğu sonuna kadar açtı ve şırıl şırıl akan soğuk suyu avucuna doldurup yüzüne çarpmaya başladı. Bu gördükleri de ne demek oluyordu? Hiçbir zaman rüyasından bu derece etkilenmemişti. Fakat gördüklerine de bir anlam veremiyordu. Onu kimin öldürdüğünü görememişti. Fakat duyduğu ses tanıdık gibiydi. İyi ama onu kim neden öldürmek istiyor olabilirdi ki? Ağır adımlarla yatakhaneye geri döndü. Hala hafifçe titrediğini hissediyordu. Sakin olmaya çalıştı. 'Bu çok saçma! Sadece aptal bir rüya. Kendine gel Lisa...' Başka şeyler düşünmeye çalışıp rüyayı kafasından silmeyi denedi. Aklına hemen bugün gireceği ilk ders olan İksir geldi. En sevdiği dersti ve duyduğuna göre ders profesörü değişmişti. Hızla dolabından cüppesini çıkardı ve üzerine geçirdi. Ardından aynanın karşısına geçip saçlarını taramaya başladı. Yüzü bembeyazdı ve bedeninin hala soğuk olduğunu hissedebiliyordu. Rahat olmaya çalışarak tarağını bir kenara bıraktı ve raftan kitabını aldı. Ardından hızla yatakhaneyi terk etti. Biran önce dersliğe gidip lanet olası rüyayı unutmalıydı. Adımlarını biraz daha hızlandırdı ve zindanlara doğru giden merdivenleri inmeye başladı. Dersin başlamasına 15 dakika kadar vardı ve yine kahvaltıyı kaçırmıştı. Gerçi şu durumda kaçırmış olmasa bile kahvaltıya ineceğini hiç sanmıyordu. Hafif karanlık olan iksir zindanlarına gelince biraz daha hızlandı. Hala rüyanın etkisinde olacaktı ki karanlık onu biraz ürkütmüştü. İksir dersliğinin kapısını araladı ve içeriye girdi. Hiç etrafa bakmadan bulduğu il boş sıraya yerleşti ve kitabını açıp okumaya başladı. Sınıfta kimlerin olduğuna bakmamıştı fakat gelen gürültüden sınıfın kalabalık olduğu anlaşılabiliyordu. Profesörde henüz gelmemişti. Sessizce kafasını kaldırmadan oturmaya devam etti. Aklı hala rüyasındaydı. O sırada hızla çarpan kapı ve öğrencilerden yükselen uğultu ile kafasını kaldırdı. Sınıf pencerelerin ve kapının kendi kendine kapanmasıyla biraz karanlıklaşmış gibiydi. Herkes kimin kapattığını merak ediyor gibiydi. Bu derece şaşkınlığa bir anlam veremiyordu Lisa. Canı oyun oynamak isteyen bütün öğrenciler bunu çok rahat yapabilirdi. Umursamadan gözlerini tekrar kitaba çevirdi. O sırada duyduğu sinir bozucu kahkahalar az önceki düşüncelerini bir nebze daha doğrular gibiydi. Zaten bozuk olan sinirleri biraz daha bozulmuş bir şekilde sesleri kimin çıkardığını bulmaya çalıştı. O sırada profesörün ortaya çıkması herkes kadar Lisa'yıda şaşırtmıştı. Tüm bunları yapan ve bu sesleri çıkartan bir profesör müydü yani? Hem de iksir profesörü. Lisa şaşkın şaşkın profesöre bakıyordu. Şimdiye kadar gördüğü tüm İksir profesörleri son derece soğuk ve ciddi kişilerdi. Buna en iyi örnekte geçen seneye kadar derslerine giren ve geçen dönemin sonunda bir ölüm yiyen olduğu anlaşılıp azkabana hapsedilen Profesör Malfoy örnek gösterilebilirdi. Profesörün konuşmaya başlamasıyla kendini toplamaya çalıştı ve zorlada olsa kendini dere vermeye uğraşıyordu. Profesör önce kısa bir şekilde kendini tanıttı ve ders işleyişi hakkında birkaç bilgi verdi. Ardından her yani gelen profesörün yaptığı gibi öğrencilerin kendilerini tanıtmasını istemişti. İlk sıraları dolduran 1. sınıflar hemen atılmışlardı. Sınıfın son derece kalabalık olduğu ve en arkada sırada oturduğu düşünülürse kendisine sıra gelmesi uzun zaman alacaktı. Sessizce öğrencileri dinlemeye çalıştı ancak gördüğü rüya hala kafasını karıştırmakla meşguldü ve bundan son derece rahatsızdı. Tek tek kalkan öğrencileri dinlemeye devam etti...
