Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Profesör Alımları ~

Aşağa gitmek 
+9
Ianthe Louramo
Kevin Geswald
Eragon James Black
Lionel Morhange
Isabel Loisa Mythique
Larissa Amiens
Valeria Delia Silver
Carmina Loretta Valantina
Craig Justin Archman
13 posters
YazarMesaj
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimePtsi Ocak 12, 2009 5:49 pm

Profesörler ~

Karanlık Sanatlara Karşı Savunma + Ianthe Louramo
Bitkibilim + Duffy Christie Fabiano
Sihirli Yaratıkların Bakımı + Kevin Isaac Geswald
Uçuş + Christabella Samael
Astronomi + Gautier Matías
Kehanet + Lionel Morhange
Tılsım/Muska + Larissa Amiens
Biçim Değiştirme + Haylie K. Queen
Sihir Tarihi + Valeria Delia Silver
İksir + Carmina Loretta Valantin

Bina Sorumluları ~


Slytherin + Carmina Loretta Valantina
Ravenclaw + Valeria Delia Silver
Gryffindor + Duffy Christie Fabiano
Hufflepuff + Haylie K. Queen

Profesör Olmak İsteyen Arkadaşlar Aşağıda ki forumu doldurarak başlığa bırakmaları gerekiyor.

Ad:
Soyad:
Yaş:
Hangi Profesörlük?:
Örnek Rp:


En son Eragon James Black tarafından C.tesi Ocak 24, 2009 6:16 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 8 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmina Loretta Valantina
İksir Profesörü & Ravenclaw Bina Sorumlusu
İksir Profesörü & Ravenclaw Bina Sorumlusu
Carmina Loretta Valantina


Kadın Mesaj Sayısı : 100
Asa : Karanlığın Asaleti
Evcil Hayvanı : Evcil Hayvanlardan Hoşlanmaz.
Rp Sevgilisi : Tek bir kişiye bağlı kalamaz
Kayıt tarihi : 12/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimePtsi Ocak 12, 2009 9:30 pm

Ad: Carmina Loretta
Soyad: Valantina
Yaş: 19 buçuk xD
Hangi Profesörlük?:İksir

Ayrıca Slyrtherin bina sorumlusu olmak istiyorum.


Örnek Rp: Sabahın ilk ışıklarında çoktan hazırlanmaya başlamıştı bile genç profesör. Bugün ilk gündü. Haliyle çok bakımlı ve düzgün olmalıydı. Yıllarca okuduğu okulda şimdi öğretmen mi olmuştu..? Oldukça heyecan vericiydi gerçekten.
Yıllarca oturduğu sıralarda şimdi başkası mı oturacaktı..?
Gerçekten tuhaf bir duyguydu. Elbise dolabını açtığında hangisini giyeceğine karar verememişti. Çok spor olmak istemiyordu.. Ancak fazla çarpıcı olmak da ilk günden kötü bir izlenim bırakabilirdi. Siyah pantolonun en doğru seçim olacağında karar kılmıştı. Üzerine ise hafif salaş, kolları uzun, küçük taş düğmelerle süslü koyu sarı bir bluz giymişti. Evet oldukça uyumluydu. Hem de şık. Aynanın karşısına geçtiğinde kızıl saçları alev alev parlıyordu. Hele de sarı giyince daha da bir ortaya çıkmıştı güzel saçları. Açık bırakacaktı saçlarını. Dümdüz salınırken kendini daha rahat hissedecekti belki de. Ayna da kendine son bir kez gülümsedi. Evet evet. Hazırdı. Artık ayakkabılarını giyip sınıfına gönül rahatlığıyla gidebilirdi. Ayakkabı dolabını açtığında hangi rengi seçeceğine karar veremiyordu. Hafif topuklu önü kapalı parlak siya ayakkabılarını giydi. Oldukça uyumluydu şimdi. Masasının üzerinde duran asasını aldı ve cüppesini üzerine geçirerek odadan dışarı çıktı. Birşey unutmamayı umuyordu. İlk günden pek hoş bir şey olmazdı.. Koridorlar henüz bomboştu. Herkes ilk günün heyecanıyla hazırlanıyordu belli ki. Boş koridorlarda yürürken çıkan ayakkabısının topuğunun sesleri yankılanıyordu. Sadece bu sinir bozucu ses. O an ortak salonlardan dışarı çıkmakta olan öğrencileri gördü. Gözü her zamanki gibi gryffindor öğrencilerine takıldı. Onlara bakıyordu. Hafif bir biçimde başını iki yana salladı.

''Bakalım bu yıl neler göreceğiz.. diye mırıldandı sessizce. Kafasını tekrar yürüdüğü yola çevirdi ve hiçbirşey olmamış gibi yüzündeki gülümsemeyi bozmadan yürümeye devam etti... Derin bir nefes aldı. Burayı seviyordu. Burada olmayı. Herkesten farklı yeni taktikler uygulayacaktı dersinde. Kehaneti en eğlenceli, en güzel biçimde anlatacaktı küçük bücürlere. Onu seveceklerdi.. En azından kendini sevdirecekti. Asla gösteriş budalası, gözü her zaman yükseklerde olan o profesörler gibi davranmayacaktı bücürlere. Her zaman içten pazarlıklı yürütecekti işlerini. Bu durumda da sorun çıkmayacaktı tabii. Kuleye yaklaşmıştı. Her yere öğrencilerin sesleri yayılmıştı. Uzun bir yaz tatilinden sonra elbette konuşacak çok şeyleri vardı. O an kendisine yaklaşmakta olan bir yedinci sınıf öğrencisini gördü. Bu kız Slytherindeydi. Oldum olası zekasını beğenirdi bu kızın. Fazla hırslı olduğunu düşüse de öğrencileri arasında ayrıl yapamazdı. Zaten arkadaşı da denilebilirdi bu kıza. Kendisine doğru gülümseyerek yaklaşan kıza doğru yürüdü. Merhaba diyecekti ona. Yüzüne ciddi olmayan ama hafif esmalı bir gülümseme yakıştırarak kıza baktı.

'' Merhaba Swéslié. Şey.. Yani Profesör. Yani işte.. Nasılsın?
diyebildi kız sadece ıkınırcasına. O an Swéslié gülmemek için kendisi zor tuttu. Zaten bu durumda gülmek o kızın küçük düşmesi anlamına gelebilirdi. Uzun sarı saçlarını at kuyruğu yapmış, kahküllerini yeni kestirdiği belli olan ve sıra sıra alnına düşen bu kız oldukça sevimli görünüyordu ki buna aldanmak aptallık olurdu. Cüppesinin yeni olduğu belliydi. Slytherin arması ben buradayım gibi haykırıyordu resmen. İri ela gözleri ve ince kahverengi kaşlarıyla ise örnek bir öğrenciyi andırıyordu bu acemi cadı! Dizinin altında olan beyaz çorapları ve rugan siyah ince topuklu ayakkabıları ise oldukça farklı bir hava katmıştı...

''Merhaba Eléonara. İyiyim teşekür ederim. Umarım tatilin güzel geçmiştir. Geçen yıl oldukça çalıştın.
Slytherin'in kaderi senin ellerindeydi. Tebrik ederim. Küçük bir altıncı sınıf olmana rağmen bizim gibi yedinci sınıflardan daha çok emek harcamıştın. Ne de olsa Slytherin için öyle değil mi?

dedi mavi gözlerini kıza hancer gibi sokmak istercesine. Kız ne diyecekti acaba. Yutkundu. Bu durum Swéslié'nin hoşuna gitmişti. Bu yıl uğracaktı Eléonora ile. Kız da bunu anlamış olmalıydı ki tedirgin bir şekilde şu sözleri söyledi Swéslié ye.

''Ahh yoo. Bence sen yani siz daha da emek harcamıştınız. Benim ki sadece bir şanstı. Tatilim de oldukça iyiydi. Bende teşekür ederim. Şey sanırım gitsem iyi olacak. Biçim değiştirmeye geç kalıyorum da. Özür dilerim.. Derste görüşmek üzere, iyi günler'' dedive hızlı adımlarla oradan uzaklaştı bücür. Belli ki korkmuştu Swéslié den. O an saatine baktı. Dersinin başlamasına beş- altı dakikadan az süre kalmıştı. Bu demek oluyordu ki adımlarıı hızlandırmalıydı. Sonunda gelmişti kuleye. Sınıfın kapısını açtığında içerisi toz dıman birbirine girmiş gibiydi. Asasını cebinden çıkardı ve bir iki hareketle etrafı pırıl pırıl yaptı. Şimdi güzel olmuştu. Herkesin nereye oturacağı belliydi. Ayağa kalkarak grup grup oluşturacaktı yerleri. Sol üst yuvarlak masaya slytherin 2. sınıflar oturacak onların yanındaki yere ise ravenclaw 2. sınıflar.
Birinci sınıfları önde görmek istiyordu. Sağ üst masaya ise gryfifndor ve Hufflepuf 2. sınıfları koymuştu bile. Ön masayı dha büyük tutacaktı. Birinci sınıflar ayrıcalığı hak ediyordu.. En azından şimdilik. Ortak dersleri oldum olası çok severdi zaten. Herkes bir aradayken daha eğlenceli geçiyordu ona göre. O an camın kenarına yaklaştı. kulelerin üzerinde salınan bayraklara bakıyordu. Hepsi birşeyi temsil ediyordu.. Birer düşünceyi, birer görevi ya da birer takımı. En asili hangisiydi.. Yoo yoo şu an bunları düşünmemeliydi. Hele ki geçen yıl yaşanan kötü olaylardan sonra.. Bir ölüm.. Hemde slytherin.. Hemde bir sınıf arkadaşı. Esrarengiz ölümle sarsılan bu okul.. Bir anda irkildi Swéslié. Yine beynini kontrol ediyordu o lanet! Zihninde yaşadığı geçmiş olaylar, geleceğe dair umutlar.. Hepsini teker teker. Cam kenarından ayrıldı. Kürsününe oturdu. Öğrencilerin kapı kenarındaki sesleri duyuluyordu. Şimdi içeri gireceklerdi. O an kapı yavaçca açıldı. Bir posta Slytherin gelmişti bile. Eliyle oturacakları yeri işaret etti. Zaten masanın üzerindeki işaret niyetine olan kartlardan belli oluyordu. Öğrenciler Swéslié ye bakarak işaret edilen yere doğru ilerlediler.. Daha sonra Gryifndorlar.. Ravenclawlar.. Ve Hufflepuflar. Herkes yerleşmişti. Tam istediği gibiydi düzen. Kürsüsünden kalkarak tahtanın önüne geldi. Tahtayı ters çevirdi ve asasını sallayarak şunları yazdı;

'' Swéslié Roxiés Waxcsy ~ Kehanet proföesörü,

daha sonra öğrencilerine döndü. Hepsi küçük birer budala gibiydiler. Zaten küçükleri genelde böyle adlandırdı Swéslié. Yüzüne o sevimli gülümsemesini takınrarak şu sözleri söyledi küçük öğrencilerine..

''Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Sizleri dersimde görmekten mutluyum. Umarım güzel bir yıl geçireceğiz. Ben sizleri, sizler de beni seveceksiniz. Ötesi zaten bariz. küçük bir imalı öksürüken sonra sözlerine devam etti.
''Aranızdan bazıları beni tanıyor. Bir yıl boyuncva aynı ortak salonu, aynı yatakhaneyi paylaştık. İkinci sınıflara sözüm.
Evet her sınıfta olduğu gibi benimde bazı kurallarım olacak tabii. Ama sizleri zorlayacağını sanmıyorum ki zorlarsa da uymak için çaba sarfedeceğinizi umuyorum.
dedi ve tahtaya bir adım daha yaklaşarak asasını bir kaç kez salladı. Yazıları tahta da beliriyordu.

* Ödevler zamanında gelecek, mazeretiniz varsa haberim olacak.
* Derste melez - safkan tartışmaları istemiyorum. Bunu dersten sonraya bırakın.
* Asla derslere geç gelmeyekcesiniz ki gelirseniz önemli bir nedeni olmalı. Olmassa ceza taktiği uygulamam daha farklı yöntemler.. Zamanla öğreneceksiniz.
* Dersle ilgili problemlerinizi aranızda dedikodu yaparak değil bana iletmeniz tercihimdir.
* Asla şikayet sevmem. Sorununuzu kendiniz halledin.
* Derste biçim değiştirme, iksir vb. ödev yapanı yakalarsam biçimini ben hallederim.
* Zaman zaman grup ödevleri vereceğim. Beraber yapacaksınız. Ve Hepiniz birbirinizden sorumlusunuz. Bu durum farklı binaların bir arada ödev yapması da olabilir.
* Ödev kopyası görürsem sizinde kopyanızı yaparım!
* Asla büyüklerine saygısızlık etmeyeceksiniz ve onları örnek alacaksınız.
* Derste şiddet sevmem ancak ithaat eğitimi hoşuma gider.
* Gözüme girmek için fazla kasıntı davranmanız ve her anlattığımın içine dalmanız sizin için iyi olmaz.
* Derste parmak kaldırtmam, GENELDE ben istediğimi kaldırırm.
* Sizleri istediğim gibi oturtturacağım.
* Dönem sonuna kadar en başarılı öğrenciyi seçeceğim ve ödül vereceğim. [ Rp Out: Akıcı rp, derse katılım, ödev teslim, ödev içeriği vs.. Rp İn:]
*Anlaymadığınız birşey olursa ders ortasında değl dersten sonra yanıma gelip sormanız tercihmdir.
* Gereksiz yere söz alan öğrencileri istemem!


Tam olarak böyle yazıyordu. Öğrencilerin ilginç bakışları arasından süzülerek kürsüsüne ilerledi tekrar. Daha sonra saatine baktı. Dersin bitmesine az süre kalmıştı. Öğrencilerine dönerek şu sözleri söyledi.

''İlk günden ödev vermeyeceğim ancak sizden bir isteğim olacak. Lütfen bir daha ki derse kadar kendinizi tanıtan, ders hakkındaki düşüncelerinizi anlatan ve kurallarımı nasıl bulduğunuza dair bir metin yazın. Ancak lütfen dürüst olun. Olmadığınızı anlamak emin olun çok zor olmayacaktır. Neyse.. Bir sorununuz olursa lütfen benimle paylaşın. Özel olarak ilgilenceğim.
Şimdilik bu kadar..
Dersin bitmesine on dakika var. Bugün benden size izin. Çıkabilirsiniz. Fazla ses yapmadan tabii.
İstediklierimi bir daha ki derse kadar lütfen yapmış olun. Yapmazsanız neler olacağını da göreceksiniz. Evet iyi günler!


dedi ve öğrencilerden önce sınıftan çıkarak koridorda yürümeye başladı. Oldukça iyi geçmişti. En azından gözleri biraz korkmuştu veletlerin. İsteklerini yapacaklarından emindi. Bir dahaki dersi merakla bekliyordu. Adımlarını hızlandırarak odasını doğru ilerlemeye başladı. Bir sonraki, büyük sınıfların dersi için birşeyler hazırlayacaktı. Acaba sürprizi karşısında ne yapacaklardı!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeSalı Ocak 13, 2009 5:49 pm

Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valeria Delia Silver
Sihir Tarihi Profesörü
Sihir Tarihi Profesörü
Valeria Delia Silver


Kadın Mesaj Sayısı : 92
Yaş : 29
Asa : 12 inç - Badem - Kimera Tüyü - Esnemez
Evcil Hayvanı : Went adında bir Labrador
Rp Sevgilisi : Ludwynn Johan Jagger
Kayıt tarihi : 14/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 3:01 pm

Ad: Valeria Delia
Soyad: Silver
Yaş: 23
Hangi Profesörlük?: Sihir Tarihi / Ravenclaw Bina Sorumlusu
Örnek Rp: Gönderildi! [Pis yalancı ben! Efe ben Deniz xD]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sectumsempra.ultimaterpg.org/lejantlar-f14/valeria-delia-
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 4:55 pm

Tamamdır Shocked
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Larissa Amiens
Tılsım/Muska Profesörü
Tılsım/Muska Profesörü
Larissa Amiens


Mesaj Sayısı : 29
Kayıt tarihi : 14/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 5:32 pm

Ad: Larissa
Soyad: Amiens
Yaş: 20
Hangi Profesörlük?: Tılsım / Muska
Örnek Rp:

Soğuk bir gündü. Sonbaharın son demleri yaşanıyordu, belliydi. Etrafta göz yorucu bir loşluk ve insanın ruhuna çöken bir sessizlik vardı. O sert mevsimin sert rüzgârları başka ülkelere doğru eserken Londra'da tatsız bir durgunluk vardı. Ara sıra toprağın kuruluğunu alan yağmurlar dışında herhangi bir yağış da söz konusu değildi. Bazıları sefil batıl inançlarıyla bu durgunluğun soyut fırtınalardan ileri geldiğini anlatıp duruyordu. Yine aynı durgunluk ileride daha büyük fırtınalara sebep olacaktı güya.. Oysa Die son günlerde geleceğe dair bir kaos görmemişti. Çoğu kahinin aksine o, olayları net görebiliyordu. İstediği zaman, istediği şekilde.. İri gözlerindeki mavi parıltı etraftaki sıradanlığı bozan bir güç gibi ışık saçıyordu. Kollarını birbirine bağlamış, omuzlarından büyükannesinin ona noelde armağan ettiği şal ile pencereden dışarıya bakıyordu. Görmek istediği şımaran, şakalaşan ya da ders çalışan çocuklar değildi. Sadece çoğu insanın fark edemediği değişime şahit olmak istiyordu. Belki birden bu kadar nefret dolu olmasının açıklamasını görebilirdi. Kısa bir süre daha bakındı ve saçmaladığını düşünerek pencereye sırtını döndü.

Yatağın baş tarafının dayandığı duvara asılı saat rahatsız edici biçimde ses çıkarırken o sefil dersliğe gitmesi gerektiğinin haberini veriyordu. Die küçük elini alnında gezdirdi ve omuzlarını geriye doğru ittirip şalın yere düşmesini sağladı. Endişelenicek birşey yoktu, hazırdı. Aslına bakılırsa o her zaman birşeylere hazır olurdu. Belki bu Lurtgard'da aldığı sıkı eğitimden ileri geliyordu.. Orada geçirdiği gnler hayatının en mükemmel yıllarıydı. Tereddütsüz bir biçimde o yıllara geri dönmek için elinden geleni yapabilirdi. Her ne olursa olsun orada özgür olurdunuz. Sorumluluklarınız vardı ve yerine getirdiğinizde ödülünüz istediğinizden de büyük olurdu. Mutlu olabilmeyi yalnızca orada becermişti. Hogwarts'ın kalın duvarlarının içindeki o iç karartıcı hava orada yoktu. Ya da belki Die burayı hiç bir zaman sevmediği için böyle düşünüyordu.

Elini alnından çekti ve saçlarını kulaklarının arkasına attı. İnce belini saran, dizlerinin biraz altında biten bir elbise giymişti. Hiçbir deseni olmadığı gibi hiç bir özelliği de yoktu. Elbisenin kolları dirsekleri hizzasında bitiyordu. Yalnızca siyahlığını yok etmek adına yakasına takılan broş tarafından hoş görünüyordu. Normalde orta çağdan kalma korseli elbiseler ilgisini çekiyordu. Ancak son zamanlarda güçsüz düşen ve giderek incelen bedeni artık onların içinde eskisi kadar gösterişli durmuyordu. Üzerine yapışan sıradanlığı yok etmek için sandalyesinin arkasına aştığı cüppeyi giydi. Aynada kendine baktığında aslında pek de bir işe yaramadığını gördü. Cüppe koyu gri renkliydi ve yakaları ile düğme yerlerinde siyah şeritler vardı. Yinede grinin bile birşeyler katabileceğini düşünerek kapıya yöneldi. Pirinç tokmağı çevirdi,dışarı çıktı ve kapıyı arkasından kapattı.

