Adı & Soyadı ~ Isis Lillian Wanders
Fiziksel Özellikleri ~ Açık kahverengi , dalgalı saçlar; lacivert gözler. Gerçekten masum bir görünüşü vardır.
Kişisel Özellikleri [En az 3 satır] ~ Her zaman göz önünde olmayı seven bir kız olduğu için atılımcı bir yapısı vardır. İnsanlar ile kurduğu ilişkiler genellikle sahtedir, onun beyninde yatan gerçek düşünceleri öğrenmek neredeyse imkansızdır.Her zaman hazır cevaptır neredeyse her konuda bir fikre sahiptir. Ailenin diğer üyeleri gibi her zaman neşeli görürsünüz onun. Müziği Kolay kolay kimseyi sevmez, herkese ısınamaz. Ama herkesle arkadaşlık kurar içinde yatan farklı düşüncelere rağmen. En nefret ettiklerine gülücükler atıp arkasından dolaplar çevirir.Müzik hayatının odak noktası haline getirmiş bir kızdır. Büyüleyici bir sese sahiptir, şarkı söylemeyi çok sever. Bazen yalnız kalmayı sever ama genelde kalabalık ortamlarda vakit geçirir.
Ailesi / Geçmişi [İsteğe Bağlı] ~
Örnek Rp [Yazılmadığı Taktirde Başvurunuz Değerlendirilmeyecektir.] ~
Yağmurun sesine karışan iniltileri duyabiliyordu. Yalvarışlarını , yine o yalan sözlerini… Bir kez daha izin vermeyecekti ama veremezdi. Sevginin kurbanı olmayacaktı bir daha, asla! Kim bilir kaç kez dinlemişti gözyaşları içinde aynı içi boş lafları. Hak edemeyeceği kadar darbe yemişti. Şimdi intikam sırasıydı. Şimdi hamle sırası ondaydı. Oyunu kazanmak, zorundaydı. Başka hiçbir seçenek yoktu zihninde. Kaybetmek gibi bir şey yoktu bu defa. Düşünceleri beyninin içinde döndükçe kendine güveni artıyordu. Yağmurla birlikte adımlarını hızlandırdı. Bu yol hiç bu kadar uzun gelmemişti ona. Sanki bitmeyecek gibi... Isis içindeki saçma korkularını bastırdı. Gözyaşları ne korkudan, ne acıdan akıyordu. Kendisi için, bunu yapmak zorunda olduğu için. Elini cebine götürüp yapacağı şeyden daha emin oldu. Düşündükçe gözyaşları akıyordu, ağladıkça hızlanıyordu. Bir an önce olup bitmeliydi. Tek kelime bile söylememesini istiyordu.
Yağmurdan ve ağlamaktan göz kalemi iyice akmış ve yüzünde siyah bir leke oluşturmuştu. Başında şapkası saçlarının büyük bir kısmının ıslanmasını engelliyordu ama gözünün önüne düşen teller ıslanıp alnına yapışmıştı. Nasıl göründüğünü ilk kez umursamıyordu. O an güzel olması kimin işine yarardı. Yalnızca güçlü olmalıydı. Aklındakileri gerçeğe yansıtmayı başarabilecek kadar güçlü. Sonunda patika bitmişti. Ulu ağaçlarla dolu ormana girdi. Geldiği yolun yarısı kadar daha yürümesi gerekiyordu. Ama buna değecekti. “ Sonunda bitiyor.” Şapkasını başından çıkardı. Ağaçların sıklığından yağmur damlaları buraya ulaşamıyordu.
Isis onu nerede bulacağını çok iyi biliyordu. Aradan ne kadar zaman geçse de onun alışkanlıklarından vazgeçmeyeceğini biliyordu. 300 yıl böyle yaşamışsa şimdi de bildiği yerde olmalıydı. Yaklaştıkça kalp atışları hızlanıyordu. Gözyaşları sonunda durmuştu ama kendisini zorlukla zaptediyordu. Adımları yavaşlamıştı. Yürüyebilecek güçte bile hissedemiyordu. Sonunda kendisini yere attı ve bir ağaca yaslandı. Gözyaşları özgür kaldı. Kendine güvenen Isis’e ne olmuştu? Her şeyi yapmaya hazır cesur kraliçeye ne olmuştu? “ Yapamam!” Bunu nasıl söylerdi! Buraya kadar gelmişken nasıl vazgeçmeyi düşünebilirdi? Kendisini toplaması gerekiyordu. Bir süre orada oturdu. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu ama sonunda ayağa kalkmayı başardı. Yağmur durmuştu. Sadece ayaklarının altında ezilen yaprakların çıtırtılarını duyuyordu. Sonunda onu gördü. Jalen… O nasıl olup ta kalbinin çarpmaya devam ettiğini bilmiyordu. Sonsuzluk gibi uzuyordu sanki zaman. Sonra vampirin söylediği şarkıyı duydu.
