|
|
| Özel Yetenek Alımları ~ | |
|
+9Anitchka L. Anchov Ference Leiff Jagger Serena Jess Wodersoon Dexter Winchester Lethe Lillium Eragon James Black Sofia Diabolus Dahlia E. Blãzej Craig Justin Archman 13 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Craig Justin Archman Muggle
Mesaj Sayısı : 233 Asa : 18 inc Unicorn Kanı Evcil Hayvanı : Corb ~ Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ? Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Özel Yetenek Alımları ~ C.tesi Ocak 17, 2009 10:13 pm | |
| Metamorfmagus, Veela özelliğini isteyenler; aile kurgunuzu, neden bir çok model kullanmak istediğinizi, ve Metamorfmagus özelliğini nerede kullanacağınızı bana yollayın. Ayrıca aktifliği kanıtı olarak sitede bulunan en az 5 rp’nizi de yanında atarsanız sevinirim ^^. Bir de bu özelliği isteyenler kendi aranızda isterseniz, akrabalık ayarlayabilirsiniz ^^.
Zihinfendar/Zihinbendar, Animagus olmak isteyenler; Aslında bu özellikleri isteyenler biraz yaşlı olması gerek; fakat fazla uğraştığınızı gösteren rp'leriniz olursa alınabilirsiniz. Bunların yanında eğitimizi anlatan uzun bir kurgunuz varsa ÖM'den ulaştırınız ^^.
Çataldili yeteneği isteyenler; Binasına ve yaşına bakılacaktır. Aile kurgunuzu iyi planlayıp bana yollarsanız olabilir ki; Arada kahramancılığa girenler olabilir dikkat edelim.
En son Eragon James Black tarafından Perş. Ocak 22, 2009 9:41 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Dahlia E. Blãzej Le Dahlia Noir Sahibi
Mesaj Sayısı : 36 Yaş : 30 Kayıt tarihi : 18/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 10:25 am | |
| İki özel yeteneğe birden sahip olabiliyor muyuz? Eğer oluyorsa metamorfmagus ve çatal ağız olmak istiyorum. İkisi birden olmuyorsa salt metamorfmagus.
Yaş; 30 Örnek Rp; Başvurumda gönderdim. Mesaj uzunluğuyla uğraşmak istemedim ama gönderin diyorsanız gönderirim. =) | |
| | | Craig Justin Archman Muggle
Mesaj Sayısı : 233 Asa : 18 inc Unicorn Kanı Evcil Hayvanı : Corb ~ Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ? Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 10:34 am | |
| - Eragon James Black demiş ki:
- + Herkes sadece bir tane özellik edinebilir. +
^^. Onaylandı. | |
| | | Sofia Diabolus IV. Sınıf Slytherin Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 47 Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 2:54 pm | |
| MetamorfmagusYaş: 14 Örnek Rp: - Spoiler:
'Geri dönmek güzel mi Kiwa?' 'Ne demezsin...'
Japonya'daki küçük evlerinde, kendini hayattan soyutlamışken birden yüzlerce tanıdığın arasında sergileniyor olmak can sıkıcı, rahatsızlık vericiydi. Kısık gözlerinde eski parıltıdan eser yoktu. Yırtık ve edepsiz bakışların yerini fersiz bakışlar ele geçirmiş, savaşı kazanmanın gururuyla insanlara kendilerini sergiliyorlardı. Yüzü her zamankinden solgundu, geçen yıla göre oldukça zayıflamıştı. Koridorun ortasında, göğsüne bastırdığı kitaplarıyla yürürken insanların onu umursamaması için yalvarmaktan başka çaresi yoktu. Koyu kestane rengi saçları uzamış, eğik başı sebebiyle güzel çehresini örtüyorlardı. Vücudu günlerdir alışık olduğu şekilde hafiften titriyor, konuşmakta güçlük çekiyordu. Nefes almak o kadar zor olmasa da ağzında biriktirdiği havayı dışarı vermesi kolay olmuyordu. Duraksıyor, öksürüyor ve bazen boğulmak için öylece kalıyordu. Ne yazık ki kendini seviyor oluşu içindeki ölüm isteğini basıtıyordu.
Pencereyi döven sonbahar yağmuru hızını arttırmış, pencereyi aşmak için daha çok güç sarf etmeye başlamıştı. Hüzünlü bir tablonun en güzel parçasıydı sanki. Gri gökyüzünü aydınlatan şimşekler siyah göz bebeklerine yansıyor, solgun tenine ışık katıyordu. Yorulduğunu, bacaklarının titremeye başladığını hissettiği an daha fazla eziyet çekmekten vazgeçti. Ne kadar da bencil... Gin böyle bir kızdı. En kötü anlarda bile kendini sakınır, narin bedenine zarar gelmesini istemezdi. Yaşadığı ve yaşattığı şeylerin insanlar üzerindeki etkisini önemsiyor muydu? Onların yaşadığı zor dönemler umrunda bile değildi. Olayların dönüm noktasıydı, kendisinden başka kimseye yeterince zarar gelmiş olması olanıksızdı. Öyle olsaydı, eğer onlarda yeterince yaralansaydılar, şimdi sevgililerini kollarına takıp, saçlarını savurarak koridorda dolaşmazlardı. Aşıklarmış... Hiç biri benim yaptığımı yapamaz, benim kadar aşık olamaz.
Yaslandığı pencere pervazı ile ilişkisini kesti ve pencerenin dışındaki özgür dünyaya son kez baktı. Uzun zamandır bahçeyi turlamıyordu. Geldiğinden beri tek derdi derslere girmek ve uyumaktı. Yine de gözlerini çevreleyen siyah halkalara engel olamıyor, ellerindeki morlukların geçmesini sağlayamıyordu. Israrla Hastahana Kanadaına gitmesini söyleyen arkadaşlarına verdiği cevap hep olumsuzdu. Birilerinden emir almaktan bıkmıştı. Buraya gelirken ilk kez annesinin sözünü dinlemiş, kendi dışında biri için, annesi için birşeyler yapmaya kalkmıştı. Sonuç; berbattı. Kendini düşünmeye alışık biri için farklı bir yaşam tarz hep hüzün getiriyordu. Annesi doktorun söylediklerini bahane ederek kendi çıkarları için geri getirmiş, bu hapishaneye tıkmıştı kızını. Belki Billie için belki de kazanacağı davalardan alacağı paralar için. Bir tek şey kesindi, kızı için dönmek istememişti.
Dördüncü kata çıkan merdivenleri arkasında bıraktı. Haftanın en iğrenç günüydü. Hava gittikçe kararıyor, geceyi kıskanan gün ona benzemeye çalışıyordu. Omuzlarına dağılmış saçlarını çeken Peeves'a acıklı bakışlar atmaktan başka bir şey yapmadı. Kendisini kınayan tablolara küfür etmedi. Koridordaki alaylı bakışlardan kaçtı ve tılsım dersliğinin büyük, tahta, oymalı kapısından içeri girdi. En arkaya, profesörün bile unuttuğu bir sıraya yerleşti. Kitaplarını yavaşça masaya bıraktı. Saçlarını kulaklarının arkasına attı ve masasından etrafa neşeli bakışlar atan kadını süzdü. İri dalgalı, kızılımsı kahverengi saçları cilveyle omuzlarına dökülmüştü. Çökük yanakları, şekilli burnu ve dolgun dudakları vardı. İri, kahverengi gözleri heyecanla sınıfı süzüyordu. Gin gözlerini yuvarlarında döndürdü ve açık camdan içeri giren soğuk hava nedeniyle kollarını kenetledi. Yağmur dakikalar içinde durmuş, geriye gereksiz bir cıvıklık ve mide bulandırıcı kokusunu bırakmıştı. Çamlar dışında tüm ağaçlar çıplaktı, eğri büğrü bedenleri ortadaydı. Derin bir nefes aldı ve sıkıntıyla atmosfere geri bıraktı.
'Muggle televizyonlarına mı sardın be kadın...'