Yolda ona selam veren kimse olmadı. Zaten henüz yeni kehanet profesörü dışında bir isme layık görülmemişti. Kuleye ulaşmak için adımlarını hızlandırırken bu iğrenç yeri kaç defa çıktığını ve bunu daha ne kadar süreceğini düşünüyordu. Çocukken Bayan Trelawney'in saçmalıklarını dinlemek için buraya geldiğine inanamıyordu. Zayıf bir kadındı. Büyük gözlükleri gözlerini olduğundan bir kaç kat daha büyük gösterirdi. ŞAlı sayısız yamayla ve tülle doluydu. Boynundan sarkan kolyelerin boncuk sayılarını tahmin etmek olanaksızdı. Parmaklarından çıkarmağı yüzüklerini taşımakta zorlandığını düşünürdü Die. Gereksiz bir konu üzerinde fazla zamanharcadığını düşünerek sonunda ulaştığı sınıftan içeri girdi. İçerideki tenhalık canını sıkmamıştı. Bunu umursamıyordu bile.. İçerideki öğrencilere tepen baktı ve minderlere oturmalarını işaret etti. Şöminenin yanındaki koltuğuna yerleşirken sınıfın eskisi gibi kokmadığını düşünüyordu.

'Gazelle.. Bana böyle hitap etmenizi istiyorum. Herhangi bir Bayan ekine gerek yok ve ismimi bilmeniz de size görücülük yetisi kazandırmayacak. Aranızda birazcık olsun bu yeteneğe sahip olanlar her ders çıkışınca daha da ilerler haberiniz olsun. Diğerleri ise boş hayallere kapılmasın ve bu dersten sonra bir daha içeri adım atmasınlar.' dedi ve yutkundu. Gazelle demelerine biraz önce karar vermişti. Bayan Schwanhild ya da Profesör Dietricha fazla uzun ve çirkin tabirlerdi. En güzeli buydu..

Sınıftakilerin sessizliğine hayran kalmış bir biçimde bakınıyordu. Bu kadar uysallık beklemiyordu. Dudak büktü ve kaşlarını kaldırarak konuşmaya başladı.

'Bu ders iç biriniz hareket etmeden ve konuşmadan beni dinleyeceksiniz. Hiç biriniz şimdiye kadar kehanetin tam anlamını kavrayamadınız, biliyorum. Bundan önceki profesörünüzün anlattıkları kitaplarda yazan şeylerdir. Oysa kehanet kitaplarda yazan basit tanımların üzerinde bir yetidir. Çoğu insanın sahip olamadığı ve asla sahip olamayacağı bir güç düşünün.. Avuçlarınızın içinde. Ne zaman isterseniz ya da o ne zaman isterse zihninizde oluverir olaylar. Düşünün çocuklar.. Kimsenin bilmediği ve asla bilemeyeceği geleceği biliyorsunuz.' dedi. Büyülenmiş gibi bakan çocuklara dişlerini göstererek sırttı. Onlarda bu etkiyi bırakacağını iyi biliyordu.. Alnına düşen saçlarını eliyle geriye doğru çekti. Biraz daha zorlasa mıydı? Hayır.. Şimdi onlardan kendilerini tanıtmalarını isteyebilirdi. Ynı başında yere yığılmış bir biçimde duran parşomenlere göz ucuyla baktı. Elini ileriye doğru savurdu ve parşomenler hızla çocukların önlerine yerleşti. Şaşkın bakışlara aldırmadan

'Yazın.. Sizi anlatan üç kelimeyi istiyorum. İyi düşünün çocuklar. Sizi siz yapan üç şey..' dedi üç parmağını göstererek. Elini yavaşça indirdi ve başını koltuğunun arkasına yasladı. Kimsenin konuşmayacağını biliyordu. Şimdi sudan çıkan balıklar gibi şaşkınlardı. Çırpınıyorlardı.. Doğru düzgün birşeyler bulmak için çırpınıyorlardı..

Yavaşça koltuğundan kalktı ve hala tam anlamıyla yazısını bitiremeyen öğrencilerin gözündeki korkuya şahit oldu. Kapıya doğru yürürken arkasına bakmadan

'Herkes parşomenini katlayıp cebine koysun. Birdahaki derste onları inceleyeceğiz..' diye mırıldandı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isabel Loisa Mythique
Muggle
Muggle
Isabel Loisa Mythique


Kadın Mesaj Sayısı : 15
Rp Sevgilisi : Aranıyor
Kayıt tarihi : 14/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 5:34 pm

Ad: Isabel Loisa
Soyad: Mythique
Yaş: 23
Hangi Profesörlük?: KSKS
Örnek Rp: Çok eski bir İksir Rp'mi yollıyacağım...


Sonunda ders günü gelmişti. Ashlee profesorlüğe kabul edildiğinden beri bugünü bekliyordu. Dersin yani bugünün heyecanına kendisini öyle bir kaptırmıştı ki farketmeden de olsa sınıfa bir saat erken gelmişti. Gelmişken sınıftanda çıkamıyordu bir türlü. Sınıfa göz gezdirerek,ağır ağır masasına doğru ilerledi. Elinde küçük bir el çantası vardı. El çantasını masaya bıraktı ve içinden bir kaç kağıt çıkarttı. Kağıtlara bakarak sandalyesine oturdu ve kağıtları incelemeye başladı. Bu kağıtlarda bu derste işleyiceği iksirler hakkında bazı bilgiler vardı. Bir veya iki kez kağıtları göz gezdirdikten sonra kağıtlarını masasına bıraktı ve yavaşça sınıfta gezmeye başladı. Sınıfın her yerini gezmişti,sanki onlarca saat geçmişti o sınıfı gezerken ama tekrar masasına dönüp saatine baktığında yanıldığını anladı. Daha sınıfa
geleli 20 dakikacık olmuştu. Saate son kez baktı ve masasının 2-3 metre sağında ki dolabın yanına gitti. Dolap sınıfta en çok yer kaplayan eşyaydı. Hem eni hem boyu epey büyüktü. Ashlee zorlanarak dolabın kapağını açtı. Bir yıldır açılmadığından dolabın kapağı paslanmış olmalıydı. Neyse o da halledilirdi bir ara. Dolabın kapağını açınca dolaptaki eşyalara şöyle bir rastgele baktıktan sonra tekrar masadan kağıtları aldı. Elinde kağıtlarla dolabın önüne geldi ve kağıtta yazan malzemelerin hepsine tek tek bakmaya başladı. Neyseki hepsi burada fazlasıyla mevcuttu. Ashlee rahatlayarak masasına döndü ve sandalyesine oturup dersin başlamasını bekledi. Dersi beklerken zaman ne kadarda yavaş geçiyordu. Sanki biri hayatı ağır çekime almıştı. Ashlee derse az zaman kala asasını çıkarttı ve sınıfın kapısına doğrulttu. Sınıfın kapısı içe doğru açıldı. Kapının önünde zaten bir kaç öğrenci bekliyordu. Kapının açılmasıyla beraber kapıdaki öğrenciler içeri girdi. Öğrenciler sistemi bildiği için kendi yerlerine geçiyorlardı. Yani 5.sınıf ve üstü sağ taraftaki yerlere, 4.sınıf ve altı sol taraftaki yerlere oturuyordu.Ashlee gülümseyerek öğrencilere baktı. Sınıf tamamen dolduğunda asasını tekrar kapıya tuttu ve kapıyı kapattı. Masasından sınıfa bir kez daha baktıktan sonra masadan destek alarak ayağa kalktı. Sınıfın tam karşısında bulunan tahtanın önüne geçti. Sınıfa sesini duyurabilmek için biraz yüksek sesle konuşmaya başladı.

"Evet... Sınıf dolduğuna göre dersimize başlayabiliriz. İlk olarak kendimi tanıtayım. Ben Ashlee Simpson. Sizin bu yıl ki ve umarım gelecek yıllardaki iksir profesorunuzum. Ben kendimi tanıttığıma göre dersime başlamadan önce sizde kendinizi tanıtabilirsiniz. Sanıyorum ki dersimize yeterince zamanımız kalır." dedi ve duraksadı. Sınıfa şöyle bir göz gezdirdikten sonra en önlerdeki bir çocuğu işaret ederek devam etti.

"Sanırım sen kendini tanıtmaktan başlayabilirsin. Tabii sonra da sırayla diğerleri kendini tanıtacak."


Ashlee bunları söyledikten sonra tekrar sandalyesine oturdu ve dikkatle öğrencilerin kendilerini tanıtmalarını izledi. Kendisini tanıtan öğrencilerden bazılarının soyisimlerini önceden duymuştu. Mesela Walker bunlardan sadece bir tanesiydi. Sınıfın tamamı kısa sürede kendisini tanıtmıştı. Öğrencilerin hepsi kendilerini çok hızlı tanıtıvermişlerdi. Ashlee burdan öğrencilerin çabucak derse geçmek istediklerini anladı. Sınıfa sessizlik hakim olunca Ashlee tekrar ayağa kalktı ve öğrencilerin arasında dolaşmaya başladı. Bir yandan dolaşıyor bir yandanda konuşuyordu.

"Herkez kendisini tanıttığına göre derse geçebiliriz. İlk olarak küçük sınıfların yapacağı iksiri anlatayım." dedi ve tahtaya doğru ilerledi. Tahtanın sol tarafına geçti ve tekrar konuşmaya başladı. O konuştukça iksirle ilgili bilgiler tahtada beriliyordu.


"Bu dersimizde sizin yapacağınız iksir Çıban İyileştirici İksir. İsmindende anlayabileceğiniz gibi çıbanı iyileştirmek için kullanılıyor. Bu iksiri yapmanız içni gerkeli olan malzemeler; kurutulmuş ısırgan otu,ezilmiş yılan dili,haşlanmış boynuzlu sümüklüböcek,kirpi dikeni. Bu malzemelerin hepsini sağ taraftaki dolaptan alabilirsiniz. Yalnız sizi bir konuda uyarmam gerek. Kirpi dikenini,kazanı ateşten aldıktan sonra koymalısınız. Eyer kazan ateşteyken eklerseniz bu iksir kazanı eritebilir ve sizde zarar görebilirsiniz. Eh sanırım bu kadar bilgi yeter.İksirini bitiren dolaptan bir cam şişe alsın ve iksirini ona
doldursun. Cam şişeye koyan cam şişeleri masama koysun. Ben iksiri değerlendiririm. Ve size son olarak söyliyeceğim,eyer yardıma ihtiyacınız olursa beni yanınıza çağırmanız yeterli."