“ I hate everything about you {Senin hakkında ki her şeyden nefret ediyorum}
Why do i love you {Seni neden seviyorum ki}
You hate everything about me {Benim hakkımdaki her şeyden nefret ediyorsun.}
Why do you love me{Beni neden seviyorsun ki} ”
“ Öyle olduğunu mu sanıyorsun , Jalen? ”
Vampirin onun gelmesini beklemediği açıktı. Isis gözlerinin içine bakıyordu. Kararlı ama ne istediği bilinmez… Jalen onun üzerine atılmayı düşündü ama sonra vazgeçti. Kim bilir yine ne istiyordu. Isis onun için kullanılması ve sonra bir kenara fırlatılması gereken bir yaratıktı. Kendini beğenmiş bir kraliçe. Her şeyi bildiğini sanan bir aptal. Ama şimdi öyleymiş gibi davranamazdı. Yine rol yapması gerekiyorsa yapacaktı Jalen. Isis onun düşüncelerini okur gibi bakıyordu gözlerine. Aslında bir bakıma öyle de sayılırdı. Jalen’ın Isis hakkında bilmediği şeyler vardı. Isis vampirin yine yalan söylemeye hazırladığının farkındaydı. Biraz önce olanların aksine kendisine güveni kat kat fazla yerine gelmişti. Yaptıklarından sonra pişmanlık duymayacaktı, biliyordu. Gülümsedi.
“ Isis… Beni affedeceğini biliyordum. ”
Jalen gerçekten kendisini zeki falan mı zannediyordu acaba. Isis eskisi gibi olsa onun bu saflık akan sesinden etkileneceği şüphesizdi. Buraya ilk geldiğinde olduğu gibi… “ Hata yapmamalıydın, Jalen. Seni affedeceğimi gerçekten düşündüğüne inanamıyorum. Seni bilmiyorum , değil mi? Senin kim olduğunu çok iyi biliyorum. ” Jalen’ın şaşkın bakışları onu tatmin etmişti. Bu kez şaşırma sırası ondaydı. Isis’e ihanet ettiğinde hayatının hatasını yapmıştı. İntikam hevesinin kanında dolaştığını hissedebiliyordu Isis. Bu son olacaktı.
Isis vampire yaklaştı. Ondan korkmuyordu. İlk kez öğrendiğinde belki de buraya kadarmış diye düşünmüştü. Ama Jalen ona zarar vermemişti. Neden ? Çünkü Jalen’ın ona ihtiyacı vardı. Isis onun isteklerini yerine getiriyordu. Isis onun beklentilerini karşılıyordu. Neden ona zarar verecekti ki. Eğer Isis’i öldürse onun her istediğini yapacak kimi bulacaktı. Ya da onu bir vampir yapsaydı. O zaman Isis onun gibi acımasız bir yaratığa dönüşecekti ve yine gidecekti. Ve Isis her şeyi onu sevdiği için yaptığını sanmıştı. Ve sonunda gerçeği fark etmişti. Şimdi intikam zamanıydı. “ Ne istiyorsun? ” Jalen’ın sesi bu kez sevgiden de masumiyetten de yoksun öldürücü çıkmıştı. Ama Isis aldırmıyordu. İşini bitirecekti ve gidecekti. Sonsuza dek ondan kurtulacaktı. Yoksa bu onun sonu olacaktı. Elini cebine götürdü ve Jalen’a daha da yaklaştı. “ Elveda sevgilim. ” Isis’in dudaklarında bir tebessüm belirdi ve kazığı vampirin kalbine sapladı. Ne olduğunu anlayamadan sonu gelmişti. Beklemediği bir son. Ve bedeni yok olurken yağmur tekrar başlamıştı. Ama Isis ağlamıyordu.