Sihirli günler söz grubundan sonra verdiği ilk tepkiydi. Alaycı yanını harekete geçiren bu kelimeler böyle güzel bir kadının ağzından çıkınca iyice komik oluyordu. Oturaklı biridir diye sevinmiş miydi? Bakışlarını tavana çevirdi ve etrafında gülüşen dördüncü sınıflara bakmamaya çalıştı. Birbirini rahat bırakan kolları sıranın iki yanına düştü. Bir eliyle oturduğu bölümün çıkan vidasıyla oynamaya başladı. İlgisini çekmeyen bu kuru ve havada konuşma bir süre daha devam edecekse çekip gitmeyi geçiriyordu aklından. Slytherin umrunda bile değildi, o Gin'i umursuyor muydu? Neyseki kadının sesi bir süre sonra cılızlaşıp yok oldu. Bir süre sınıfa hakim olan sessizliğin katili Gin oynadığı vidadan çıkan gıcırtılardı. Kendisine doğru sinirle bakan gözlere boş bakışlarla cevap verdi. Beşinci sınıf olmanın iyi yanı; büyüktünüz ve size karşılık vermek kolay olmuyordu.
Emirler yağdırdı, yapılması gerekenleri söyledi ve çocuk muamelesi yaptı. Yine de onun direktiflerine uymaya çalışıyordu Gin. James kalkan büyüsünü zaten öğretmişti, lanet Gin'in tecrübeli olduğu bir konuydu. Okuduğu onca kitap, yaptığı yüzlerce alıştırma ve damarlarında dolaşan asil kan böyle günlerde asasından çıkan kıvılcımın vuruş hızını arttırıyordu. Suratını fethetmeye çalışan edepsiz gülümsemeyi dudaklarını ısırarak bastırmaya çalıştı. Dar kapıdan büyük bir zerafetle geçti ve kapının yanında duran kadına yapmacık bir gülümseme bahşetti. odanın etrafını kaplayan yastıklar yere düşenlerin vücudunda çürükler oluşmaması içindi. Kadifeden yapılmış büyük yastıklara basmamaya çalışarak sınıfın bir ucuna doğru süzüldü. Kadın tarafından yanına yollanan oğlan dördüncü sınıftı. Alaycı bakışlarını çocuğun biçimsiz suretiyle buluşturmadı, yüzüne bakmaya tenezzül bile etmedi. Yine de kabarık, kıvırcık saçları gözüne çarpıyor, arada bir süzüyordu. Kadının başlama komutuyla asasını çocuğa doğrulttu. Önce eğilerek selam verdi ve kendisini taklit eden çocuğa gülümsedi. Bileği yavaşça kıvrıldı
'Conjunctivitis!' diye tısladı.
Asasında çıkan beyaz duman ve gri ışık birbirlerinin üzerine dolanarak ilerlerken, çıkan güç uzun saçlarının geriye doğru savrulmasını, gözlerinin kapanmasını sağlıyordu. Kulakları etrafta uçuşan büyülü kelimeleri duymuyor, yalnızca yapacağı şeye odaklanıyordu. Bir iki adım geriledi fakat vazgeçmedi. Çocuğun cılız kalkan büyüsü sonunda dayanamadı ve sendeleyerek geriledi. Gin'in büyüsü sırtını vurduğunda ise görüşü bozulduğu için yere düşmüştü. Yok olan duman yerde kıvrılan çocuğu ele verdi. Gin zaferin verdiği zevkle asasını cebine yerleştirirken zorlanmadan yaptığı bu büyünün etkilerini yok etmesi için kendilerine doğru kontrol amaçlı bakan kadına parmağıyla çocuğu gösterdi. Küstah ve gereksiz bir hareket. Kadının kızgın bakışlarına aldırış etmeden omuz silkti ve kollarını birbirine kenetleyip biraz ilerisinde duran yastığa çöktü. Çocuğun iksiri içip tekrar gelmesi ve laneti uygulamaya çalışması gerekliydi. Oysa Gin bir kenarda unutulmuş, etrafı izliyordu. Halinden memnundu, başarısızlıkları izlemek keyfini arttırıyordu. Gryffindor'lular kalkan büyüleri konusunda oldukça başarılıydılar. Fakat lanetler için yeterince nefret etmiyor olmaları muhtemeledi. HufflePuff'lardan biri ikisinin yaptığı kuvvetli büyüler ilgilisini çekmişti. Ravenclaw'lara bakmıyordu, onlar yeteneklerinden çok akıllarını kullanıyorlardı. Slytherin'ler lanetlerde başarılıydılar, kalkanlar bazen zayıf oluyordu. Cübbesinin iç cebinde karnını rahatsız eden asasını yavaşça çıkardı ve parmaklarında dolandırmaya başladı. Kız etraftaki hareketliliğe bakarken yapılan büyülerden birinin kalkana çarpıp kendisine doğru sektiğini fark ettiğinde elindeki asasını çevik bir hareketle kendisine doğru gelen ışık huzmesine doğrultarak
'Protego!' diye haykırdı.
Büyüyü kıran kalkanı alkış almasına rağmen çarpışmadaki güçten dolayı sırt üstü düşmüştü. Gin bir süre gözlerini açmadan yattığı yerde öylece bekledi. Kendisini dürten parmaklarla gözlerini açtı ve yavaşça doğrularak başında toplaşan bir iki kişiye baktı. Yastığa düşen asasını alıp ayağa kalktı. Hızlı adımlarla çıkış kapısına yöneldi ve kadının kendisine bakmadığına emin olduğu bir sırada odadan sıvıştı.
| |
| | | Eragon James Black Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 116 Yaş : 30 Rp Sevgilisi : Penthesileia. Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 3:06 pm | |
| | |
| | | Lethe Lillium Ölüm Yiyen
Mesaj Sayısı : 97 Kayıt tarihi : 18/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 3:06 pm | |
| Metamorfmagus 28 - Neden her yere örnek rp yazıyoruz ki? - Spoiler:
" Issa... Issa, uyanmayı düşünüyor musun? "
İkizinden başka kimse onu sabahın bu saatinde kaldırmaya yeltenmezdi. Bu yüzden kabaca ve anlaşılmayan homurtular çıkararak kalkmayacağını belirtti. İkizinin uzaklaşmasının ardından üstündeki örtüyü kafasına çekti, ne kadar daha uyuyabilirse uyuyacaktı; fakat yatakta dönüp durmaktan başka bir şey yapamadı çünkü yapı olarak bir kez uyandı mı ne kadar uykusu olursa olsun bulunduğu yere güneş ışığı dolmuş ise bir daha uyuyamazdı. Küçüklüğünden beri hep böyle olmuştu, örtüyü kaldırdı ve yatakhaneye sıra sıra dizilmiş olan yataklara ve üstünde uyuyanlara göz gezdirdi. Isis gideli beş-on dakika ya olmuştu ya olmamıştı acele ederse yetişebilirdi. Fakat hızlı olacak ne hali vardı ne de isteği. Yataktan kalktı ve eline ilk geçen paltolunu ile t-shirt’ünü üstüne geçirip ders programına göz atmak için çantasını aramaya başladı, yanında çanta taşımadığı için sürekli kaybederdi. Dağılmış çarşafların içine – oraya bakmaya neden gerek duyduysa?- henüz boşaltmadığı bavuluna baktı, kendine ait azıcık yeri olan yatakhane de bile eşyalarını kaybetmeyi başarabiliyordu işte. Derin bir nefes çekti içine ve ‘off’ sesi ile bıraktı. Bu sırada gözü yatağının altından gözüken siyah bir şeye takıldı, çantasının koluna benziyordu hızlıca eğildi ve tutup çekti. Eline gelen şey çantası idi. Onu da hızlıca karıştırarak ders programını yazdığı küçük kâğıdı buldu. Evet, ilk ders Gücün Dengeli Kullanımı idi ve yaklaşık on dakika sonra başlayacaktı. Çantasından bir defter çıkarttı ve cebine bir kalem sıkıştırarak yatakhaneden çıktı.
Gücün Dengeli Kullanımı, en önemli derslerden biri galiba diye düşündü Issa. Sonuç olarak bu okula güçlerini en doğru şekilde kullanabilmek için gelmemişler miydi? Bu derste buna en uygun derslerden biri olarak gözüküyordu en azından şimdiye kadar duyduğu veya girdiği diğer derslerden daha kapsamlı olduğunu belli ediyordu. Koridorlardan ilerlerken ders ve dersin profesörü hakkında kendince tahminlerde bulunuyordu şu ana kadar ne bir profesörü ne de bir dersi çok sevmemişti. Belki de seveceği profesör ve ders bu olabilirdi. Ya da nefret ederdi kim bilebilirdi ki? Sınıfa vardığında hem profesör hem de öğrencilerin çoğu içerdeydi fakat sessiz bir bekleyiş vardı. Saatine göz attı dersin başlamasına henüz beş dakika vardı, Isis’in yanına gitti ve sessizce oturdu. Profesör neden erkenden gelmişti ki? Biraz olsun çene çalmak iyiydi derslerden önce. Sınıfın hepsi geldiğinde profesör oturduğu yerden kalktı ve kapıyı kapattı, dersin başladığını anlayan Issa önündeki defterin boş olan sayfalarından birini açtı ve beklemeye başladı bir şeyleri not alması gerekebilirdi.