Ashlee sözünü bitirince derin bir soluk altı. Ashlee'nin sözünü bitirmesiyle beraber sol taraftaki öğrencilerin hepsi ayaklanmış ve hareketlenmişti. Ashlee ayakta kimse kalmayınca sağ taraftaki öğrencilere döndü. İlk başta onlara öğreticeği iksirin ne olduğunu hatırlayamadı. Biraz heyecanlanmıştı heralde. Ama fazla süre geçmeden hatırladı. Büyüklere öğreteceği büyü çok daha önemliydi. Hem elkide onlar sayesinde stoğu dolacaktı. Ashlee bunu düşününce gülümsedi. Bütün öğrencilerin gözünün
üstünde olduğunu anlayınca öksürerek boğazını temizledi ve konumaya başladı.


"Gelelim büyüklere. Çocuklar size öğreteceğim iksir çok daha önemli ve dikkat etmeniz gereken büyü. Size öğreteceğim iksirin ismi;Hakikat İksiri. Bu büyü insanı gerçeği söylemeye zorlar. Eh bunu duyar duymaz bu iksiri Veritaserumla karıştırmayın sakın. Veritaserum hakikat iksirinden daha güçlü bir
iksirdir. Ama onu size yaptıramam tabi ki... Bu iksiri kullanacağınız kişinin ağzına 2-3 damla damlatmanız yeterlidir. Damlalardan sonra hemen gerçekelri söylemeye başlarlar. Bu iksir daha önemli olmasına rağmen kolay bir iksirdir. Size gerekli olan tek malzeme Pirşakır Tüyleri. Bu tüyleride dolapta bulabilirsiniz. Sizde küçük arkadaşlarınız gibi cam şişeye doldurup bana getirin. Sakın iksirlerden kendinize ayırmayın çünkü öğrencilerin kullanması yasaktır..."
dedi ve gülümsedi. Büyüklerde dolaba doğru ilerlemeye başlamıştı ama onlarda daha az kargaşa vardı. Ashlee ayakta durmaktan yorulmuştu biraz. Sandalyesine doğru ilerledi ve öğrencileri izlemeye başladı. Kazanlardan sürekli "poff" sesleri yükseliyordu. Bu seslerin çoğu hatta neredeyse hepsi iksirin iyi gittiğine işaretti. İksirler iyi gidiyordu fakat tabi ki yardım isteyenler oluyordu. Ashlee yardım isteyenlerin yanına tek tek gidip onlara yardım etti. Yardım isteyenler bitince tekrar masasına geçti. Masasına geçtikten biraz sonra,yani iksir yapmaya başlayalı 15 dakika olmuşken bazıları iksirlerini bitirmişlerdi bile.
Ashlee bitirilen iksirleri tek tek inceledi ve başında bekleyen öğrencilere iksirlerle ilgili yorumlarda bulundu. Yarım saat sonra bütün iksirler bitmiş,Ashlee bütün iksirleri yorumlamıştı. Arada tabiki
hatalı iksirler çıkıyordu. Ama çoğunluk olarak iksirler iyi yapılmıştı yani işe yarardı. Ashlee dersin tamamlandığına karar verince ayağa kalktı.


"Eh bu dersimiz bu kadar. Umarım dersimi beğenmişsinizdir. Yaptığınız iksirlere gelince,tabiki mükemmel olması beklenmiyor ama ortalama olarak iksirleriniz gayet iyi. Hepinizi kutluyorum. Şimdi çıkabilirsiniz." dedi. Öğrenciler hemen sınıfı boşalttılar. Ashlee'de iksirleri tek tek dolaba yerleştirdi. Yerleştirme işi tamamlanınca çantasını aldı ve sınıfı kapatıp dışarı çıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sectumsempra.ultimaterpg.org/lejantlar-f14/isabel-loisa-m
Lionel Morhange
Kehanet Profesörü
Kehanet Profesörü
Lionel Morhange


Mesaj Sayısı : 30
Kayıt tarihi : 14/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 10:44 pm

Ad - Soyad: Lionel Morhange
Yaş: 23
Hangi Profesörlük?: Kehanet
Örnek Rp: bknz. Adelaïne Céleste Alaire
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eragon James Black
Sihir Bakanı
Sihir Bakanı
Eragon James Black


Erkek Mesaj Sayısı : 116
Yaş : 30
Rp Sevgilisi : Penthesileia.
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimePerş. Ocak 15, 2009 2:32 am

Lionel Morhange , örnek role playing koymazsan başvuruyu işleme alamam ^^.

Isabel Loisa Mythique

Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimePerş. Ocak 15, 2009 10:56 am

Lionel, Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kevin Geswald
IV. Sınıf Slytherin Öğrencisi
IV. Sınıf Slytherin Öğrencisi
Kevin Geswald


Mesaj Sayısı : 29
Kayıt tarihi : 17/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeC.tesi Ocak 17, 2009 6:23 pm

Ad: Kevin Isaac
Soyad: Geswald
Yaş: 25
Hangi Profesörlük?: Sihirli Yaratıkların Bakımı
Örnek Rp:
Eski bir rp'mdir...

"Hey Charles, şu gelen baykuş bizimki mi?" demişti ufuğa doğru kısılmış gözlerle bakarak. Aslında bu kadar uzaktan gözleri pek düzgün seçemezdi, zaten baykuş olduğunu da siluetinden çıkarabilmişti. Her ihtimale karşın o uzaklardan gelen baykuşun kendi baykuşları olmasını ümit ediyordu. İki kardeşin böyle bir hevesle tabanı, kararmış fare iskeletleri ve kuş pislikleriyle dolu olan baykuşhanede beklemeleri çok sık rastlanan bir durum değildi. Aaron, Charles'ın aksine pisliklerle dolu olan yerde oturmuyor; ayakta, başının alın kısmını soğuk duvara yaslamış bir şekilde bekliyordu. Charles ise yere çökmüş, kafasını önündeki parşömen parçasından ayırmadan Aaron ile bekledikleri mektubun gelmesini ümit ediyor gibiydi. Fakat bu durumlarını bozan Aaron'un sesi olmuştu. Onun tahminine göre gelen baykuş, iki kardeşin anneleri tarafından Hogwarts'a başlamadan hemen önce hediye niyetine alınmış olan baykuştu. Başını soğuk duvardan ayırıp, kendine has dik duruşuyla gözleri kısılmış bir şekilde hâlâ gelmekte olan baykuşa bakarken yanına pek benzemeselerde ikiz oldukları davranışlarından belli olan kardeşi Charles merakla gelmiş, o da Aaron gibi gözlerini kısıp gelen baykuşa dikmişti.

"Evet, sanırım o gelen baykuş bizimki Aaron." Aaron'un yüzünde, yanılmış olmamanın verdiği kendinden emin bir gülümsemeyle kafasını hafifçe yukarıya kaldırmış, 'Ben ne zaman yanıldım ki' ifadesi yerleşmişti yüzüne. Charles ise çoktan kafasını kaldırmadığı parşömeni unutmuş, gözlerini baykuşa dikmişti. "Evet Aaron, yanılmamışsın. Bu bizim baykuş." Dudaklarının uçları hafifçe yukarıya kıvrıldı, gözlerini kısık halinden normal haline getirmiş baykuşun gelmesini ikizi gibi o da hevesle bekliyordu fakat bunu dışarıya yansıtmamayı tercih ediyordu. Baykuş, baykuşhanenin etrafını şöyle bir dolandıktan sonra pike yaparak Aaron'un koluna konduğunda o, baykuşun ayağındaki mektubu çözmekle uğraşıyor, Charles ise baykuşa ödül olarak kraker veriyordu. "En sonunda... Hadi açalım şunu." Mektubu baykuşun ayağından kurtarıp, hızlı bir şekilde zarfın arkasını çevirdiğinde düzgün bir elyazısıyla yazılmış 'Stenson kardeşlere' yazısını okuduğunda yüzünde isteği dışında bir gülümseme oluşmuştu. Mektup tam da beklenen yerdendi ve zarfı açmayarak her iki kardeşe eziyet edilmiş olunurdu. İkizini de daha fazla bekletmeden zarfı kesti, içindeki mektuba bir altın taşıyormuşçasına muamele ederek kıvrımlarını açtı. İkisininde gözleri hızlıca yazılanlarda gezinirken, okunan her bir satırla yüzlerindeki gülümseme daha da artıyordu. Mektubu bitirdiklerinden her ikisininde aklından aynı şey geçiyordu; 'Şaka zamanı'. Aaron yüzünden silmediği gülümsemesiyle Charles'a dönerek "Sen mektupta yazanları bugün hallet, bende yarın için hazırlayım." Yarın... Yarın gerçekten de Aaron ve Charles'ın şaka ustalığını gösterme günü olacaktı. Mektupta yazanları harfi harfine yarine getirebilirlerse tüm Hogwarts ahalisi -ve belki Hogwarts dışındakiler de- ikisinin bu işlerde usta olduklarını anlayacaktı. Baykuşhanenin merdivenlerini ikişer üçer indikten sonra kapıda ayrıldılar. Aslında Aaron nereye gideceğini bilemiyordu ama şatonun içinde tıkılı kalıp bu güneşli havayı iyi değerlendirmemeyi istemiyordu. Her zamanki uğrak yeri olan göle gidebilirdi, orası her zaman, oturup sakin kafayla düşünmek için ideal bir yerdi. Başıyla kendine onaylayınca göle doğru yürümeye başladı.