Nihayet sıra Lisa'ya gelmişti. Sakin bir şekilde doğruldu. "Lisa Gaunt! Ravenclaw son sınıftayım..." Hızla yerine oturdu. Konuşmasını gereğinden fazla kısa kesmişti. Fakat kendinden sonraki öğrencilerinde aynı yolu izlediği düşünülürse pek göze çarpacak bir şey değildi. Lisa'dan sonra birkaç öğrenci daha konuştuktan sonra zil çalmıştı. Öğrenciler zili duyar duymaz kapıya hücum etmişlerdi. Lisa yerinden kalkmadı. Nasıl olsa bir sonraki derste iksirdi. Biraz burada oturmak ona daha iyi gelecekti. Kendisi gibi düşünen tek kişi profesördü. Oda masasında oturup kitap okumaya başlamıştı. Lisa'da önündeki iksir kitabını araladı ve bir şey anlamayacağını bilmesine rağmen okumaya başladı...
2. Ders
Yaklaşık 15 dakika geçmişti. 2. dersin başlangıcını duyuran zil sesi öğrencilerin tekrar dersliği doldurmasına neden olmuştu. Zil sesiyle Lisa’da kafasını kitaptan kaldırmıştı. Sınıf biraz daha aydınlanmış gibiydi. Profesör de kitap okumayı bir kenara bırakmış nihayet dersliği doldurmayı başaran öğrencilere dönmüştü. Herkesin hazır olduğuna emin olunca dersi başlattı. Profesörün sözlerinden artık tanışma faslının tam olarak geride kaldığını anlamıştı Lisa. Her ne kadar profesör dersi eğlence olarak ifade etse de. Aslında haksızda sayılmazdı. Lisa’da iksir yapmaktan hep zevk almıştı. Kendini rahatlamış hissederdi hep. Gözlerini profesörün yaptığı büyü sayesinde ayaklanan masaya çevirdi. Tabi bu sırada şaşkınlık nidaları çıkaran 1. sınıfları da göz ardı edemiyordu. Bu onun daha önceden birçok kez gördüğü ve yaptığı bir şeydi. Tabi ilk sınıflar bunu ilk kez görüyorlardı. Masa dersliğin ortasına gelince durmuştu. Bu kez bakışlarını profesöre çevirdi. Profesör konu hakkında bilgi vermeye başlamıştı. Basit bir iksir yapacaklardı. Lisa daha önceden bu büyüyü yapmamıştı fakat yapılırken izlediğini anımsıyordu. Sessizce profesörün konuşmasını bitirmesini bekledi ve ardından profesörün tahtaya yazmış olduğu malzemelere göz gezdirdi. Ardından malzeme dolabından gerekenleri alıp hızlıca yerine oturdu. Kazanını çoktan hazırlamıştı. Malzemeleri yanına yerleştirerek tekrar konuşmaya başlayan profesöre döndü. Profesör bilmeyenler için iksiri kendisinin de yapacağını söylüyordu. Lisa iksiri tek başına yapabileceğine emindi. Eldivenlerini eline geçirdi ve derin bir nefes alıp iksire yoğunlaşmaya çalıştı.“Hadi bakalım! Eğer bu da o aptal rüyayı unutmanı sağlamazsa başka hiçbir şey işe yaramaz…” Kısık bir sesle konuşmuştu. Etrafındakilerin kendisini duymadığına emin olduktan sonra iksiri hazırlamaya başladı. Bildiği yollardan malzemeleri koymaya başlarken bir kulağı hala profesördeydi. Yanlış bir şey yapmak istemiyordu ve profesörün uyarılarına dikkat etmeye çalışıyordu. Önce yılan dilini profesöründe söylediği gibi bıçağın sapıyla ezmeye başladı. Biraz sinirli olduğu için olsa gerek bıçağın sapını sert sert vuruyordu. Çok geçmeden iyice ezilmişti yılan