" Evet. Gücün Dengeli Kullanımı dersine hoşgeldiniz. Ben dönem boyunca derslerinize girecek Profesörünüz Demetra Nyx Tranquilli. Bana Profesör Tranquilli demenizi tercih etsemde aranızdan bir iki kişinin Nyx demesine izin verebilirim."
Deftere profesörün ismini yazdı. Nyx demek, bir profesöre ismi ile hitap etmek Issa’ya garip geliyordu fakat diyebilmekte isterdi. Dersteki başarıya göre mi izin verecekti? Yoksa başka kriterleri mi vardı? Bir an sormayı düşünse de hemen silip attı bu fikri kafasından. İlk günden saçma sapan sorularına başlamamalıydı. Zaten profesör konuşmasını çoktan devam ettirmişti.
" O zaman tanışabiliriz artık değil mi? Ne gerek var demeyin adlarınızı unutacağımı sanmıyorum. Hafızam benim en güçlü ikinci yanım. Çığlığımdan sonra. Şimdi herkes sırayla adını, gücünü ve gücü hakkında bildiği bir iki cümle söylesin. "
Herkes sıra ile kalkıyor konuşuyor ve oturuyordu. Issa’da sıra kendisine gelene kadar ne desem? Sorusuna cevap arıyordu kafasına; ayağa kalkıpta kelimeleri toparlayamazsam düşüncelerinde boğuşurken yanında oturmakta olan ikizi kalkmıştı bile. Onun dediklerini dinlemeden kafasında son bir şeyler daha tasarladıktan sonra Isis’in yerine oturması ile ayağa kalktı. Ürkek ve heyecanlı olarak konuşmaya başladıysa da bunu dışarıdakilere belli etmemek için elinden gelen çabayı gösterdi.
“ Adım Issa Ann Philippe. İstediğinizi kullanabilirsiniz, benim için önemi yok. Gücüm, genellikle karşımdakilerin benden ürkmemesi için söylememeyi tercih etsem de zihin okuma. Belli olduğu gibi istediğim birinin aklına girip düşüncelerini okuyabiliyorum. İlerde çok işime yarayacağına emin olsam da şu an doğru düzgün kullanamıyorum bile profesör.”
Otururken ne heyecanı kalmıştı ne de ürkekliği kadının onu yiyecek hali yoktu ya. Hoş oturduğu yer ne kadar tuhaf olsa da iyi bir profesöre benziyordu. En azından Issa şu an için öyle düşünüyordu. Sert yüz hatları ve – belki de normal bakışıdır – korkutucu bakışına rağmen son derece sevecen konuşuyordu bayan. Okulda gördüğü diğer profesörlere göre daha sert bir görünümü vardı. Fakat bu ondan korkmasına değil aksine saygı duymasına sebebiyet veriyordu.
" Güçleriniz hakkında fazla bilginiz olmadığını gördüm. Ama önemli değil. Bu yıl içinde çoğu gizemini çözeceksiniz. Ama sanmayın ki hepsini tek senede öğreneceksiniz. Daha birinci seviye iblislersiniz ve daha biz Profesörlerin bile güçlerimizin keşfedilmemiş yanları var. Her ne kadar altıncı seviye iblisler olsak ta hepimizin güçleri farklı oranda gizemli. Neyse önemli olan bu değil. Dersimizde size tek tek güçlerinizi anlatmayacağım. Bu derste güçlerinizi dengeli biçimde kullanmayı ve fazla enerjinizi insanlara zarar vermeden dışa atmanızı sağlayacağız. Peki bunun bize ne gibi bir faydası olur ki gibi sorularla karşılaşıyorum her sene. Siz sormadan söyleyeyim. Gücünüzü içinizde biriktirmeniz demek kendi bünyenize zarar vermeniz demektir. Sihir dengesi biz iblislerde oldukça hassastır. Bu dengeyi koruyabilmenin yolu konsantre olmaktan geçer. Dersimi hafife alacak olanlar hemen sınıftan çıksınlar. Hiç önemli değil. Ama kesinlikle kendilerine verdikleri zararlar sonucu yanıma gelmesinler. Dersimdeki en ufacık bir hatanız bile geri dönülemez sonuçlar doğurabilir. Bedenleriniz veya akıllarınızda hasara neden olmak istemiyorsanız dersimde uyuklamadan ağzımdan çıkanları ezberlemeye bakın. O zaman derse geçelim! "
‘Wouw’ duyulmayacak bir şekilde mırıldandı. Sabahki düşüncesinde haklıydı kesinlikle önemli bir dersti. Belki de bu ders sayesinde kendi istemi dışında onun bunun aklına girmekten kurtulacaktı, birkaç ders sonra bunu profesöre sorması gerektiğini aklının bir kenarına not etti. Ve tahtada çizili olan -profesörün kendilerine gösterdiği- insan vücuduna baktı.
" Bir iblis kendi gücünden nasibini almak istemiyorsa kullandığı enerjinin bir kısmını dışa atması gerekmektedir. İşte buradaki sinirsel uyarıcılar sayesinde fazla enerjinizi dışa vurmalısınız. Sakinleşmek bunun en kolay yoludur. Kaitlynn Lara Andy. Gücün Zeus gücüydü. Oldukça etkileyici bir güç. Ama peki ya yanlışlıkla ellerini elektrik akımına değdirirsen? Veya ya sinirlendiğinde kendine hakim olmazsan? Kendine zarar verirsen? Daha da kötüsü başkalarına da zarar verirsen? Peki Nylénia'nın zehirli teni ya başkasına temas ederse sırf sinirlendi diye? Juliette'in kabusları kendi kabusları olursa? Veya Lle radyasyonunu kontrol edemezde radyoaktivitesini dışa vurursa istemeden? Ya benim çığlıklarım depremlere yol açarsa?"
Profesör durdurak bilmeden bazı güçlerin kötü yönlerini bilmemiz ve önlem almamız gereken yerlerini saymıştı. Cidden böyle şeylere karşı hepsinin çok dikkatli olması gerekiyordu, kimse istemeden birilerine zarar vermek istemezdi. Hatta kendilerine bile zarar verebilirdi dikkat etmezlerse. Tanrıya şükür Issa’nın gücü ağır baş ağrıları dışında bir sorun çıkartmamıştı şimdiye kadar kendine. Profesör kapıya doğru yönelip açmış bu sırada ise zilin sesi doldurmuştu tüm sınıfı. Yavaş yavaş başlayan kıpırtıların içinden profesörün sesi tekrar duyuldu.
" Ödeviniz yok. Zaten ödev vermeyeceğim. Çünkü sizin her an her saniye kendinizi dizginleyerek kendinize zarar vermemeniz için gösterdiğiniz çaba sizin için bir ödev olacak. Nasıl mı not alacaksınız benden? Okul içindeki davranışlarınız sayesinde. Zararsız olan puanı alır. Diğer ders görüşürüz çocuklar."