Kısa sayılmayacak bir zaman zarfında varmıştı göle. Aslında bu süreyi daha da uzatmak isterdi ama en yavaş yürüyüşünü uyguladığı için daha yavaş nasıl gideceğini bilmiyordu. Yürüyüşü sırasında aklından geçirdiği tek şey biraz önce aldığı mektuptu.
*Keşke Charles'a vermeseydim mektubu. En azından oyalanacak bir şeylerim olurdu.* Aslında kendisini oyalaması için o mektuba gerek yoktu, büyücü ve cadıların hareketlerini izleyerek de oyalanabilirdi. Onlara yapacağı şakadan önce mutlu hareketlerini gözlemlemek, onlar hakkında yorumlar yapmak her zaman için Aaron'a keyif veriyor, şaka ustalığı açısından kendisini geliştirdiğini düşünüyordu. Sahi, şaka ustalığı sıfatını kendisine ve ikizine çok yakıştırıyordu ama ya başkaları onlara bu sıfatı yakıştırıyor muydu? Sorusunu kafasında tartmak istemediği için başını iki yana salladı. İkiziyle kendisine bu sıfatı yakıştırıyordu, başkalarının ne önemi vardı ki? Elleri, siyah pantolonunun içinde etrafı inceleyen gözlerle gezerken işte tam da bu düşünceler aklından geçiyordu. Rüzgardan saçları bir sağa bir sola dans edercesine savrulurken gözleri çok iyi tanıdığı bir çehre görmüştü. Yanılıyor muyum diye bir daha baktığında yanılmadığını, bu çehrenin sahibinin Indis olduğunu gördü. Yüzünde sinsi bir ifadeyle yanına yaklaştığında dudaklarından şu sözcükler dökülmüştü.

"Az önce ki berbat havadan sonra herkes güneşin tadını çıkartmaya niyetli anlaşılan." Indis'in yanında ayakta dikiliyor, etrafı kısılmış gözlerle süzmeye devam ediyordu. Başını tekrar Indis'e çevirdiğindeyse kendisinden beklemediği nazik bir tavırla "Yeniden selam, oturmam da bir sakınca yoktur umarım?" demişti. Bugün fazlasıyla karşılaşıyorlardı Indis ile ve bu durumdan Aaron şikâyetçiymiş gibi hissetmiyordu. Indis'ten sorusunu onayladığını belirten kafa sallama hareketi geldiğinde yavaş hareketlerle kalın kabuklu ağacın gölgesine bıraktı kendisini. Oldukça görkemli ve yüz yaşından belki de katlarca büyük olan bu ağaç Indis'e yakışır bir asaletle duruyordu fakat Aaron ağaçla ilgilenmek yerine başını göğe çevirmişti. "Gök kuşağı çok güzel görünüyor." demişti Aaron farkında olmadan fakat Indis gök kuşağıyla pek de ilgilenmedi. Daha çok Indis'in gözleri yeşiliyle insanı, mıknatısın demiri çekmesi gibi kendine çeken ormandaydı.

On-on beş dakika aralarına ölüm sessizliği çökmüş gibiydi. Ne Aaron ağzını açıp ne olduğu hakkında bir şey soruyor ne de Indis olanlar hakkında içindeki zehrini boşaltıyordu. Belli etmek istemese de Indis'in gözlerinin ağlamaktan kıpkırmızı olduğunu çoktan fark etmişti ama onun bu küçük oyununu bölmek istememiş, neden ağladığı konusunda en ufak bir soru bile sormaya yeltenmemişti. Fakat daha fazla dayanmadığını hissetmiş olacak ki dudaklarından isteği dışında
"İyi misin?" sözcükleri dökülmüştü. Indis ise küçük oyununu hâlâ sürdürmekte ısrarlıydı ki kızaran gözlerini Aaron'dan saklamak ister gibi sadece kısa bir anlığına kumral genç büyücüye bakmıştı. Indis'ten aldığı cevap karşısında tatmin olmamıştı, genç cadı renk vermemeye çalışsa da o, bunu iyi bir şekilde anlamıştı. Başını tekrar yukarıya kaldırmış, gözlerini yeniden kısmış ve içinden 'Hadi ama Indis beni uğraştırma' dese de dışarıya sadece "Indis!" sözcüğü çıkmıştı iki dudağının arasından.

Indis'in bir anda ağlamaya başlamasıyla birden bire afallamış, ne yapacağını iyice şaşırmıştı. Birkaç kez elini boşa atmış ama hemen sonrasında geri yerine çekmişti. Onun Chris'le çıktığını biliyordu ve ikisinin arasında geçen duygusal ilişkiden haberi olduğundan da emindi ama tüm olanlar eskide kalmasına rağmen Chris'in, ikisini göl kenarında birbirlerine sarılarak görmesi Indis'le aralarındaki bağın zedelenmesine neden olabilirdi. Tüm bu düşüncelerine karşılık Indis'in giderek şiddetlenen ağlaması işleri tersine çevirmeye yetmiş, Aaron'u Indis'e yakınlaştırmıştı. Yakınlaşmakla kalmayıp onun başını kendi göğsüne yaslamış, çenesini de kahverengi saçlarının üstüne koyup teselli etmesine neden oluşturmuştu.
"Tamam, sakin ol canım." demesini yeterli bulmamış olacak ki üzerine ek olarak "Bak, olay ne ise eminim işler yoluna girecektir." demesine neden olmuştu. Teselli lafları işe yaramamış olacak ki Indis'in gözlerinden akan yaşlar şiddetini daha da arttırmış, adeta sel olup akmasına yol açmıştı. Bunun üzerine Aaron "Tamam canım, biraz sakin ol ve bana neler olduğunu anlat. Bilirsin seni belki Chris'ten sonra en iyi anlayan kişi benimdir." demişti, eli kızın kahverengi yumuşak saçlarında gezinirken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeC.tesi Ocak 17, 2009 6:45 pm

Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ianthe Louramo
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü
Ianthe Louramo


Kadın Mesaj Sayısı : 19
Asa : Gizemin Güveni
Rp Sevgilisi : Rupért F. Undéad
Kayıt tarihi : 17/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeC.tesi Ocak 17, 2009 9:36 pm

Ad: Ianthe
Soyad: Louramo
Yaş: 23
Hangi Profesörlük?: Karanlık Sanatlara Karşı Savunma
Örnek Rp:

Aydınlığın esrarlı bir yanı yoktur. Nerede olursa olsun aynıdır. Açığa çıkan, her zaman orada olduklarını belli eden gerçekler, yaşanmışlıkların yeryüzüne vurması, kıvılcımlarını belli eden aşklar, ilgiyle kabullenilip yaşanılan hisler. Mutluluktur çoğu kez aydınlık, her yeni gün başka bir bulutun üzerinde yaşanır. Biten bir günden kalanınkinde değil. Ne retle sonuçlanır, ne de başkalaşmış, yapmacık duygularla. Ne yaşanmış geçmişi anımsatır insana, ne de gelecek günleri. Anın içinde kaybolmaktır, aydınlık. Ne olduğunu umursamadan, sadece gerçekleri görmek, sadece gerçekleri duymak… Kararmaya başladığındaysa her şey değişir. Bir mahkûmun sessiz çığlıkları arasında yitirir etkisini, karanlığa teslim eder kendisini…

Ve güneşi arzının içine alarak hapsetti sema. Hastalıklı parıltılarını, sonsuz karanlığında hüküm sürmeye mahkûm etti. Delicesine haykırırken güneş, biraz daha kanıtlayabilmek için kendisini, kalan son ışınlarının da yeryüzünden çekilmesini sağladı gök küre. Aynı Celia’nın damarları yoluyla tüm vücuduna yayılan duyguları gibi. Lakin kız, güneşten farklı olarak, kendini göstermek için savaşacaktı. Ben buradayım dercesine, fark ettirecekti içindekileri ona çekinmeyerek. Karşısındaki müthiş varlığa hissettirecekti benliğini. Tüm tutkuları yeniden hayat bulurken vücudunda, atıyordu kalbi; göğüs kafesini kırmak istercesine sert, güçlü ve tükenmek bilmeyen bir güçten enerji alarak. Görkemli varlığın, umursamaz simasına aldırmadan, hatta daha da fazla güç alarak ondan, kalbine dokunuyor, cesaret buluyordu duyguları.

Biliyordu; belki karşılıksızdı aşkı, artık umursanmıyordu müthiş varlık tarafından. Belki fuzulîydi kız, onun için. Tarihin sararıp, yırtılmış, çürümeye yüz tutmuş, hızı kesilerek parçalanmaya başlamış, kuytu sayfalarında kalmıştı. Umurunda mıydı ki bu? Hayır. Kieron hep böyle değil miydi zaten. İstediğini elde ettikten sonra, kenara fırlatırdı paçavralarını. Tutkularına yenik düşmeyerek, devam ederdi can yakıcı avına. Döngüye dönüştürdüğü sistemini tekrar devam ettirirdi sonra da. Celia’yı da o muhteşem cazibesi altına alıp hapsetmişti, kızın hala kurtulamadığı, kurtuluş yolunu da bulamadığı, bulamayacağı kalbinin acımasız duvarları arasına. Elde etmesinin ardından onu da, izin vermişti çıkmasına. Fakat Celia kurtulamadı. Öylesine içine işlemesine izin vermişti ki o ihtişamlı varlığın, tüm boşluklarını onunla doldurmuştu. Düşlerinin en güzel köşesine onu oturtmuştu. Yaşayamayacağı duyguları tattırmıştı belki de çocuk ona. İstese de yapamazdı. Karşı koyamazdı ki. Tüm gücünü yitiriyordu yanında, elinde olmadan yumuşuyor, kontrolünü kaybediyordu. Beyniyle değil, yüreğiyle hareket ediyordu. Onu istiyordu. Ve sonra müthiş varlığın sesi kulaklarını doldurdu. İşittiği tüm seslerden güzeldi sesi, ferahlamasını sağlıyordu.
“Gördüğün gibi…”
Umursamadı. Hiç değişmemişti işte. Geçen iki yılda sadece daha cezbedici olmuştu o kadar. Aynı düşünce yapısı, insanları umursamadan hareket eden beyni… İstediği neydi? Tekrar kırılmasını sağlamak mı? Kızı cazibesi altına alıp, kontrolünü yeniden kendisinin sağlamasını istemesi mi? Eğer bunu istiyorsa hakikaten başarılı da oluyordu. Peki Celia? Nasıl böyle davranmayı başara biliyordu? Kendine inanamıyordu. Asla böyle olmasını istemiyordu. Bu güçlü gibi görünen kız, nasıl oluyor da onun yanında, söz konusu o olunca bu kadar değişebiliyordu? Kieron hiç bir açıklama yapmaya gerek duymadan, karşısında nasıl durabiliyordu? Gözlerine nasıl olup da bakabiliyordu. Çok farklıydı. Sonra tekrar okşadı sesi Celia’nın kulaklarını.
“Beni özledin mi?”
Vazgeçmeyecekti Celia. Ne yapıyorsa tersine gidecekti. Daha fazla sinire dokunup, kızdıracaktı onu. Neler yaşadığını anlamalıydı çocuk. Yoksa nasıl olurdu da pişmanlık, biraz vicdan azabı duymadan karşısında dikilmeye cüret edebilirdi. Yaptığını yanına koymaya hiç niyeti yoktu. Her ne kadar ondan vazgeçemese de, öfke de duyuyordu. Ama öfkesi onu gördüğünde eriyip, kayboluyordu. Kendi yoluyla halledecekti bunu da. Aralarında ki mesafeyi, bir kaç adımda tamamladı. Celia’nın nefesini yüzünde hissediyordu çocuk artık. Celia’da onunkini elbette. Yeniden ona bu kadar yakın olabilmek, işte bu çıldırtıyordu kızı.