dili. Yavaşça kazanın içinde ısınmaya başlayan suya attı. Ardından sıra sümüklü böceklere gelmişti. Profesör onları biraz ezmelerini istiyordu. Birçok öğrenci gibi bu Lisa’ya da iğrenç gelmişti. Ancak o her şeye rağmen iksiri seviyordu ve bunlara alışmıştı. Diğerlerinin aksine hiç sesini çıkarmadan gerekeni yaptı ve sümüklü böcekleri hafifçe ezerek kazana attı. Bu arada her 3 dakikada bir kazanını karıştırmayı unutmuyordu. Profesör yine o neşeli sesiyle konuşmaya başlamıştı. Bu kez iksirin sonuna yaklaştıklarını sevinçle duyuruyordu. Lisa karıştırmasını bitirdikten sonra geriye kalan malzemelere göz gezdirdi. Gerçekten az kalmıştı. Sakin bir şekilde ısırgan otu yapraklarını eline aldı ve saplarından ayırmaya başladı. Bu sırada profesörde bunu diğer öğrencilere söylüyordu. Basit bir işlem olduğu için çok çabuk bitirmişti. Saplarından ayrılmış kuru yaprakları ovarak kazana attı. Uzun kepçeyi eliyle kavradı iksiri karıştırmaya başladı. Sıvı yeşilimsi garip bir renk almıştı ve karıştırmak biraz daha zorlaşmıştı. Profesör iksirin son durumunun nasıl olması gerektiğini açıklıyordu. Profesörün tarifine göre Lisa şimdilik doğru gidiyordu. Belirsiz bir tebessüm yerleştirdi yüzüne ve geriye kalan son malzeme olan kirpi dikenlerine dikti gözlerini. Onları kazanı ateşten indirdikten sonra atacağını biliyordu. Bilmeyenlerde profesörün uyarısıyla öğrenmişlerdi. Dikkatli olmaya çalışarak kazanı ağır ağır ateşin üzerinden indirdi. Peşi sıra hızla cüppesinin cebinden çıkardığı asasını ateşe yöneltti ve fısıltıyla bir şeyler söyleyerek ateşi söndürdü. Sonra birkaç kirpi dikenini kavradı ve kazanın içindeki yeşil sıvıya bıraktı. Ardından son kez iksiri karıştırdı. İşte hazırdı! Ne derece başarılı olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu. Fakat kendini rahatlamış hissediyordu. Aslında başarılı olup olmadığını da pek umursadığı söylenemezdi. Bakışlarını profesöre çevirdi.
“Şimdi size bu derste sizin için belki de en önemli şeyi söyleyeceğim. Beni dikkatle dinleyin” bu sözler Lisa’yı meraklandırmıştı. Diğer öğrencilerinde meraklandığı sınıftaki sessizlikten belli oluyordu. “Dersimiz sona erdi. Çıkabilirsiniz. Küçük bir örneği isminizi yapıştırıp masama bırakmayı unutmayın. ” Profesör gülmeye başlamıştı. Lisa en az diğerleri kadar şaşkındı. Merakla beklediği şey bu muydu yani? Şaşkınlığını gizleme gereği duymadan küçük iksir şişesini eline aldı ve hazırladığı iksirden biraz içine doldurdu. Bu sırada üzerine adını yazmayı da unutmadı. Daha sonra şişeyi profesörün masasına bıraktı ve önünden geçerken profesöre garip bakışlar atmayı da ihmal etmedi. Bu kadar neşeli kişileri bir türlü sevememişti ve profesörde ona biraz garip gelmişti. Özellikle en sevdiği derse giriyor olması iyiden iyiye moralini bozmuştu. Hızlı bir şekilde eşyalarını topladı ve ardından dersliği geride bırakarak iksir zindanlarının karanlığında gözden kayboldu…