İlginç. Kesinlikle ilginç bir profesör diye düşündü Issa. Bu profesörü sevecek gibi gözüküyordu, hatta şimdiden ona sempati kazanmaya başlamıştı bile. Gözüne girmek için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıydı. " Sence de büyüleyici değil mi? " Isis’e baktı büyümüş gözlerle. “ Hem de nasıl…” beraber sınıftan ayrıldılar.
| |
| | | Eragon James Black Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 116 Yaş : 30 Rp Sevgilisi : Penthesileia. Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 3:09 pm | |
| Yaş ; 14 Örnek Rp ; - Spoiler:
Yıldızlar bugün bir başka dedi Craig. Yıldızlara bakarak geçirmişti geceyi , yakalansa ceza alabilirdi ama yinede kuralları sevmiyordu o yapısında yoktu. Hiç uyumamıştı ve ilk defa uyumamak onu bu kadar etkilememişti.Derste vardı zaten , İlk dersine girmediği dersti bu. Üstündeki uzun kollu t-shörtün kollarını yukarıya cektikten sonra yerden güç alarak yukarı kalkmıştı. Dersler , Dersler , Dersler.. dedi Craig içinden. Niye yaparlardı ki bu ders denilen sıkıcı şeyi. Acaba bu derste Nesnel sihirler dersi gibi sıkıcı mı geçicekti böyle bir derse bir daha katlanabileceğini sanmıyordu. Okula sonunda girmişti , 4.kata kadar yolu vardı o kısa yolları sevmezdi. Her zaman yollar uzun olucaktı seviyordu yürümeyi. Uzun mont gibi olan uzan sweat ceket onu burnuna kadar kapatıyordu tek görünen gözü ve saçları idi. Hiç bir yere bakmadan bu kadar sabit ilerlemek herkeze göre birşey değildi bunu biliyordu. 4.Kata gelmişti sonunda. Önünde duran uzun koridor ona uzun gelmişti bu sefer. Ama son kez yürümeliydi sonra dersliğe girer dersin durumuna göre uyur veya dersi dinlerdi. Ama şu an tek istediği biraz heyecandı. Gücünü daha gösterememişti o herkez gibi değildi , kimileri birşeyler yamultuyor , birşeyleri duyuyor , birşeyleri sıkıyor olsada Craig'in gücü öyle değildi. O farklı idi o insanlar gibi birşey duymuyordu onun ailesinden gelen bir güçtü bu ve o bunu rahat yapıyordu. Kendisinde mi idi sorun ? Yoksa o hepsinden farklı mı idi.
Nasıl oluyordu bu ? Nasıl onlar gücünü yeni yeni farkederken veya az az kullanmaya başlamışken o gücünün neredeyse birçoğunu bilip kullanıyordu ? Olduğu yerde kalmış bir anda bu cevapsız soruları beyninde döndürüp duruyordu. Ama sonunda yürümeyi akıl edip yürümeyi başlamıştı eğer cok az daha orda durursa derse geç kalıcaktı cünkü kısa bir yürüyüşün ardından sonunda dersin kapısına varmıştı. Kapıyı açtıktan sonra fazla kişinin olduğunu görmüştü. O belkide son gelendi. Profesör camdan dışarı bakarak onların gelmesini bekliyordu. Craig , ise konuşmadan arka sıraya doğru yönelmişti. Arka sırada olduğundan herkez göz hapsindeydi ama dersin başlamaya niyeti yoktu. Elinden çıkardığı bir sineği parmağına kondurduktan sonra onu izlemeye başlamıştı ; Craig'in parmağından başka hiç bir yere gitmiyordu. Bağlılık dedi içinden Craig. Profesör'de daha derse başlamamıştı zaten . Herhalde herkezin susup derste lider olduğunu hissedene kadar da konuşmayacaktı ki içeride ki ses gerçekten hatrı sayılır derecede yüksekti. Ama sonunda içeride sessizlik sağlanmıştı kısa bir bekleyişten sonra sonunda profesör konuşmayı aklına getirmiş gözlerini baktığı yerden çevirip öğrencilerine yani kendileine döndürmüstü ;
" Günaydın çocuklar. İkinci dersimiz... Bugün, bir önceki dersimiz gibi boş şeyler yaparak geçirmeyeceğiz. Kendimizi anlatmayacağız. Daha doğrusu sözlerle anlatmayacağız, çünkü bana bu derste güçlerini göstereceksiniz. Deneyecek, çalışacak ve sonunda başaracaksınız. Siz daha I. Seviye'siniz. Ancak, bu derste kendinize III. seviye'ymiş gibi güvenmenizi istiyorum. Azimli olun, çalışkan ve kendine güvenen... "
Güven , çalışmak , denemek , yanılmak ve kendimzii III. seviyeymiş gib hissetmek mi? Bunu nerden çıkmıştı ki şimdi ? Zaten Craig kendine güvenen birisi idi. Her gün antreman yapardı. Ama denemezdi ki buna ihtiyacı yoktu. Belliki profesörün bir planı vardı onlarla ilgili ama ne olabilirdi ki ? Zaten oda bir süre konuşmamıştı. Ama Craig , ne yapıcağnı merak ediyordu. Ya güçlerini sınayacaktı yada onların yeni bir güç ortaya cıkarmasını sağlayacaktı ki bu çok zord I. seviye deki öğrenciler için bu kadarı fazla olurdu o zaman bu imkansızdı. Bir sorun vardı yada Craig paranoyak yapıyordu. Ama son sözleri fazla damgalı söylemişti. Vardı birşeyler ama aslında anlamıştı güçlerini test edicekti.. Onların neler yapabildiklerini bunun dışında birşey yapabilmesi zaten imkansızdı. O zaman konsantre olması gerekiyordu. Ama şimdilik bu 2.plana gerilemişti cünkü kimseyi tanımıyor bilmiyordu. Profesörün kelimelerini aklından geçiriyordu. Cok olmasada calışkandı , deneyen bir yapısı yoktu belki , kendine güveni tamdı hiç hemde gerçekten hiç güvensizlik yaşamamıştı.Craig'in gücü hepsinden bir bakıma farklı idi tepkilerinin ne olucağını oda bilmiyordu. Ama artık kendisini gösterme zamanı gelmişti. En azından onu küçük biri sanmamalıydı. Kiminin gözünde gücünü deneyebilceği için pırıltı kiminin gözünde ise tedirginllik oluşmuştu. Craig , güvenini bu ders biraz daha besleyecekti asla gücünden tereddüt etmemişti kendini cok iyi biliyordu tanıyordu. Uzun zaman sonra profesör tekrar konuşmaya başlamıştı ;
" Öncelikle, geçen dersimizde size gücümü gösterdiğimi hatırlıyorsunuz. Ben gücümü ilk günde yapmadım, ilk günde istediğim şekle dönüşmedim. Siz de bunu başaramayacaksınız. Çünkü siz, bu hayata daha yeni atılan öğrencilersiniz. Ancak, Nystemihel'den çıktığınızda, hayatın güçlü ve yetenekli bir bireyi olacaksınız. Şanslısınız, çünkü gücünüzü kullanmayı öğrenecek ve usta olacaksınız! İlk denemede, hatta yüzüncü denemede bile yapamazsanız asla hayal kırıklığına uğramayın. Sonunda mutlaka yapacaksınız... Başlıyoruz! "
Geçen dersi kaçırması kötü olmuştu. Neler olmuştu ki , gene neler kaçırmıştı ilk ders. Ama şu an sorun bu değildi , işte Craig'in farkı bir kez daha ortaya cıkmıştı çoğu kişi ilk denemede yapamıyordu ama o yapmaya başlayalı 2 sene olmuştu. Hayal kırıklığına neden uğramayacktık ki ? yüzüncü denememi ? Bu profesör kafayı yemiş olmalıydı ne demek yüzüncü deneme , yüzüncü denemede yapanın okulu terketmesi gerekiyordu. Hatta terketmeyi bırak kendini öldürse bile daha iyi olurdu. Başlıyoruz derken ne demek istemişti ki neye başlıyorduk ? Kesinlikle bu ders birşeyler olucaktı artık bu konuşmadan sonra bunu kesinlikle anlamıştı. Ama neye başladığını söylememişti yada Craig'in beyni durmuştu. Güçlerini göstericeklerdi buna başlıyoruz demişti büyük ihtimalle ki bu konuda Craig kolay kolay yanılmazdı. O zaman cidden başlamak gerekiyordu ki Craig , artık hazırlanmaya başlamıştı ki Profesörün kelimesi ile bu eyleminden vazgeçti ve profesörü dinlemeye koyuldu ;