Günün gerçeklerinden biriydi hükmünü süren sessizlik. Gitmeye niyeti olmadığı belliydi. Boşlukları dolduruyor, karanlığa eşlik ediyordu adeta. Kıza asırlar geçmiş hissi veren bir süre sonunda, müthiş varlığın kulağına doğru eğdi başını. Öyle aceleyle değil, yavaş ve emin adımlarla yapıyordu bunu. Tereddüt bile etmeden bir an, yanaklarını bütünleştirdi. Karıştı saçları birbirine, hissetti onu derinliklerinde. Müthiş varlığın, müthiş kokusu doluyordu artık ciğerlerine. Başı feci bir şekilde dönüyordu. Hareket etse düşecek gibiydi. Kalbi süratle çarpmaktan yorulmuşa benzemiyordu ki, bir ton daha arttırmıştı ritmini. Çocuğun bunu da hissedebildiğine emindi. Yeterince cezalandırması gerekti onu. Damarlarından, yanaklarına, yanaklarından onun yanaklarına geçiyordu yanma hissi. Alevlenen dudaklarından, çocuğun iyice yaklaştığı kulağının derinliklerinde kaybolmasını umduğu şu sözcükler çıktı fısıltıyla
“Tahmin bile edemezsin.” Kızın nefesi tenine çarptı, muhteşem varlığın. Fazla kısık çıkmış, kendisi bile zor işitmişti sesini. Derinliklerinden gelen bir duyguyla, ürperdi. Onunkiyle bütünleşmiş yanağını, yavaşça kaydırarak eski pozisyonunu geri döndü. Aralarında bulunan bir kaç santimin ona acı verdiğine bahse bile girebilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eragon James Black
Sihir Bakanı
Sihir Bakanı
Eragon James Black


Erkek Mesaj Sayısı : 116
Yaş : 30
Rp Sevgilisi : Penthesileia.
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeC.tesi Ocak 17, 2009 9:40 pm

İanthe , Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christabella Samael
Hogwarts Müdiresi
Hogwarts Müdiresi
Christabella Samael


Mesaj Sayısı : 118
Kayıt tarihi : 17/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimePaz Ocak 18, 2009 8:14 am

Ad: Christabella
Soyad: Samael
Yaş: Uzun bir süredir 41 yaşında.
Hangi Profesörlük?: Uçuş, Müdürlüğe de adaylığımı koyuyorum. Hött filan derseniz bi' msne bakıverin plz. gabrielle__d@hotmail.com
Örnek Rp:
Zümrüt Söğüt'ün kalın ve yaşlı köklerinin uzandığı en uzak noktalardan birinde, kökün oluşturduğu rahat kıvrıma oturmuştu. Dolunayın arada bulutların arkasına saklanmasıyla, zaten belirsiz ayrıntıları daha da silikleşiyordu. Şehvetin rengi kırmızının, şarap kırmızısı tonunda olan elbisesi ise yapraksız ağaçların dalları arasında yere ulaşan yolu bulan tutam tutam dolunayın bağışlayıcı donuk ışığında bile çarpıcıydı. Kumaş, kızın her hareketine mükemmel uyum gösterip hatlarını olağanca zarifliğiyle ortaya çıkarsa da bel kısmında desteklenmişti; leğen kemiğinin biraz altında başlayıp göğüslerinin hemen altına kadar, içindeki kanı emmeye çalışan sarmaşıklar gibi görünen siyah bir kurdele sarılmıştı. Göğüs dekoltesi yüzünden savunmasız görünen beyaz cildinin çıplaklığını boynuna sardığı aynı kurdeleyle saklamaya çalışmış gibiydi. Gerçekte ise tek amacı, vampirler için armağan edilmiş bir ziyafet görünümünde olan boynuyla onları cezbedip acizliklerini izlemekti. Onlar kendisinden korkadursunlar, onun en küçük bir çekincesi bile yoktu.

Çellosunu, elbisesinin eteklerini biraz geri çekerek bacaklarının arasına koymuştu. Yay tellere her dokunduğunda, eski yaşamlarına gömülmüş neşeli Bach'ın birinci suitinden notalar hafif melteme karışıyordu. Müzik, cenaze müzikleri haricinde bir lüks olarak görüldüğünden etrafını bir tufan gibi saran ve kulaklarını dolduran melodi Gabrielle'e büyük bir neşe veriyordu. Bu gece böyle sona ererse, mutlu uyuyabilecekti. Zaten cehennemin ortasında çello çaldığı için Harpçı Orpheus'un adına layık görülmemiş miydi? Hayır, o asıl cehennemden canlı çıkabildiği için Orpheus'tu. Başka hangi insan Edward'la bir yıl yaşayıp da insan ve canlı olarak kurtulabilirdi? Bunda Edward'ın gösterdiği iltimasın payı olsa da, gerçekten başarmıştı. Ama hayatın boyunca bir daha asla Edward'dan kurtulamayacaktı...Ve köklerinden.

Mutlu bir uyku hayaliyle kapalı duran gözlerinin üzerindeki kalemle çizilmişçesine düzgün kaşları çatıldı. Olması gerekenden daha fazla bastırdığı için boğuk çıkan bir son notayla parçayı bitirdiğinde gözleri açıktı. Kötü düşüncelerin peşlerinde kötü olayları, zincirinin bağlı olduğu çiviyi sürükleyen köpekler gibi getirdiklerine inanırdı. İçine bir kuşku düşmüştü ister istemez. Gözleriyle, yapraksız ağaçların arasında uçan domuz gibi göze batan yeşil söğüt dalını aradı.

Zümrüt Söğüt, göktaşının değişime uğratmasına sevindiği nadir yaratıklardandı. Bir nevî felaket tellalı olarak işine oldukça yarıyordu. Kilisenin arkasındaki mezarlığın bitiminde başlayan ormanın hemen kıyısında dikili, dev bir gövdesi vardı. Gövdesi devdi, kökleri ise devasa. Kasabanın bir kısmını, çarpık açılan izinsiz yollar gibi sarmıştı. Adını kazandıran özelliğiyse çoğu insanın ve bazı vampirlerinin kanını donduruyordu. Toprağı sulayan kan, ağacın besin maddesiydi. Köklerinin ulaşabildiği yerlerde akan kan su gibi emiliyordu ve o bir kaç dakika için söğütün her bir yaprağı zümrüt gibi kıpkırmızı oluyordu. Bu kadar da değildi, insanların ruhlarının bir parçalarını hapsediyor, öteki tarafa geçmelerine engel oluyordu. Güçlü her ruh için bir dal uzuyordu, kan emilimi sırasında istedikleri gibi hareket edebilen dallar, geriye kalan zavallı ruhlar ise gövdede hapsoluyordu. Gabrielle bu ruh işini pek bilen olduğunu sanmıyordu, bilenlerin ise bu civarda ölmek istemeyeceğinden emindi.

Yaprakların daha kızarmadığını görüp biraz daha zamanı olduğunun kanısına vardı. Çelloyu ve yayı yana çekip, canlılık belirtisi göstermekten alabildiğine uzak kuru köke dayadı. Ayağa kalkmadı, dizlerini zemine koyup öne eğildi. İnce parmaklarıyla yerdeki çerçöpü temizleyip bereketli kara toprağa ulaştı. Bütün avucunu nemli toprağa dayayıp gözlerini kapadı. Dudaklarının hızlı hızlı hareket ettiğini görmeyen biri kolaylıkla sonsuz uykuya daldığını söyleyebilirdi. Ama kız, birden gözlerini açtı, soluk ışıkta gözlerinin karadelikler gibi hiçlik dolu olduğu görülüyordu. Eliyle toprakta bir daire çizdi ve ve parmaklarının ikinci boğumlarını kırıp toprağı itti. Toprak, kuma dönüşerek içeri çöktü. Gabrielle hızla değerli çellosunu ve yayını içeri bıraktı. Toprağın kendisini yenilemesini izlemektense bir kaç saniye önce kırmızıya dönmüş yaprakları takip etmeye başlamıştı bile.

Saldırının gerçekleşme ihtimalinin olduğu binlerce nokta vardı, hangisinde gerçekleştiğini tahmin etmek zordu -normalde. Ama bu saldırı yakınlarda gerçekleşmiş olmalıydı. Engel olamadığı bir şekilde kanın kokusunu alıyordu. Damağında kirli kanın tadını, demirimsi tadı hissedebiliyordu, aç gözlülükle dudağını ısırdı. Hissettiği tek şey bu değildi. Küçük bir çarpıntı hissediyordu, bir çocuğun korku ve hüzünle çarpan kalbini. Vampirler eskisinden de kirli oynuyordu. Bu sırada, dallar gittikçe güç kazanmıştı. Yine de kokunun geldiği kilisenin arkasındaki mezarlığa ulaşmasını engelleyecek kadar güçlü değillerdi. Sadece sonsuz tutsaklığın verdiği azapla kıvranıyorlardı. Edepsiz bir ruhun eteğinin altına sokularak kalçalarına dolandığını hissetti. En azından boğazına dolanmaya çalışmıyorlardı, en azından savaşın kurbanları genelde masumdu. Saçlarının arasından fırlayan bir iğne, dalın girdiği yerden eteğinin altına daldı. Tam ortasından ona saplandığını tahmin edebiliyordu Gabrielle. İğne dalı geri çekti ağır ağır. Dal, kaval sesiyle oynayan bir yılan gibi havada yalpaladı. Kendini nihayet geri çekince, iğne aynı tehlikeli hızla kızın saçlarına döndü.

Gabrielle iki dakika sonra, artık hıçkırıkları da duyabiliyordu. Bu hiç kuşkusuz beş, altı yaşlarında dişi bir insan yavrusuydu. Beyaz bir giysi yığınının üstüne kapanmıştı. Gabrielle ne olduğunu tahmin edebiliyordu fakat yine de kanı tümüyle çekilmiş o genç, buruş buruş, kuru yüze bakmak için biraz daha yakına geldi.Kızcağız onun hafif adımlarını fark etmemişti. Gabrielle kızın cesetten korkmamasının sebebinin cesaret değil, yalnızlık korkusu olduğuna kanaat getirmişti. Öyle ki, çevresine kulaklarını tıkamıştı.Tanıdık gelen bir şey, duygularının, duvardan sızan bir demet gün ışığı gibi çocuğa odaklanmasına neden oldu. Elini çocuğun omzuna koydu. Önündeki kız gibi, annesi olamayacak kadar gençti; ablası olmalıydı, hala gecelik giyiyordu. Kız kızarmış yüzünü Gabrielle'e çevirdi. Bir an hıçkırıkları durdu, hipnotize olmuş gibi şişik gözlerini Gabrielle'in yüzüne dikmişti. Bu masum yüz onu ikna etmiş olacaktı ki kollarını boynuna sardı ve bütün ağırlığını ona verdi. Gabrielle bir an kızın gözyaşlarından etkilenmekle birlikte çekilmedi. Onu anlayabiliyordu. Kızı kucağına çekti.

-"Geçti."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Haylie K. Queen
Biçim Değiştirme Profesörü
Biçim Değiştirme Profesörü
Haylie K. Queen


Mesaj Sayısı : 13
Kayıt tarihi : 19/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 12:11 pm

Ad: Haylie K.
Soyad: Queen
Yaş: 28
Hangi Profesörlük?: Biçim Değiştirme
Hala boşsa Hufflepuff veya Gryffindor bina sorumluluğu
Örnek Rp: (Daha önce bir sitede yaptığım ders rpsi)

Haylie, Büyük Salon’a kahvaltı için giderken kafasını toparlamaya çalışıyordu. Bugün gireceği derste anlatacağı konu kendisi için bile karışıkken öğrencilere bunu nasıl anlatacağını düşünüyordu. İlk ders için seçtiği konu zor ama ilgi çekiciydi. İlgi çekici olmasının yanında merkezde olan, diğer şeylerle bağlantılı olan bir konuydu. Kafasını karıştıransa nerden başlaması gerektiğini oturtamamış olmasıydı. Anlatacağı konu, yani elektrik konusu, kapsamlı bir konuydu. Öğrencileri sıkmayacak bir şekilde anlatmayı planlıyordu.

İşte o bu şekilde düşünürken Büyük Salon’dan gelen uğultu yığını kafasını bu düşüncelerden alıkoymasını sağladı. Profesörlerin masasında neredeyse herkes yerini almıştı. Hufflepuff masasının yanından geçerek yürüdü. Profesörler onu gördüklerinde başlarıyla selam verdiler. Herkes kendini masadaki muhteşem görünün kahvaltılıklara kaptırmış gibiydi. Hayliede oturup yemeye başladı. Bir yandan da yanındaki profesörle konuşup kafasını dağıtmaya çalışıyordu.

Kısa bir süre sonra kahvaltısını bitirmiş bir şekilde odasında bulmuştu kendini. Derste çocuklara elektriği anlatmak için kullanacağı masa lambasını almaya gelmişti. Masa lambasının çalışıp çalışmadığını son bir kez kontrol ettikten sonra saatine baktı. Ders saati gelmişti. Geç kalmamak için notlarına son kez bir bakıp sınıfa doğru yürümeye başladı.

Sınıfa girdiğinde sadece tek bir çift göz ona çevrilmişti. Bu kısa bir süre sinirini bozmuş olsa da saatine baktığında rahatlamıştı. Dersi erken saatlerde başlıyordu. Bu da öğrenciler için bir dezavantajdı. Geç kalmayı affetmezdi. Bu sinirli ve sert görünmesine neden olurdu. Beklemeyi sevmezdi, çevresindeki insanlarında kendilerini buna göre ayarlamalarını isterdi. Daha çok esnek saatlerde randevular vermeye çalışırdı.
Ona meraklı gözlerle bakan öğrencisine dönüp “Günaydın!” dedi. Bu sırada eşyalarını masanın üzerine yerleştiriyordu. Yanında getirdiği masa lambasını da eşyalarının yanına koydu. Üstüne de gelecek öğrencilerin meraklanması için bir örtü örtmüştü. Lambanın çalışması için yanında getirdiği küçük elektrik üreten bir alet vardı birde. Onları özenle yan yana yerleştirdikten sonra, tahtaya derse hazırlık olması için asasıyla bir şeyler yazmaya başladı.

“Haylie Katherine Queen
Muggle Araştırmaları Profesörü
İlk Ders
Elektrik”


Kısa ve açıklayıcı birkaç şey karaladıktan sonra yerine oturdu ve gelenleri izlemeye başladı. Aslında hiçbir şeyi görmüyordu. Sadece o ve düşünceleri vardı kafasında. Dersi kafasında planlıyordu. Bir süre sonra ilk gelen öğrenciye bakmaya başladı. En belirgin fiziksel özelliği kahverengi uzun saçlarıydı. İyi bir kesimi vardı. Gryffindor’un renkleri onu farklı göstermişti.”Gayet güzel bir kız.” diye düşündü Haylie. Tam bu sırada içeriye başka bir öğrenci girdi.

O düşünceli bir şekilde etrafa göz gezdirirken birkaç öğrenci daha sınıfa girmişti. Hepsinin farklı binalardan olması sınıfta olması gereken fısıltıları gereksiz kılmıştı. İçeri giren öğrencileri onlara fark ettirmeden kısaca süzüp onlar hakkında bilgi edinmeye, düşündüklerini anlamaya ve yorumlamaya çalışıyordu. Karşısındakilerin öğrenci olması bu zevkli uğraşını kolaylaştırıyordu. “ Çocuklar her zaman için yetişkinlerden daha savurgan ve düşüncesidir.” diye fısıldadı kendi kendine düşüncelerini onaylarmışçasına.

Amaçsız bir şekilde oturmaktan sıkılmıştı.Düşüncelerini bir kenara bırakıp saatine baktı. Derse geçmesinin vakti gelmişti ama hala sınıftaki öğrenci popülâsyonu yeterli değildi. Sorumsuzca önemsiz bir ayrıntıymış gibi bunu bir kenara bırakıp ayağa kalktı ve kapıyı, son kez koridora bir göz atıp kapattı. Kendisini izleyen meraklı gözlere dönerek konuşmaya başladı.

“Ömrümüzü bekleyerek geçiremeyiz, değil mi?

Evet, çocuklar. Bildiğiniz gibi ben Muggle Araştırmaları Profesörünüzüm. Adımı tahtaya yazdım. Okuma konuşunda bir sorunu olanlar varsa tekrar edebilirim. ”
dedi kısa bir süre anlayıp anlamadıklarını kontrol etmek için baktı ve yerine oturmadan devam etti.

“İlk dersimizde sizden iyi ve ötesi bir performans bekliyorum, bunu unutmayın. Dersim erken bir saatte olabilir. Ama bu size enseme ve geç kalma ayrıcalığını tanımaz. Eğer hala uykulu olanlar varsa gözlerini bir kere kapasınlar ve bir daha açmasınlar. Muggle Araştırmaları dersine giriyor olabilirim ama biçim değiştirme konusunda iyiyimdir.” deyip gülümsedi. Sınıfındaki kişilerin uykulu gözlerle ona bakmaması için söylemişti bunu. Ciddi olduğunu anlamaları için bir uygulamada yapabilirdi ama kimsenin onu hafife alacağını sanmıyordu.

“Bu dersimde sizinle beraber elektrik konusunu işleyeceğiz ve elektriğin nasıl bir aletin çalışmasını sağladığını göreceksiniz.

Hepiniz şu yaşınıza kadar öğrenmeliydiniz ki bizi aydınlatan alete “lamba” adı veriliyor. Bizim, yani büyü kullanma yetisine sahip olanların, küçük bir büyü ile halledebildiğimiz aydınlanma ihtiyacımızı Muggle’lar kendi başlarına karşılayabilmek için bayağı bir çaba sarf etmişlerdir. Ve sonunda elektriği bulmuşlardır.

Size bunu lamba ve aydınlanma ihtiyacı üzerinden anlatıyorum ama tabii ki de sadece bu alanda kullanılan bir şey değil elektrik. Diğer alanları sonra göreceksiniz. “
dedi ve bir soluk aldı. Tahtaya doğru dönüp anlattığı şeylerin tahtada belirmesini sağladı. Son olarakta sağ alt köşede de “Ödev” için bir boşluk bıraktı ve anlatmaya devam etti.

“Elektrik iki türdür: Statik elektrik ve Dinamik elektrik. Yaklaşık 2000 yıl kadar önce, Yunanlı bilgin Thales Kehribarın kumaş parçasına sürtülmesi ile küçük kıvılcımlar çıkardığını görmüştü. Statik elektrik ilk kez bu şekilde gözlemlendi.
Size bu kadar bilgi yeter. Uygulamaya geçmeden önce birkaç not alırsanız iyi edersiniz.”
dedi ve oturdu.

Ders notlarını kontrol edip atladığı bir yer olup olmadığını kontrol etti. Dersinin şu ana kadar sorunsuz geçtiğini görünce üstünü örttüğü masa lambasının üstünden örtüyü kaldırdı ve etrafına baktı. Onu izleyecek kadar meraklı bir öğrenci olup olmadığını merak etmişti. Sonra bu saçma düşünceden kurtulup getirdiği lambayı çoğaltmaya başladı. Az olan öğrenci sayısı sayesinde çok zorlanmadan işini bitirdi.