" Evre evre, gücünüzü kullanmayı anlatacağım ve sizde tek tek , özenle uygulayacaksınız. Önce, lütfen hepiniz beyninizi boşaltın. Aşkınızı, sorunlarınızı, dertlerinizi, nefretlerinizi bırakın gitsinler. Kendinizle yalnız kalın, gücünüze odaklanın. Hepiniz yapmaya çalışıyorsunuz, aferin. Şimdi, iki, gücünüze tamamen odaklandığınıza göre, önünüzdeki objelere bakın, hepinizin görevi için hazırlandılar. Deneyin, örneğin ' Şimdi, onun içinden geçeceğim ' deyin içinizden, ve odaklanın ! Başlayın, sürekli deneyin, düşünüp, objeye bakıp gücünüzü deneyin. Tecrübe edindikce hızlanacaksınız! "
Craig , önünde duran kavanoza bakmıştı. Şimdi konsantre olması gerekiyordu en azından profesörün dediğini yaparak çıkartıcaktı arkadaşlarını belki bir değişiklik olurdu.Aklında her zaman olan tek şeyi abisini öldürme isteğini hemen aklından çıkarttı. Diğer küçük şeyleride derseri , düşünceleri , arkadaşları hakkında düşünceleri , yanlızlık isteği , uykusuzluk , profesörler , insanların kişilikleri hepsini ama hepsini cıkarmıştı aklından tek gördüğü beyaz bir odanın içinde olduğu idi. Dış dünya ile ilişkisini kesmeyi başarmıştı. Kollarını yavaşca ayağa kaldırmıştı ama elleri aşşağıda duruyordu. Hemen bir kaç tane küçük böcek Shino'nun yüzünde dolaşmaya başlamıştı bile. Ama şimdi ne yapmalıydı. Önündeki masaya saldırsa ne olurdu ki ? En azından gücünü gösterirdi. Evet bunu yapıcaktı. Artık herkezin Craig'i tanıması gerekiyordu. Bunun için artık kendini göstermeliydi. bir kaç adım daha geriye yürüdükten sonra ağzının içinde Thysanura ; Saldır dedi. Bir anda arkasında yüzlerce böcek belirmişti. Normalde bu kadar fazla cıkarması çok zordu konsantre olması işe yaramış gibi gözüküyordu. Craig , ne olduğunu anlamadan arkasındaki böcekler bir anda masaya doğru saldırmaya başlamıştı. Çıkan küçük çaplı bomba sesi Craig'i bile ürkütmüştü cünkü ilk defa bu kadar ağır bir saldırı yapıyordu. Küçük bir toz bulutunun ardından masanın yerle bir olduğunu görmüştü. Böcekler ise olduğu yerde bazı değişik sesler cıkartarak parçalanmış masanın etrafında dönüyordu. Bu Craig'miydi bu kadar gücü nasıl başarmıştı tek konsantre olması ile gücünü bu kadar arttırmayı başardıysa , burası onun için gerçekten yararlı bir yerdi. Ama sinlerin bir anda yok olduğunu gördü. elleri hiç bu kadar ağırmamıştı. Bu normalde ilk defa bu kadar fazla thysanura çıkarmştı. Craig , hemen duvara yaslanıp kolunu tutmaya başlamıştı ki. Daha bir kaç dakika geçmeden profesör konuşmaya başlamıştı.
" Dersimiz bitti, herkes çıkabilir. Ödeviniz bu güçlerini denemek. Yapıp yapmadığınızı çok iyi anlarım, kaytarmayın! Hoşçakalın "
Kaytarmak mı ? Neredeyse kolunu kaybedebilirdi. Craig , içinden Profesöre lanetler yağdırarak derslikten ilk çıkanlardan biri olmuştu..
Hangi Hayvan ; Bembeyaz tüylü bir Sibirya Kurdu | |
| | | Dexter Winchester Ölüm Yiyen
Mesaj Sayısı : 59 Kayıt tarihi : 18/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 3:19 pm | |
| Zihinfendar* yaş;28 örnek rp; - Spoiler:
*İzlemelisin, herkesi, her şeyi, tek çıkar yol bu izlemeli ve anlamalısın.* Rüyalarını ona zehir eden ve tatlı kılan yaşlı adamın sesi kulaklarından gitmemişti henüz, ortasından yırtılmış mavi gözlü bir adamın eski fotoğrafına tepkisizce ve acıyla bakıyordu, bir yandan mırıldandığı sözcüklerle savaşıyor diğer yandan kendini toparlamaya uğraşıyordu. *Büyük baba sana baba dememi ve yanında kalmamı istemediğin için senden iğreniyorum, şimdi şu yaptığıma bak plansız ve düzensizce savaşı, seni görmeyi bekliyorum.*
Adımları onu güzel kokan, soğuk ve temiz, yaprakların ölülüğünden canlılığına uzanan bahçeyi görüş alanına alabileceği en doğru yere, önceden defalarca kontrol ettiği büyük, metal kapının hemen önüne götürüyordu. Bu gün yapacakları listesinde av olmadığına memnun görünen bedenine kızmaya uğraşmasa da yapılacak olanlar çok olağan şeyler sayılmazdı. Transilvanya, bütünün eski halini almasında en etkili olacak yerlerdendi şüphesiz ve bu gün karşılaması gereken küçük konuğunda önemi buradan geliyor olmalıydı. Hakkında duydukları, çoğu zaman haz almadığı ön yargının kişiliğine hücum etmesini sağlıyordu. Hiç kimsenin istenen her şeyi barındırabilecek kadar iyi olmadığından emindi ama farklı olmak başka bir şeydi.
Vazgeçemediği siyah pelerinini dar ama rahat bir pantolonun üzerine giymek yerine nedensizce keten bir ceket, çizme ve eteği tercih etmişti. Gözlerini uzaktaki patikalara, kıvrımlı yollardan, asla bölünemeyecekmiş gibi güçlü görünen zemine çevirdi. Gerçekleşebilecek en iyi ve en kötü şeyi düşünmek zor olmuyordu, avcılara göre olabilecek en iyi şey, ucubelere göre en kötü şeydi şüphesiz ve orta yolu bulunamazdı, bulunmamalıydı. Yok etmek istediği şey en yakınındayken nasıl durabilirdi? Bunu ondan nasıl beklerlerdi, anlamıyordu ama beklemek zorunda olmak acı veriyordu.
Düşüncelerini zedeleyen tüm konular karanlıktı, huzur öyle geride kalmıştı ki, yüzyıllarca ulaşılamayacak gibi olması berbattı. Arkasına dönmeden bile hissettiği büyüklük ona heyecan veriyor burayı gerçekten de seviyordu. Bir şeyler olacaksa eğer –ki bunu hiçbir şeyi istemediği kadar çok istiyordu- burada olmalıydı. Saflık her şeyden güzeldi ve bu güzellik eskisi gibi her yeri sarmalı her şey bu güzelliğe ulaşmalıydı. Sessizce gözlerini uzun bir süre kırpmadan baktığı gökyüzünden yere, karanlık toprağın kapladığı alana indirdi. Dizlerini kırarak gördüğü ilk ağaç parçasını sertçe toprağa sapladı “Burada..”
Asla dolgun görünmeyen dudakları en ince halini almış, saçları rüzgara yenik düşmüştü, ayağa kalktı. Gözlerini tekrar en başında yaptığı gibi uzaklara yönlendirirken istemenin önemini kavrayabiliyordu. Henüz tanışmadığı misafirini merak ediyordu, tanışmadığı herkesi merak ediyordu çünkü kimsenin onu gerçekten anlayamayacağını düşünüyordu ve bu duvarın yıkılmasını istiyordu. Henüz havanın kararmamış olması bu alanın aydınlık olmasını sağlayamıyordu. Yolun bitimine kadar hızla ilerleyen ve sonunda duramayacakmış gibi görünen bir şey çarptı gözüne.İlk bakışta ilginç gelen araçtan dışarıya çıkan, belli belirsiz onu süzen kadına kendisi için önemsiz olduğunu hissettirmemeye çabaladı. Tepkisizliğinin nedeni emin olamamasıydı büyük olasılıkla. Ona kimsin?’lerle dolu bakışlar atıyordu. Küstahça ceketinden çıkardığı minik bir portakalı andıran lolipopu ağzında gezdiriyor bir yandan da yavaş adımlarla Sidonia’ya yaklaşıyordu.
"Vatikan'dan selamlar." Kızın bu sesleri kelimenin tam anlamıyla rahatlatıcıydı. Şüpheleri sona ermiş biçimde ona yaklaşıp birkaç şey söylemesi gerektiğini düşündü. “Hoş geldiniz Bayan Samael. Sizi burada ağırlamak bizim için büyük bir şeref. Önden buyurun lütfen size odanızı göstereyim.”
| |
| | | Serena Jess Wodersoon II. Sınıf Hufflepuff Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 76 Yaş : 31 Asa : Şeçiyorum... Evcil Hayvanı : Ejderha kanatlı büyük civciv Rp Sevgilisi : ^~^ Kayıt tarihi : 17/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 3:54 pm | |
| Serena Jess Wodersoon 12 Çatal Dil
- Spoiler:
Yer: Üç Süpürge Zaman: Güneşli Bir Akşam Oyuncular: Serena Jess Wodersoon & Claire Luxmore Kurgu: Okulların açılmasına az bir zaman kala birbirini daha tanımayan kızlar üç süpürgede karşılaşır ve aralarında bir tanışma geçer.
Serena soluk soluğa kalmıştı.Az önce durduğu yerde büyük bir kavga olmuştu.Nedenini bilmiyordu.Canı çok sıkılmıştı.Bir bardak Kaymakbirası içebilirdi.Annesinden yeterince para ve izin almıştı.Canı ateş viskisi istiyordu ama annesi bunun için birkaç yaş daha büyümesi gerektiğini söyledi.Kapıya doğru dikildi.Etrafı iyice süzdükten sonra annesinin dedikleri aklına geldi ''Serena dikkatli ol.Tek başına yollamamalıydım seni ama çok istediğin için bir kerelik olsun izin verdim.Üç süpürgeye girmeni tavsiye ederim.Ben birşeyler içmek için çoğunlukla oraya giderim.Aslında daha çok büyüklerin takıldığı biryer ama belki sende orada kafana göre birini bulup arkadaş olursun.''Ne kadarda uzatmıştı annesi.Alt üstü bir kere bara gidecek hafif birşeyler içecekti.Kafasındakileri hemen unuttu.
Kapı eski görünüyordu.İçeriye girdi.Kapıyı açarken küçük bir gıcırdama oldu.İçerisi küf kokulu garip biryerdi.Çoğunluk orta yaşlı insanlar.Kenarda dizilmiş masalarda oturmuş ya sohbet ediyor yada kapıdan geçenlere bakıyordu.Serena kapının önünde dalmıştı.Kapı birden ona çarptı.Bu onun suçuydu ama çok siniri bozulmuştu.Kapıdan çıkan yaşlı adam:''Küçük kız birdahakine dikkatli ol.Bir yerin acıdı mı?Kapı önünde durmak tehlikelidir.Buraya giren çıkan çok olur.''Serena'nın siniri adamın iyi davranışları sayesinde yatışmıştı.Hafifçe pardon diye mırıldanarak oradan ayrıldı.Sonra İçeceklerin olduğu garip siyah büfeye doğru yöneldi. ''Bir Kaymakbirası.''dedi.Barmen ona garip garip baktı.Sanki çok küçükmüş gibi. ''Ne yani küçüğüz diye birşeyler içemeyecekmiyiz?''Barmen kızın bu davranışından sonra bir şişe ve bardak çıkarıp içine bol köpüklü hoş görünümlü bir içecek döktü.Serena elinde sakladığı parayı barmene verip oradan uzaklaştı.
Boş bir masa aramaya başladı.Etraf çok kalabalıktı.Çoğu masalar doluydu.Serena köşede bir yerde masa buldu ve elinde kocaman torbalarını yanındaki iskemleye bıraktı.İçeceğin tadını çok merak ediyordu.Daha önce çok deneyimi olmuştu ama muggle içecekleriydi.Serena masaya oturunca toparlandı ve içeceğinden bir yudum aldı.Belki geçen seneden tanıdığım birilerini görürürm umuduyla etrafı taradı.Ama kimse yoktu.Sonra önündeki içecekten büyük bir yudum daha aldı ve çok beğendiğini düşündü.Tadı biraz ekşiydi ama Serena ekşiyi severdi.Sonra kapıda ona çarpan adamı gördü.Serena'nın masasına doğru geliyordu.Biraz irkildi. ''Genç bayan acaba yanınıza oturabilirmiyim?Yer bulamadım sonra sizi gördüm.Pek hoş bir karşılaşmamız olmasada şansımı deneyeyim''dedi.Serena önce evet demeyi düşündü ama sonra kendince bir yalan uydurdu. ''Üzgünüm bayım,birkaç arkadaşımı bekliyorum.''dedi.Çok garip bir bahane olmuştu ama yinede denedi.Bunu duyan adam kibarca özür diledi ve yavaşça uzaklaştı.Serena'da kaymakbirasını yudumlamaya devam etti.
| |
| | | Ference Leiff Jagger Büyüceşûra Baş Hâkimi
Mesaj Sayısı : 72 Asa : 12 inç, yarı esnek. Defne dalı, anka telenkli. Evcil Hayvanı : Köpek, Fox. Kayıt tarihi : 13/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 4:31 pm | |
| Leiff Jagger, 112Zihinfendar ve Zihinbendar. - Spoiler:
Dışarıdan gelen gürültüleri duyabiliyordu; herkes gelmiş olmalıydı demek. Ama o kapıyı kilitli tutmaya devam etti. Çünkü sınıfı son bir kez dolaşmalıydı. Sıraların arasından geçerek arada sırada parmağını bir sıraya değdirip toz kontrolü yaptı. Bütün sıraları gezince ellerini birbirine sürterek temizlemiş oldu. Masasının üstünde duran elmayı tükürüklü bir şekilde ısırdıktan sonra, cebinden çıkardığı poker kartları destesini –aslında hepsi joker kartıydı.- masanın üstüne yerleştirdi. En sonunda kapıyı açarak içeri öğrencilerin doluşmasına izin verdi. Çok gürültü çıkarmalarını yeni olmalarına yoruyordu, ama bu yeterli sebep değildi. Kapıyı asasıyla öyle bir hızla çarptı ki, bütün öğrenciler sus pus oldu. Bazıları onu çok garipsemiş olacak ki değişik değişik bakıyorlardı. Hermes ise öyle yapanlara sadece hırlamakla yetindi. Sonra ilk sözüne başladı, elbetteki bu bir tanışma cümlesiydi, ‘’Hogwarts’a hoş geldiniz tembel fareler. Ben Hermes Olympus, sizin için ise Profesör Olympus, tamam mı? TAMAM MI?! Güzel. Sizin isimlerinizi öğrenmek istemiyorum, umrumda değil. Dersimiz biçim değiştirme olduğu için hepinizin adı bu ders saatinde ‘sen’ olacak. Buna alışın.’’ Dedikten sonra sınıfa göz gezdirdi, kimsenin bir itirazı yok gibi görünüyordu; ‘Amma can sıkıcı bir sınıf’ diye geçirdi içinden Hermes. Daha sonra asasının zarif bir hareketiyle bütün Joker kartlarını sınıftakilerin önüne koydu. Hermes’in hesabı doğru çıkmıştı, bir eksik kart bile yoktu! Öğrencilerine baktı, hiç biri bir şey anlamışa benzemiyordu. Elmasından bir ısırık daha aldı ve sıraların arasında dolanmaya başladı. Gerçekten yorucu bir yıl olacaktı.
‘’Size bir şey söyleyeyim mi?’’ Öğrenciler hiçbir tepki vermemişti. ‘’Size sesleniyorum!!’’ diye haykırınca belli belirsiz başlarını salladılar. O da suratına bir tebessüm yerleştirdi. Ne kadar ufak bir gülücük olsa da makyajı sebebiyle ağzı kulaklarına varmış gibi duruyordu. Masasına oturup –sandalyeye değil- ellerini birbirine kenetledi. Ellerini de dizine koyduktan sonra konuşmaya başladı, ‘’Biçim Değiştirme, ilginç ve bir o kadar güzel bir derstir. Dikkatinizi çekerim, eğlenceli demiyorum. Çünkü pek de eğlence olmayacak. Dikkat ve çok çalışma gerektirir. Günümüzde birçok erişkin büyücü bile bu sanatı tam olarak yapamamaktadır. Odaklanma ve asa hareketleri en önemli iki ilkedir. Biçim Değiştirme’nin ne gibi faydaları vardır? Biçim Değiştirme birçok yönden sihirbaza avantaj sağlar. Örneğin animagusluk yetisi olanlar –ki bu Biçim Değiştirme’nin en bilinen koludur- tehlike ve benzeri durumlarda animagus hayvanına dönüşerek daha rahat güvenli bir yere gidebilirler. Animagus yetisinin ayrıntılarına ilerleyen sınıflarınızda göreceksiniz. Ve, ben görüp görebileceğiniz en sert ve acımasız profesörlerden biriyimdir. Onun için şimdiden söyleyeyim; biri bir hata yapmanda önce iki kez düşünsün ve yapabileceğinin en iyisini değil, gereken en iyiyi yapsın! Aksi hâlde binanızdan boş yere puan gidebilir. Bunu kimse istemez, çaktınız mı?’’ işi dolayısıyla argo konuşmaması gerekiyordu ama bu Hermes’in doğasındaydı.
Odanın iyice sıcaklamaya başladığını hissetti birden. Akan terler yüzünden göğsüne erişiyor, geçtiği yerdeki makyajın etkisini azaltıyordu. Alnında birikmiş terleri ise elinin tersiyle sildi. Ceketini çıkartıp ikye katladı ve dikkatsizce masaya fırlattı. Gömleğinin kollarını da iki kat kıvırdıktan sonra konuşmalarına geri döndü, öğrencilerin artık ciddiyeti ele aldıklarını hissediyordu. Artık asasını da çıkarmıştı, gerçek derse başlıyorlardı, ‘’Şimdi, önünüzde gördüğünüz poker kartları sizin alet-edavatınız. Onlara dikkatli bakın, çünkü birer kitap gibi yanınızda taşıyacaksınız onları. Her derste onları kullanacaksınız. Bunun ne demek olduğunu biliyorsunuzdur umarım, yani, bir gün bir büyüyü başarıyla yapsanız bile, aynı büyüyü tersine çevirmekle de yükümlüsünüz. Aksi hâlde kartınız eski hâline dönmez ve siz de bir dahaki derste onu kullanamazsınız. Bu da sizin derse eşyasız geldiğinizin kanıtıdır ve puf! Binanızdan 20 puan eksilir. N-hahaha!’’ kahkahasını ani olarak kesti ve öğrencilere seri bakışlarla öğrencilere göz gezdirdi. Çoğunun gözü kartındaydı, fakat bazıları hâla Hermes’e bakıyordu. Parlak, mor yeleğinin iç cebinden kendi Joker kartını çıkardı. Öğrencilerinkinden hiçbir farkı yoktu, en azından bir süreliğine… ‘’Bu gördüğünüz kart.. Şaka yapıyordum normal kartlardan hiçbir farkı yok! Neyse, şimdi asanızı alın ve, ve benim tuttuğum gibi tutun *Bileğini kıvırmış bir şekilde asayı en dibinden tutuyor ve ucuyla hafif yuvarlaklar çiziyormuş gibi tutuyordu* Herkes yaptı mı bakayım güzel. Şimdi kartınızı diğer elinize alın ve arkasını çevirin. Herkesin ki kırmızı renkte değil mi? Güzel… harika! Şimdi, size üç şans tanıyorum. Üç seferde, hangisinde olursa olsun bunun rengini sarıya çevireceksiniz. İlk seferde yapanların binasına 10 puan, ikinci ve üçüncü seferde yapanların binasına 10’un altında herhangi bir puan ve de üç seferde de başaramayanların binasına ise -10 puan, anlaşıldı mı? Hadi başlayın! On dakikanız var! A, pardon durun, kendim göstermeyi unuttum sizlere, bakın, elinizi aynen bu şekle sokup zarif daireler çizin ve karta odaklanın, işte! Aynen benimki gibi, gördünüz mü? Limon gibi, sapsarı. Nerde kalmıştık? Heh, 10 dakikanız var!’’ dedi eliyle aceleci olun dermişçesine bir iki alkış yaptı. Bu arada hızlı adımlarla öğrencilerin arasında dolanmaya başlamıştı bile. Bazıları aceleci davranıp bir an önce sarı renge getirmeye bakarken, bazıları korktukları için uygun zamanı bir türlü bulamıyorlardı. Kısacası sınıfta keyfi yerinde olan tek kişi Hermes’ti.
‘’10 dakika doldu! Asaları bırakın bakayım! Evet güzel şimdi kartları o vaziyette sıranıza koyun, ben gördüğünüz bu not defterine adınızı kaydetmiştim. Şimdi bakalım, ilk ders puanlarınızı yazdım. Size okuyamayacağım. Zaten ilk seferde yapanlar ve yapamayanlar notlarını biliyor. Ama ikinci ve üçüncü seferde başaranlar biraz meraklı kalacak, mesela dönem sonuna kadar! Bugün ödeviniz yok, ama ilk ders diye sanmayın aklıma bir şey gelmediğinden ödeviniz. Neyse, hadi çıkın sınıftan!’’ öğrencilerin itişe kakışa çıkışmasını izlerken yüksek sesle gürledi, ‘’Kartlarınızı almadan nereye gidiyorsunuz! Tanrı aşkına! Yarım saat bunu konuşmadık mı? Evet, artık onları düzeltmek için ortak salonunuzda veya yemek saatlerinizde uğraşırsınız.’’ Tam çıkmak üzere olan öğrenciler hemen geri dönüp kartlarını aldılar ve sınıfı terk ettiler. Hermes’te ceketini omzuna atıp odasına çıktı.
| |
| | | Anitchka L. Anchov IV. Sınıf Slytherin Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 14 Kayıt tarihi : 17/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Paz Ocak 18, 2009 4:34 pm | |
| Metamorfmagus
Yaş: 14 Örnek Rp: Karakter Kartında | |
| | | Eileen Garcia Esrar Dairesi Başkanı
Mesaj Sayısı : 22 Kayıt tarihi : 13/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Ptsi Ocak 19, 2009 12:21 am | |
| Yaş: 28 Örnek Rp: İş Başvurusundaki Rp'yi kabul edebilirsiniz. Zihinfendar | |
| | | Howard Jagger Gelecek Postası Editörü
Mesaj Sayısı : 54 Kayıt tarihi : 12/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Ptsi Ocak 19, 2009 3:46 pm | |
| Ad: Howard Jagger Yaş: 22 Özel Yetenek: Animagus / Fare Örnek Rp: Yollandı | |
| | | Rupért F. Undéad Sihir Bakanı Asistanı
Mesaj Sayısı : 17 Asa : Maun ağacı,oyma yazılarla işlemeli,içinde ejderha kanı ve anka gagası parçası var. Evcil Hayvanı : Köpek (Sebastién) Rp Sevgilisi : Ianthe ^^ Kayıt tarihi : 16/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Ptsi Ocak 19, 2009 4:32 pm | |
| Ad: Rupért Freddy Soyad:Undéad İtediği Yetenek: Zihinfendar/Zihinbendar Örnek rp: - Spoiler:
Sorunlarının,duygularının yumaklar oluşturduğu düşünce aleminde kaybolmuş,gezinirken,bu güzel,neşeli ve uykulu düş yolculuğundan iğrenç ve sinir bozucu,dikiş makinesi gibi vururcasına dürtüklerle uyandı. İnsanı böyle dürtükleyen Maleone'den başkası olamazdı. Tanrım,bu dürtükleme huyu olmasa ne güzel arkadaştı Maleone! Gerçekten de iyi bir arkadaştı. Ama bir dakika,Maleone kızdı ve şu anda erkeklerin yatakhanesinde ne işi vardı? Manyak Mone! Ve Maleone'nin ince parmaklarıyla,hafif uzun tırnaklarıyla bu işkenceye dönüşen uyanma faslı başladı. Maleone konuşuyordu:
'' Haydi L' ,uyan artık! Dersi kaçıracaksın! Zaten notların kötü! Kalacaksın sınıfta,1. sınıflar gibi çöm olacaksın! Haydi uyan! Hem KSKS dersinin kaçırmak istemezsin,değilmi?''
Doğru söylüyordu Maleone. Böyle giderse sınıfta kalacaktı. Léx'i ya uykusu,ya da çalışmaması sınıfta bıracaktı. Bugün yetişmesi lazımdı,ikinci dersti bu! KSKS dersi.. Saldırı,savunma,öldürmek! Bunların hepsini öğreniyorlardı. Başkanı ve başı olduğu oluşum KSKS veya İksir derslerinden birine karşıydı,Léx'te İksir dersine karşıydı. Bu karşıtlığı ve tezatlığı düşünürken kendini zorla kaldırdı. Maleone onun bu haline gülüyordu sadece. Bir kız için fazla şakacıydı Mone(Maleone kısaltması). O da Mone'ye uykulu bir biçimde gülümsedi ve Mone'ye ''Eh,hadi giyineceğim. Burada durmayı düşünmüyorsun herhalde?'' dercesine yüzündeki hafif gülümsemeyi koruyarak bir el hareketi yaptı. Maleone durumu anladı ve hemen uzaklaştı. Zaten durumu anlayacak kadar zeki olması gerekirdi,boşuna Rawenclaw değildi herhalde. Peki Chris neredeydi? Ona mutlaka bir işkence yapması gerekiyordu,yoksa içi hiç rahat olmazdı. Gözü yatağında horul horul uyuyan Chris'e takıldı. Taşkafa! Kış uykusuna yatmış bir ayı gibi uyuyordu,uyanmaya hiçte niyetli gözükmüyordu. Aslında ona bir işkence yapması gerekirdi,ama bugün iyi günündeydi. Seviyordu KSKS'yi,bu inkar edilemezdi. Bunları düşünürken ıykulu uykulu giyindi her sabah olduğu gibi,yavaş yavaş,mıymıntı gibi. Ne! Uykulu,uykulu? Mıymıntı mıymıntı? Yaşam mesaisine her zaman güneşten önce başlayan ve uyanık olan Léx,neden bugün uykulu bir haldeydi? Tezatlar,tezatlar.. Bunları düşünürken başka bir düşünceye atladı,uykulu olduğu zamanları düşündü. Uykusundan tam uyanamadığı zaman,işte şu an hiç çekilmezdi Léx! Bu yavaş giyinmesinden sonra asasını,her ihtimale karşı kitap ve parşömenini aldıktan sonra hızlıca Rawenclaw masasına doğru yol aldı. Kahvaltı yapacaktı,hızlı bir biçimde. Yetişmesi gerekiyordu KSKS dersliğine. Kahvaltısını hızlıca ettikten sonra 1.Kat'a doğru inmeye başladı. Yorucu bir işti bu,ama KSKS dersi için değerdi. Dipsiz bir kuyunun sonuna ilerlercesine canı sıkıla sıkıla ilerliyordu merdivenleri. Sonunda bu dipsiz kuyu olarak tanımladığı merdivenlerden,katlardan ine ine 1.Kat'a,KSKS dersliğine varmıştı. Oda ne! İçeride profesör yoktu,sınıf doluydu. Ancak profesörün sandalyesinde HufflePuff Sınıf Başkanı Edward Ryan Carrow. Çok şaşırılacak birşey değildi ki bu,Ryan başarılı bir öğrenci idi,Profesör O'Learnot da ona dersi devretmiş olabilirdi. En azından böyle tahmin ediyordu. Düşünceleriyle kapıda daha fazla kalmadan içeri girdi,arka sıralar doluydu ancak 1. sınıflardan bir çömezi zorla kaldırıp yerine oturdu. Haha! Yaşasın kötülük! Sinsi ve aptalca gülümsemesini devam ettirirken Edward'a baktı. Kendi gizlemeye çalışan bir ifadenin içerisindeydi sanki. Ve asasını alıp kararlı bir duruş takındıktan sonra sözüne başladı profesör(!) adayı:
‘’-Merhaba, arkadaşlar. Beni tanıyanlarınız vardır; Edward Ryan Carrow. ‘Ee, Biliyoruz. Neden Buradasın?’ diye soruyorsunuzdur herhalde. Söyleyeyim; Profesör O'Learnot’ın asistanıyım. Bu yüzden dersi vermemi istedi. Kendisi, bazı sebeplerden dolayı derse giremeyecek. Bu kadar yeterli derse geçme zamanı.’’
Edward'ın az önceki hafif heyecanlıymış gibi görüntüsü,yerini istifini bozmayan bir rahatlığa bıraktı,kararlı duruşunu da koruyordu. Edward? Onu eskiden üye olduğu ''Karanlığın Yoldaşları'' birliğinden biliyordu;oranın lideriydi,yöneticisiydi. Sonra.. Lucy'nin akrabası idi,ama yakınlığını bilmiyordu. Belki yakın,belki uzak... Edward'la ilgili düşüncelerini tazelerken bunu bir velet böldü,bu küçük bir kızdı. Sürekli konuşmaktaydı,bir çene ki sormayın! Bu baş ağrıtan ve gittikçe sinir bozan gürültünün içinde,Edward velete ağzının payını verdi. Biraz bekliyordu Edward,öğrencilere bakıyordu. Profesör(!) adayı derin bir nefesten sonra:
‘’- ‘Feaust’ bu özel bir büyüdür. Büyük bir ateş kitlesi oluşturur ve rakibe çarptığında sadece devasa bir yumruk yemiş hissini verir. Ateşin sıcaklığından etkilenmez, normal bir su büyüsü ile karşı çıkılmaya kalktığınızda büyü suyu emerek daha da büyür. Bu yüzden kalkan büyüsüyle onu başka bir yere yollayabilir, Düşmanınıza geri çevirebilirsiniz. Asadan çıkan büyüyü yok etmenin tek yolu; etkisini yitirip yok olana kadar onu oyalamak.’’
Feaust demek? Biraz mantıksız gibiydi. Büyük bir ateş kütlesi nasıl olur da yakmazdı? Yakmayan ateş, İlginçti... Bu dev yumruk gücündeki ateşi durdurmanın tek çaresi,Protego ile onu oyalamaktı,ta ki etkisi bitene kadar. Bu stil o lanet Mugge'ların asasız dövüşlerindeki gibiydi,biri diğer rakibini yorunca feci bir şekilde yeniyordu. Bu lanet Muggle'ları daha fazla düşünmedi,Claire'yi tercih etti onların yerine.. Ne kadar güzeldi o.. Jellyka'sı.. Bir saf aşık edasıyla bunları düşünürken birden ders dinler bir ifadeye büründü,zaten hemen sonrasında Edward konuştu:
‘’-Size örnek olarak göstermek için baykuş bana eşlik edecek. Sessizlik! Feaust!’’
Baykuşun tüm çabalarına rağmen,bu dev bir yumruk gücündeki yakmayan ateş kütlesi onun üzerine hızla geliyordu. Sert bir çarpışmadan sonra yere düşen baykuşa çevirdi gözlerini. Edward baykuşu hemen kafese koymuştu. Bazı moronların gözü hala baykuştaydı,o da ayrı. Edward dikkatleri tamamen kendine topladıktan sonra herkesin yapacağı büyüleri anlattı. Derste neden Clarie yoktu? Maleone ile eş oldular,ilk Feaust büyüsünü Léx deneyecekti. Asasını çıkardı çantasından,ve herkesin toplandığı yere gittler. Asayı Maleone'ye doğrulttu ve:
''Feaust!''
dedi.Büyüsü başarılı olabilecekmiydi,bu fırsatı bulabilecekmiydi?
Rol Oyunu Dışı:Maleone ve Chris NPC karakterdir. ^^
| |
| | | Craig Justin Archman Muggle
Mesaj Sayısı : 233 Asa : 18 inc Unicorn Kanı Evcil Hayvanı : Corb ~ Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ? Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Perş. Ocak 22, 2009 9:42 am | |
| İlk mesajımdaki liste düzenlenmiştir ~ | |
| | | Drizzt Walter Do'urden Muggle
Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 22/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Perş. Ocak 22, 2009 6:48 pm | |
| Drizzt Walter Do'urden 99,5 Zihinfendar ve Zihinbendar Örnek RP gönderildi
En son Drizzt Walter Do'urden tarafından Cuma Ocak 23, 2009 12:31 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Craig Justin Archman Muggle
Mesaj Sayısı : 233 Asa : 18 inc Unicorn Kanı Evcil Hayvanı : Corb ~ Rp Sevgilisi : Yok ~ olması mı Lâzım ? Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Perş. Ocak 22, 2009 7:00 pm | |
| Başlığı okuduğundan emin misin? Bence okumadın ^^. Okuyup tekrar düşün. | |
| | | Eragon James Black Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 116 Yaş : 30 Rp Sevgilisi : Penthesileia. Kayıt tarihi : 11/01/09
| Konu: Geri: Özel Yetenek Alımları ~ Perş. Ocak 22, 2009 7:31 pm | |
| Özel Yetenek Alımları için e-mailler bana değil Eragon James Black'e Gönderilecektir.. | |
| | | | Özel Yetenek Alımları ~ | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|