“Evet, not almayı bitirmiş olmanız gerekiyordu.” dedi ayağa kalkarak.

“Şimdi uygulamaya geçeceğiz. Herkes ben konuşmamı bitirince masamdan birer masa lambası ve onu çalıştırmak için gereken elektrik üreten üreteci alsın ve yerine otursun. Önce bir kez çalıştırsın daha sonra öğrendiğinizi sandığım küçük büyülerle onu parçalara ayırıp resmini çizmeye başlasın. Bu çizim ödevinizdir. Bir daha ki dersime girmeden hazır edin. Ayrıca bu lambaya bakıp elektrik konusunda ne anladıysanız çiziminizin yanına yazın, lütfen.”
O bunları söylerken tahtada ödev için bıraktığı yere söyledikleri yazılıyordu. Hızlıca yazılıyordu. Arkasını dönüp kontrol ettikten sonra tekrar çocuklara dönüp söylendi.

“Hadi biraz çabuk olun!”

İlk dersi başarılı olduğunu sandığı bir şekilde bitirip yerine oturdu. Biraz dilendikten sonra öğrencileri arasında bir gezi yapmayı planlıyordu.

Haylie dersine başka bir öğrencinin gelmeyeceğinden emin bir şekilde dersini işlemişti ama kendi binasından dört kız onu yanıltmış görünüyorlardı. Dört’ü de birbiri ardına sınıftan içeri girip soluk soluğa neredeyse aynı cümleyi söylemişlerdi. Haylie onların haline bakıp gülmemek için kendini zor tuttu. Hepsi soluk soluğa ve dağınık görünüyorlardı. Yüz ifadesine duygularını yansıtmama gibi bir özelliği olması, öğrencileri arasında komik görünmemesini sağladı. Eğer bunu başaramasaydı öğrencileri onları küçük düşürdüğünü bile düşünebilirlerdi. Hepsinin kendi binasından olmasını da göz önünde bulundurarak konuşmaya başladı. Ciddi bir ifade takınmıştı.

“Evet kızlar. Dersime girebilirsiniz ama bir daha ki sefere diye bir şey olmayacak emin olun. Dersin neredeyse sonunda geldiniz. Görüntünüz yeni uyandığınızı gösteriyor. Bu yüzden pek fazla bir şey söylemek istemiyorum ama beni ciddiye alsanız iyi olur.

“Şimdi, parşömenlerinize tahtada yazanları geçirin ve ders bitmeden uygulama için masamın üzerindeki malzemelerinizi alın. Çok hızlı olmanız gerek biliyorsunuz. Sizi daha fazla oyalamayacağım. Son olarak ödevi almayı unutmayın.”


Yeni gelenler hızlıca dediklerini yapmaya başlamışlardı. Haylie’yse öğrencileri arasında geziniyordu. Bazen yanlışlıklarını düzeltiyor, bazen onları destekliyordu. Bu şekilde dersin sonu gelmişti. Öğrencilerine çıkmaları için izin verdi.

“Ders bitti, çocuklar! İyi günler hepinize!”

Sınıftan son kez hepsini muzipçe süzdü ve sınıfından çıktı. Son anda da olsa kendi binasından birilerinin derse girmesi ve ders nüfusunun çoğunluğunu oluşturması onu sevindirmişti. Dersinin başarılı geçtiğine inanıyordu. Öğrencilerinin de böyle düşündüğünü umarak mutlu bir şekilde odasına girdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 21, 2009 10:40 am

Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gautier Matías
Astronomi Profesörü
Astronomi Profesörü
Gautier Matías


Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 21/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 21, 2009 7:09 pm

    Ad: Gautier Gonçalões
    Soyad: Matías
    Yaş: 30
    Hangi Profesörlük?: Astronomi
    Örnek Rp: Yollandı


En son Gautier Matías tarafından Çarş. Ocak 21, 2009 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeÇarş. Ocak 21, 2009 7:12 pm

Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriella Christen Silver
Bitkibilim Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Bitkibilim Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Gabriella Christen Silver


Kadın Mesaj Sayısı : 220
Yaş : 31
Asa : Ceviz ve Ejderha Yüreği Teli,32,5 cm
Evcil Hayvanı : Sevimli EjderhaCIK x3
Rp Sevgilisi : İstediğime asılırım,Sanane!
Kayıt tarihi : 20/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeC.tesi Ocak 24, 2009 11:08 am

Ad & Soyad ~ Duffy Christie Fabiano

Yaş ~22

Hangi Profesörlük ~Bitkibilim ~ Griffindor Bina Sorumlusu

Örnek Rp ~
Çok kötüydü,gerçekten berbattı.Ama sadece bir rüyaydı.Gözlerini açtı.Pencereden süzülen incecik ışık gözlerine vuruyor ve onu delirtecek kadar parlıyordu.Gecenin karanlığından sonra güneşin aydığınlığına alışması gerekiyordu.Yavaşça oturduğu yerden kalktı.Perdeleri araladı.Odasına gözü takıldı,çok dağınıktı.İçinden''Tamam her zamanki gibi çok dağınık bir oda.dedi.Toplaması gerekiyordu.Önce dolabına yöneldi.Gerçekten çok genişti.Yerde sürünen kıyafetleri kaldırdı.Dolaba astı.Canı çok sıkılmıştı böyle olduğunda hep müzik dinlerdi.Müzik çalara doğru yaklaştı.En sevdiği parçalardan birini açtı.Ritm,dans onun herşeyiydi.Çalışırken bile dans eder veya şarkı söylerdi.Ama ne yazık ki sihir dünyasında müziğin pek bir önemi yoktu.O da daha çok muggle müzikleri dinliyordu.

İşine devam ederken yerde gördüğü ve çok önemli anısı olan bir elbiseyi eline aldı.Yatağının üstüne attı.Onu giyecekti.Belki anılarını paylaştığı insanı görürdü.Anı tüneline girer ve eskiye geri dönerdi.Yeşil çok tatlı bir elbiseydi.Aklı nasıl giyineceğine takılmıştı.Dış görünüme önem verirdi.Makyaj masasının önüne gitti ve biraz allıkla ruj sürdü.Sonra telefonunun sesini duydu.Onun bile bir ritmi vardı.Koşa koşa telefonunu açtı.Arkadaşı Melanie arıyordu..''İyiyim Mel sen?Yeni kalktım ve etrafımdakileri görmelisin.Aslında görmesen daha iyi olur.''Sonra Mel'i bekledi.İnanamıyordu, Melanie kapıda bekliyordu.Odasının kapısını hızla kapattı.Etrafta anahtarını aramaya başladı.Hiçbiryerde yoktu.''Nerede bu pis anahtar!''Mırıldanıp duruyordu.Daha fazla oyalanmasına gerek yoktu.Bulamayacağı belliydi.Melanie'ye kapıyı açtı.Ağzı açık kalmıştı.Normalde Melanie kıyafetlerine ve görünüşüne önem vermezdi.Ve çok rüküş bir giyinim tarzı vardı.''Melanie!Süper olmuşsun.Kimsin sen yoksa Melanie'nin kimliğini mi çaldın?dedi şakasına.Güzel kırmızı saçları şimdi kıvırcık ve bakımlı,yüzünde çok azda olsa makyaj izi ve ilk defa üzerine bir eşofman takımı geçirmemişti.

''Gir bari,madem bu kadar süslenmişsin.''Melanie zaten davet edilmeyi beklemiyordu.İçeriye girdi.Uzun ve dar koridordan geçti.Duffy'nin odasına yöneldi ki o sırada Duffy hemen öne doğru atladı ve kapının önünde .''Buraya girmeyi rüyanda görürsün.''dedi.Melanie konuşmadı sadece suratında kurnaz bir ''Sen öyle san'' ifadesi vardı.Duffy'nin üzerine atladı ve kapı açıldı ikisi beraber odaya düştü.Melanie:''Benim odamdan daha iyi olduğu kesin.Hadi gel toplıyalım.Seninle sonra hesaplaşıcaz.Beni odana sokmamak neymiş görürsün sen.''dedi.İkisininde çok sevdiği bir sanatçı vardı hemen onun en hızlı şarkısını açtı ve beraber dans ederek odayı topladılar.Ama odayı toplarken saatin farkına varmamışlardı.İkiside iş bulana kadar gazeteye birkaç makale yazacaklardı.Ama geç kalmaları çok büyük sorun oluyordu.Çünkü patronları sinir biriydi.Duffy'ye biraz ilgisi olsada geç kalanlara kötü davranmaktan asla kaçmazdı.

Odayı topladıktan sonra işleri bitmişken Duffy'nin gözleri saate kaydı.Çok geç olmuştu.Melanie'ye seslendi.Melanie konu açmaya çalışır gibi görünüyordu.''Duff sana söylemem gerek.Ben David'ten hoşlanıyorum ve oda benden.O yüzden seninle konuşup bunu anlatabilmem için bu günlük izin istedim.''Yıkılmıştı.Çok şaşırtıcı.Arkasından laf ettiğimiz kişi...Sadece arkadaşının kollarından sıyrıldı ve ''Git burdan Melanie!''dedi.Normalde asla böyle demezdi onun adı Mel'di.İkisininde gözlerinde bir damla gözyaşı düşünüyorlardı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeC.tesi Ocak 24, 2009 6:11 pm

Onaylandı ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
Muggle
Muggle



Erkek Mesaj Sayısı : 233
Asa : 18 inc Unicorn Kanı
Evcil Hayvanı : Corb ~
Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ?
Kayıt tarihi : 11/01/09

Profesör Alımları ~ Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları ~   Profesör Alımları ~ Icon_minitimeC.tesi Ocak 24, 2009 6:18 pm

Profesörlerimiz tamamlandığına göre; başlık kilit.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Profesör Alımları ~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bakanlık Alımları ~
» Okul Çalışanı Alımları ~
» Özel Yetenek Alımları ~
» Ölüm Yiyen Alımları
» Zümrüdüanka Yoldaşlığı Alımları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Rp Out Bölgesi :: Arşiv :: Diğer-
Buraya geçin: